Onlara dokunan, halkın iradesine dokunmuş demektir. Halkımızın, seçilmiş arkadaşlarımıza yönelik bir devlet saldırısı ve terörü gerçekleştirildiğinde onları yalnız bırakmayacağına inancımız tamdır" dedi.
Mardin Büyükşehir Belediyesi Muhtarlar Daire Başkanlığı, il ve ilçe mahalle muhtarlarına MovaPark'ta iftar yemeği etkinliği düzenledi. İftar yemeğine Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Ahmet Türk, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Hatip Dicle ve HDP Mardin Milletvekilli Gülseren Yıldırım katıldı. İftar yemeğinde muhtarlar adına Kızıltepe Muhtarlar Derneği Başkanı Yusuf Aslan kısa bir konuşma yaptı. Ardından konuşan Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Ahmet Türk, Ramazan ayının hayırlara vesile olmasını dileyerek, Türkiye'de ve bölgede çok büyük olayların yaşandığı bir dönemde Ramazan ayına girildiğini belirterek, gelinen noktada Kürt halkının kazanımlarının yok edilmesi için çok büyük ve kirli oyunların devreye konulduğunu söyledi.
Türk: Kirli oyunlar hesaplanıyor
Halkın oynanan bu kirli oyunların farkında olduğunu kaydeden Türk, "Kürt halkının sesini kesmek istiyorlar. Kurumlarımız, vekillerimiz, belediye başkanlarımız ve meclis üyelerimiz üzerinde baskı oluşturmak istiyorlar. Kirli oyunlar hesaplanıyor. Biz inanıyoruz ki halkımız bu oynanan oyunları çok iyi görüyor. Bu mübarek günde, halkımız her zaman olduğu gibi yine barışa bağlıdır. Biz bu topraklar üzerinde barış ve kardeşlik tohumu yeşersin istiyoruz" dedi.
Ortadoğu'da önemli gelişmelerin yaşandığına dikkat çeken Türk, "Ancak devlet istiyor ki Kürt halkı sessiz kalsın. Bu yaşanan değişimde Kürt halkının statü kazanmaması için elinden geleni yapıyor. Halkımızın özgür bir yaşama kavuşmaması için büyük oyunlar oynanıyor" diye konuştu.
'Birlik içinde bir siyaset inşa etmeliyiz'
Yaşanan baskı ve sindirme politikalarına karşı demokrasi mücadelesinin yükseltilmesi çağrısında bulunan Türk, "Eğer bu duruma sesiz kalırsak, demokrasi ve barış için sesimizi yükseltmezsek ve birliğimizi sağlamazsak hepimizi tek tek sindirecekler. Buna karşı birlik için de bir siyaset inşa etmeliyiz" diyerek birlik çağrısında bulundu.
Türk konuşmasında, belediye çalışmaları hakkında muhtarları bilgilendirerek, halka hizmet konusunda tüm imkanların seferber edildiğini söyledi. Türk, daha iyi hizmet sunulması için muhtarlarla daha sık bir araya geleceklerini belirtti.
Dicle: Savaşı yaratan inkar politikalarıdır
DTK Eş Başkanı Hatip Dicle ise, Mardin'de Kürt, Arap, Süryani ve diğer halkların, inançların huzur içinde yaşadığını dile getirerek, halklar arasında hiçbir sorun yaşanmadığını ve demokratik anlayışı sürdüreceklerini söyledi. Türkiye halklarının son bir yılda barış ve huzur ortamından uzaklaştırıldığını dile getiren Dicle, "Hepimiz geleceğe hem umutla hem de kaygı ile bakıyoruz. Umutla bakıyoruz çünkü biz haklıyız, bir haklı mücadelenin içindeyiz. Kaygılıyız, çünkü devletin zulmü ne savaşın hukukunu ne ahlakını ne kuralını hiçbir şeyi tanımıyor. Bu nedenle gelecek günlerden umudumuzu kesmeden, ama en çok haklı ve halkla birlikte olduğumuza güvenerek geleceğimizi göreceğiz" diye konuştu.
'İktidar güçlendikçe halkı görmezden geldi'
"40 yıldır bu topraklarda aynen güneşten çatlamış toprakların hasret duyduğu kadar barış özlemimiz var" sözleriyle konuşmasını sürdüren Dicle, devamla şunları söyledi: "Bugünkü huzursuzluğu ve savaşı yaratan inkar politikalarıdır. Bu politikalar Türkiye Cumhuriyeti kuruluşuna kadar ve İtaati-Terakki'ye kadar gider. İtaati-Terakki yüz yıl önce Osmanlının son dönemlerinde aslında liberal bir parti olarak doğmuştu. Ama iktidarda güçlendikçe bütün halkları görmezden geldi. Bütün farklı inançları görmezden geldi. Turancılık hayalleri içerisinde Türkçülük akımları içerisinde birinci dünya savaşın alevleri arasında başta Ermeni ve Süryani halkları olmak üzere Kürt halkına ve birçok halka zülüm yaptılar. Bunu şunun için örnek verdim.
