Ufukta sıralanıp giden mor dağlara baktığımızda bizi her zaman büyülemiştir. Çocukken dinlediğimiz masalların, okuduğumuz mitolojilerin anlatıldığı bu mor dağlar her zaman bağrında gizemli ve yabanıl bir yaşamı barındırmıştır. İnsanların kolayca ayak basamadığı bu yalçın dağlar ilgisini çekmiş, içindeki yaşamın gizemini keşfetmek istemiştir. Bu merak, daha sonraları yabanıl canlıların yaşamını ortadan kaldırmaya dönük bir hevese, maceraya, yabanıl canlıları av sporu, hobi adı altında; öldürme hevesine dönüştü. Öldürmenin, yok etmenin adı spor oldu.
Spor herhangi bir alanda kişisel yetenek ve becerilerle yapılan bir aktivite iken; başka canlıları öldürme üzerine kurulu bu olaya spor denilebilir mi? Başka canlılara tuzak kurarak, gelişmiş silahlarla yok etmek, onlara yaşam hakkı tanımamak, haksızlıktır, cinayettir. Bu yüzden avcılık normal bir aktivite değildir. Yasal ve yasadışı olsun sonuçta yapılan avlanmalarda bazı canlar ortadan kaldırılmaktadır. Basında sık sık yer alan görüntülerde yakaladıkları yaban hayvanlarına hem işkence yapan ve onu acımadan öldüren görüntüler ne kadar acımasızcadır. İnsanların yaşamı nasıl korunuyorsa diğer canlıların da yaşamı korunmalı, onlara kötü muamele yasaklanmalıdır. Bu yüzden avcılık yasaklanarak, bir spor aktivitesi olmaktan çıkarılarak, mevzuatları gözden geçirilerek yeniden düzenlenmelidir. Başka canlıların öldürülmesi bir spor aktivitesi, hobi veya bir eğlence aracı olarak kabul edilmemelidir.
Yurt dışından gelenler için av turizmi adı altında, yaban hayvanlarının öldürülmelerine izin verilmemelidir. Yaban hayvan avlanma ihaleleri iptal edilerek, avlanma olayı tamamen yasaklanmalıdır. Doğada her canlının bir yeri ve işlevi vardır. Onlarında bir yaşam hakkı vardır. Bizim olmasa bile doğanın onlara da ihtiyacı vardır.
Zaten insanoğlu türlerin büyük bölümü yok etti. Yaban hayvanların yaşam alanlarını daralttı. Birçok yerde onların yaşam alanları ortadan kaldırıldı. Doğada sadece insanların değil bütün canlıların, tilkilerinde, kurtlarında, ayılarında, tavşanlarında, kuşlarında, geyiklerinde yaban keçilerinde çakallarında yaşama hakları vardır.
Doğa ve yaşam birbirini bütünleyen, iç içe geçen olgulardır. Doğaya ihanet eden insan; yeşili yok ederek, yerleşim alanlarını betonlaştırarak, çevreyi kirleterek, doğal dengeyi bozdu. Bunların sonucu olarak dünyada iklimsel değişiklikler ortaya çıkmaya başladı. Bilim adamları ve çevre ve doğa bilimcileri son dönemlerde bütün dünyayı etkisi altına alan koronavirüs Covid-19 pandemisinin ortaya çıkmasında da doğal dengelerin bozulmasına dikkat çekmektedirler. Bu pandemi sürecinde doğayı bir süreliğine de olsa rahat bırakmamızın sonucunda; doğal ve yabanıl hayattaki değişiklikler ortaya çıktı. Havamız temizlendi, atmosferde değişiklikler oldu. Kıyılarımızda önce göremediğimiz yunuslar ortaya çıkmaya başladı. Yaşam alanlarını işgal ettiğimiz bazı yaban hayvan türleri yerleşim yerlerimizin yakınlarında görülmeye başlandı. Yaşananlar doğayı rahat bırakmamızı ve dışımızdaki yaşamı da korumamızı gerektiriyor.