Dicle’nin kenarındaki koyun!

NACİ SAPAN
Sayın Recep Tayyip Erdoğan, başbakanlığı sırasında, “Bu ülkenin başbakanı olarak açıkça ifade ediyorum ki, Dicle’nin kenarında kurdun kaptığı bir koyun bile benim mesuliyetim altındadır” demişti zamanında.
Olması gerekeni söylemişti. Yani, Devlet erkinin teslim edildiği liderler, yönetimleri, yurttaşının malından, mülkünden, canından sorumludur. Erzurum’daki durum, böyle bir söyleme hitap ediyor mu?
Etmiyor.
Erzurum saldırısı bana göre; iktidarın bitişine işaret eden son nokta oldu.
Saldırı sadece muhalefet kanadından değil, sağduyulu, sağlıklı düşünen, ülkenin geleceğinin aydınlık olması gerektiğini düşünen herkesten tepki aldı. Hem yurt içinde hem de yurt dışında muhalefete yönelik gerçekleşen saldırıların ana kumanda merkezinin aynı olduğunu görmemek mümkün değil. Olayı meczup birilerinin marifeti olarak yansıtmak gibi bir durumun söz konusu olmadığı da çok net, zaten böyle bir gayretin olmadığını da görüyoruz.
İktidar kanadı, sandıkla kazandığını sandıksız bir şekilde hakkının olduğu düşüncesi içinde, ‘Koltuğu kaptırmam’ hamleleri yapıyor. Ancak, tam da bu hamlelerden geri atma zamanı. Erzurum denemesi, Ekrem İmamoğlu’nun hassasiyeti, sağduyusu, metaneti sayesinde insan hayatına kast edecek boyutlara ulaşmadı, ancak, insan ruhunu zedeledi, demokrasi ruhuna zarar verdi.
Sandıkta kazanıp, sandıkta kazanmanın nezaketini bilen bir ülke ve o ülkenin insanları olarak, insanlarımızı kapı komşusu ile kavga ettiren zihniyeti tanıyoruz, biliyoruz, sorguladık, sorgulamaya da devam edeceğiz.
Düşüncelerimizden dolayı cezaevlerine girmeyi, düşünce karşıtlığı kavgasını, insanın insana, devlet erkini elinde bulunduranların devletin yurttaşlarına baskısını ret ediyoruz, ret etmeye de devam edeceğiz.
Seçim meydanlarında düşüncelerini açıklayanlara saldırıyı, fikir ve düşünce özgürlüğüne hayat hakkı tanımayan zihniyeti kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz. Bireysel hak ve hürriyetlerin toplumsal hak ve hürriyetlerle buluşmasını öncelemek her yurttaşın sorumluluğudur.
Sandıkla aldığını sandıkla iade etme geleneğine son verme gayretleri elbette ki boşa çıkacak. Çünkü biz Ortadoğu ülkesi değiliz. Laik Cumhuriyetin demokrasi ile taçlandırılması için verilen çabanın, gösterilen gayretin karşısında, durumu tersine çevirmek isteyenlerin çabası Erzurum’da yerle bir oldu.
14 Mayıs finaline doğru ilerlerken yurttaş topluluğunun kafası da giderek netleşiyor.
Yurttaş, ‘Değişim şart’ diyor.
İki tercihimiz var;
*Biri karanlık çukur
*Diğeri, aydınlık bir gelecek
Ya karanlığa atlayacağız, ya da aydınlığa çıkacağız.
Kim karanlığı tercih eder ki?
Dicle’nin kenarındaki sahipsiz koyuna sahip çıkmak önemli.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.