Ancak kazanan mazlumlar, kaybedenler hep zalimler olmuştur" dedi.
Gencer ARPACI
DİYARBAKIR - KCK soruşturması çerçevesinde gözaltına alındıktan sonra, KCK Ana Davası’ndan 4,5 yıl tutuklu yargılanan kapatılan DEP eski Genel Başkanı Hatip Dicle, önceki gün Diyarbakır 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen tahliye kararının ardından, serbest bırakıldı. Dicle’nin tahliyesine ilişkin BDP Diyarbakır İl Örgütü tarafından basın toplantısı gerçekleştirildi. İl binasında gerçekleştirilen toplantıya HDP’li milletvekilleri ve BDP’li yöneticilerin yanı sıra çok sayıda yurttaş katıldı.
Toplantıda konuşan Dicle, sözlerine, “Gücümü haklılığımızdan ve halkımızdan alıyoruz” diyerek başladı. Uzun yıllardın halkın mücadelesine karşı dürüst olmaya çalıştığını ve bu konuda asla taviz vermediğini ifade eden Dicle, Kürt siyasetçilerinin Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana soykırımlara maruz bırakıldığını kaydetti. Sistemlerin tarihten beri Kürt siyasetçilerini ve Kürt öncülerini soykırımlarla karşı karşıya bıraktığına dikkat çeken Dicle, “Kürdistan’ı başsız bırakmaya çalıştılar. Aradan yıllar geçti. İlk Şark Islahat Planı ile Şeyh Sait ve arkadaşlarının büyük zulme maruz kaldığını biliyoruz. 90'lı yılarda mücadele Kürtler faili meçhul cinayetlere uğradı. 17 bin insanın tümü siyasi öncülerdi, katledildi. Yani yine bir siyasi soykırım operasyonu. Özü değişmiyor aslında. Birinde darağacı, diğerinde kafasına kurşun sıkma" dedi.
“Kürt halkı kendini yeniden üretti”
Dicle, 2008 yılından itibaren kendilerini ileri demokrasi vaadiyle Kürtlere tanıtan bir iktidar ve koalisyon ortakları tarafından yeni soykırım operasyonu ile cezaevlerine atıldıklarını kaydederek, şunları söyledi:
"Kürt halkı özgürlüğe sevdalı bir halk olarak yeniden kendini üretti. Boşlukları yeniden üretti. Geldiğimiz noktada Ortadoğu çapında Kürtler artık görünmez dikkate alınmaz bir güç olmaktan çıkarak saygın olmaya hakları görülmeye başlandı. Kazanan mazlumlar, kaybedenler hep zalimler olmuştur. Son 30 yılın direngen mücadelesidir bugünü yaratan. Bu nedenle Ortadoğu'da kendi barışımızı yaratmayı umuyorum. Ortadoğu'yu bir dönem cennet diye tanımlanan hüviyetine kavuşturabiliriz. Üç büyük dinin doğduğu bu coğrafyayı barışa kavuşturabiliriz.”
Daha sonra gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Dicle, milletvekilliğinin alınıp Oya Eronat'a verilmesi ve HDP Cumhurbaşkanlığı adaylığı için adının geçmesine ilişkin şu yanıtları verdi:
“Bence bunu değerlendirirken şunu görmek gerekiyor. 2011'de yapılan haksızlık benden ziyade halka yapılandır. Seçmen iradesine yapılan bir müdahaleydi. Buradan hareket edersek ilk günden itibaren Oya hanımın günah keçisi yapılmasını doğru bulmadım. Sonuçta o tezgahı kuran bir parti, güç vardı. Ben öyle değerlendiriyorum. Getirildiğim mevki makamlar arkadaşlarımızın halkımızın önerileriyle olmuştur. Ben yine dava adamlılığına devam edeceğim, bu nefes bende oldukça. Bu bizim şehitlere verdiğimiz sözümüzdür. Vedat Aydın yakın arkadaşımdı. Vedat Aydın şehit olduğunda ben söz verdim kendime onun bayrağını düşürmeyeceğime söz verdim ve bunu asla yapmayacağım. Halkımız çeşitli yerlere layık görebilir böyle bir görevlendirmeyi ama asla benim böyle bir düşüncem ne oldu ne de arzuladım. Benim için halkımızın sevgisi. Bu şehitlere verilen bir sözdür. Bu sözü halkımızın uğrunda sizlerin huzurunda yineliyorum.”
“Devleti teşvik etmek istiyoruz”
Çözüm sürecinin ilerleyişini de değerlendiren Dicle, "Türkiye'yi yönetenler devlet ve hükümet bazında söylüyorum Ortadoğu'daki durumu doğru tahlil ederek Kürt halkının geldiği aşamayı doğru tahlil ederek kardeşlik temelinde yürüyecekler. Bisikleti hızlandırmak gerekiyor. Onları daha çok teşvik etmek istiyoruz" diye konuştu.