Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkan adayı Fırat Anlı'nın TİGRİS haber'de dün yayınlanan haberini okudum. Anlı, Dicle Vadisi, dolayısıyla Hevsel bahçelerini katledecek projenin kabul edilemez olduğunu, halkın gücünü de yanlarına alarak projeye karşı çıkacaklarını açıkladı.
Açıklamayı önemli ve anlamlı bulmakla beraber, durumun sadece seçim dönemine hitap eden seçim vaadi gibi bir açıklamayla sınırlı kalmaması gerektiğini düşünüyorum.
Nedenlerim var. Açıklamayı tek başına seçim vaadi olarak algılayıp, seçimden sonra konunun gündeme taşınmasını beklemek bir gecikmeyi de beraberinde getirebilir. Sayın Anlı'nın ve BDP seçim bürolarının konuyu seçim süreci içinde sürekli gündemde tutmalarının ve imza kampanyaları başlatmalarının büyük yararı olacağı inancındayım. Ekolojik dengenin korunması adına yapılacak bir çalışma parti programlarının bir gereği olduğu içinde buradan böyle bir hatırlatma gereği duydum.
Feridun Çelik döneminde Sur diplerinin temizlenmesi için sarfedilen gayretlerin Dicle vadi projesi ve Hevsel bahçeleri içinde gösterilmesi, konunun toplumun algısına oturtulacak şekilde gündemde tutulması mutlaka bir sonuca götürecektir.
Eş Başkan adaylarından direk kendileri ile ilgili olan, göreve geldiklerinde de mutlak surette birinci gündem maddeleri konumunda olacak Dicle vadi projesi ve Hevsel konusunda şimdiden hazırlıklı olmaları gerektiğini de ifade etmek istiyorum. Fırat Anlı'nın bu konuyla ilgili yaptığı açıklamalarının seçim vaadiyle sınırlı olmadığı algısının bizde oluşması gerekiyor.
Bu konuda halkın gücünün de yanlarında olacağı kesin. Çünkü, bu konuda ciddi bir kamuoyu tepkisinin varolduğunu biliyoruz. Sosyal medya aracılığıyla bu tepkinin boyutlarına tanığız.
Özetle; hazır bir kamuoyu desteği var.
Mesele, sadece kamuoyu desteğinin harekete geçirilerek sonuç almaya dönük bir çalışmanın hayata geçirilmesi, Surlarla bütünlük arz eden Hevsel bahçelerinin Diyarbakır'lıların vazgeçilmezi olduğunu bazı beyinlerin içine sokmaktır. Aksi takdirde bu kent, Hevsel bahçelerini de karayoluna ait araziler gibi, DSİ'ye ait araziler gibi elinden kaçırabilir. Stadyum arazisinin AVM olarak düşünülmesini de bu kapsamda değerlendirebiliriz.
Evet; Halkın gücüne ihtiyaç var.
O güçte Diyarbakır'da var.
Dostta düşmanda bunu çok iyi biliyor.