Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinin Milli Eğitim Müdürü açıklama yapmış. Hem de “Dünya Ana dili günü”nden bir gün önce!
Demiş ki müdür; ”Sekizinci sınıfta okuyan öğrenciler de dâhil, 523 çocuk okuma yazma bilmiyor. 1104 öğrenci de okuma güçlüğü çekiyor.” Bu sözlerin akabinde bu durumun gerekçesini de açıklamış müdür “Mevsimlik tarım işçiliği yapan ailelerin hafif zekâ geriliği olan çocukları bunlar” demiş.
Doğrusu haberi okuyunca şaşırdım. Şaşkınlığım geçince de İlçe Milli Eğitim Müdürünün bu sözleri etmiş olacağına kanaat getirdim. Çünkü deneyimlerimden ve yaşananlardan biliyordum ki; Anadili Türkçe olmayan, Türkçeyi ilkokul birinci sınıftan itibaren devlet zoru ve devletin öğretmeninin tokadı ile öğrenmek durumunda kalan Kürt, ya da başka etnisitilerden çocuklar sadece Türkçeyi konuşmanın güçlüğünü değil aynı zamanda “özürlü” muamelesi görmenin çocuksu travmasını bir hayat boyu üzerlerinden atamıyorlardı.
Haberin devamında üçüncü sınıftan sekizinci sınıfa kadar her sınıftan kaç öğrencinin belirlenen “hafif zekâ geriliği” imlenmesi ile damgalandığının vurgusu da yazılmış.
İnsan ister istemez düşüneduruyor.
Kürt Siyasetinin bunca siyasal talepkârlığının içinde Kürt çocukları için Ana dilinde eğitim ve öğretim istemesi demek ki boşuna değilmiş!
Anadilinde eğitimle kazanılanın sadece konuşulan ve eğitimi yapılan bir dil okuması olmadığını, aynı zamanda özgürleştirici ve kişisel gelişimin önünü açan bir yanının da olduğunu bu vesileyle göz ardı etmemek gerektiği kanısındayım.
Bütün bir cumhuriyet reel politiği Kürde ve diline düşman olmak, hatta yok saymak üzerine bina edildi. Anlaşılan Bağlar İlçe Milli Eğitim Müdürü bu ayıbın hâla sürmesinden yana ısrarcı. Israrcı ki; ana dilinde eğitimden hiç söz etmiyor.
Hiç söz etmiyor, çünkü sözlerinin devamında diyor ki “yıl sonuna kadar bu çocukların tümüne Türkçeyi öğreteceğiz.” Öğreteceksiniz de ne olacak. Başınıza taç mı konacak! Çocukları “geri zekâlılıktan” üstün zekâlılığa mı terfi ettireceksiniz. Türkçe öğrenmek zekâ sahibi olmakla eşdeğer mi?
Doksan yıllık tekçi, Türkçü, inkârcı resmi tezlere dayalı devlet politikası artık iflas etti, farkında mısın ey müdür?
İstiyorsan o “hafif geri zekâlı” dediğin Kürt çocuklarına Türkçeyi bir iyice öğret okusun yazsınlar Türkçe dilinde müdür. Ama o çocuklar kendi ana dilleri Kürtçede de eğitim ve öğretimlerini serbestçe görsünler. Bir de bu gerçekliği dillendir!
Çünkü ana dilinde eğitim, dünyanın her yerinde haktır. En temel hak talebidir. Olmazsa olmazdır. Yok saymak ise, en sıradan haliyle hak ihlalidir.
Dili üzerinden hak talepkârlığını yok saymak, ötelemek, anadili dışında bir başka dilin öğrenilmesini ısrarla, devlet zoruyla dayatmak, hele zekâ testiyle ölçümleyerek aşağılamak nefret suçuna kadar giden bir felakettir.