Yerel seçim öncesinde AK Parti’nin içinden sızan bir bilgiden Dicle Üniversitesinde seçim sonrasında bir operasyonun yapılacağını yazmıştım. Bugünler tamda beklediğim bir zamandı, başladı gibi.
Çünkü kesilen ağaçlar AK Parti iktidarını direk hedefe koymuştu. Seçime çok yakın bir zamanda olması da muhalefete, iktidar ve adayına karşı yoğun saldırı yapma zeminini hazırlamıştı.
İktidar ve adayı kendini anlatıyor ancak kamuoyunu ikna edemiyordu. Son noktada Sayın Vali Cahit Kıraç, ağaç kesimi projesiyle ilgilerinin olmadığını, Hevsel alanlarında imara dönük hiçbir çalışmanın söz konusu olmadığını açıklayarak duruma son noktayı koymuştu.
Bu hatırlatmaları yaparak konuyu açacağım. Ağaç katliamı ile ilgili içeriden, içten içe AK Parti’de bir kızgınlığın olduğunu görüyorduk.
“Dicle üniversitesindeki ‘Paralel’ denilen yapının elemanlarının marifetiyle durduk yerde ağaçlar kesilmiş ki, yerel seçim öncesi tepki oluşsun, sandığa yansısın.’’ Böyle bir kanaat hâkimdi AK Partililerde. Bu kanaatin etkisiyle ‘Seçimden sonra bunun hesabını sorarız’denildiğini de kulaklarımla duydum. Artık oy yaydan çıktığı, kılıçlarda kınından ayrıldığı için bizim yapacağımız tek şey bekleyip, izlemekti.
Rektör türban taktı ve işler bir anda karıştı. AK Partililer çok kızgın. ‘Paralel’ temelli kötü niyetten tutun, hırsızlık, yolsuzluk, para aktarımına kadar ağır suçlamalar geldi.
Bizim gibi laik-seküler Kürtler için hiç fark etmiyor, birileri ne takarsa taksın. Taktığı şey değil, onun altında işleyen beyin önemli. Bizim karşı çıkışımız sadece iyi niyetli olmadıkları içindir. Üniversite arazisini peşkeş çektiklerini, kendilerine yakın olmayan öğretim elemanlarına baskı yaparak üniversiteden uzaklaştırdıklarını, genel sekreterlik makamının üç-kâğıt yöntemiyle yürütüldüğünü, defalarca yazıp çizen gazeteciyim. Diyarbakır’da başka bir gazeteci de yazmadı, çizmedi. AK Partililerden, BDP’lilerden, Sivil Toplum kuruluşlarından bu konuda etkili bir ses çıkmadı. Çıksaydı, Dicle üniversitesi 3 cemaat eğiliminin ortaklaşa kararları ile yönetilmezdi, bugüne de gelinmezdi.
Her neyse, şimdi gelinen noktada ne olacak? ‘Bakacağız, göreceğiz’
Sayın Cuma İçten bu konuda çok kararlı görünüyor. Bu kararlılık mutlaka sadece kendisinden kaynaklı değil, AK Parti’nin de Dicle üniversitesi konusunda düğmeye bastığı belli. Zaten bu saatten sonra geriye adım atma şansı da yok. 65 maddelik suç malzemesini kamuoyuna sunduktan sonra belli ki, işin şekli değişecek.
Ancak, topu kamuoyuna atmasınlar, en büyük sorumluluk kendilerinin. Diyarbakır kamuoyu zaten bu olanların tamamını biliyordu, konuşuyordu. Vekillerin o zamanlarda iddialara ilgisi oluşmuyordu, şimdi ilgililer. Onlarla buluştuğumuz tek konu var; İddiaların varlığı ve hesap sorulması. Onu da Ak Partili milletvekilleri gerçekleştirmeli ki, icraatlarının tanığı olalım. Çünkü rektörün ikinci dönem yerini sağlamlaştırma konusunda inşaata malzemeyi onlar döktüler.
Ayrıca, DÜ ile ilgili mesele sadece Türban değil, uygulamalardaki uygunsuzluktur. İşin bu tarafına bakıp, üniversite yönetiminin uygulamalarındaki durum üzerinden Diyarbakır’a verdikleri zararı tartışmamız gerekiyor. Bu konuda sayın Cuma İçten’in takipçisiyiz.