AKP devletleşen bir parti haline geldi
Bu ülkede bir dönem AKP'de aynı böyle demokrat görünümdeydi. Hatırlayın 2002 ve sonrasını neredeyse Türkiye'nin demokratik hamlesini yapmaya aday tırnak içinde devrimci parti görünümde siyasi hayata başladı. O zaman toplumun ne düşündüğüne toplumun ne istediğini kulak veren bir durumu vardı. Ama Türkiye'de siyasal partilerin bir kaderi var. Bu kader derin devlet dediğimiz güçler tarafından her partinin adım adım devletleştirilmesi sürecidir. AKP bu süreçten kurtulamadı. Zaten MHP ve CHP'nin devletin partisi olduğunu biliyoruz. Ama AKP siyasal İslam'ı savunduğu gerekçesiyle ve Cumhuriyetin kuruluşundan beri aynen Kürtler ve Aleviler gibi siyaseten dışlandıkları için bu kaderi yeneceklerini söyledi. Bu makus tarihi yeneceklerini söylüyorlardı. Ama geldiğimiz noktada aynı İtaati-Terakki gibi giderek, Ergenekoncularla, Turancılarla İtaati Terakki kanatlarıyla MHP, BBP gibi gerici faşist partilerle ve derin devletle tamamen bütünleşip devletleşen bir parti haline geldi."
'Biz kimsenin ihsanı ile oralara gitmedik'
AKP'den artık liberal, demokrat bir tavır beklenemeyeceğini vurgulayan Dicle, AKP hükümetinin kendini faşizan anlayışa mahkum ettiğini ve çözüm beklemediklerini kaydetti. AKP hükümetinin Kürdistan topraklarında terör estirdiğine işaret ederek, "Nusaybin, Gever, Cizre, Silopi ve diğer yerler. Buna tanık oluyoruz ve acılar içerisinde. Ama yılma azmimizi, onurumuzu kaybetmeden bu azgın saldırıya karış halkımızla bir bütün olarak dikilebiliyoruz. Bu ittifak ve bu faşizan eğilim Kürt halkının bütün kazanımlarını yok etme eğiliminde. Legal alanımızdaki bütün kazanımlarımızı, milletvekillerimiz dahil, siyasi partilerimizi biz kimsenin ihsanı ile oralara getirmedik. Vedat Aydınların, Mehmet Sincarların ve on binlerce şehidin emeği vardır bu kazanımlarda" dedi.
'Dünyada daha da yalnızlaşacak'
Kürdistan'da estirilen kirli savaşın yanında Rojava'da da Kürt halkının kazanımlarının yok edilmek istendiğine dikkat çeken Dicle, şöyle konuştu: "Ama görüyorsunuz gerek dış politikada gerekse de Kürtlere karşı bu tavırlarında demokratik mücadele verenlerin susturulması girişimlerinde hep yalnız kalıyorlar. Dünyada, bu gidişle eğer bu politikaları ısrar ederlerse yalnız kalacakları muhakkaktır. Çok daha yalnız kalacaklardır. Milletvekillerimizi ki kendi halkımızın iradesi ile seçilmiş aynı 94'lerde bizi mecliste attıkları gibi atmaya çalışıyorlar. Daha şimdiden milletvekillerimizi mahkemelere davet ediyorlar.
Düşünün bu ülkede Yargıtay Başkanı bile şunu diyor: 'Türkiye'de yargı bağımsız değil, yargının itibarı halk arasında yüzde 30'a düşmüş.' Şimdi böyle bir ülkede yargının bağımsız olmadığını siyasi iktidar tarafından, Saray tarafından yönlendirildiği bir ülkede, bizim halk tarafından görevlendirilmiş, iradesi halk tarafından belirlenmiş vekillerimiz nasıl bu devletin yargısına güvenecekler, nasıl gidip orada savunma yapacaklar? Bizlerde yaşadık, bunları biliyoruz. Arkadaşlarımız da bunun çok iyi tahlil ederek, direnme kararı almışlar ve onları canı gönülden destekliyoruz."
'Seçilmiş insanlarımız halkımızın güvencesidir'
Siyasi iktidarın DBP'li belediyeleri hedef haline getirmesi ve el koyma girişimlerini sert sözlerle eleştiren Dicle, şunları kaydetti: "Son zamanlarda ancak faşist rejimlerde, Hitler rejiminde ve Türkiye'de de askeri darbe sırasında olabilecek bir durumdur. Sizin iradenizle seçilmiş, halkın özgür iradesiyle seçilmiş belediye başkanlarımızı, belediye meclis üyelerimizi görevden alıp sözüm ona kendi vali yardımcılarına, bürokratlarına belediye başkanı görevi vermek istiyorlar. Bu her şeyden önce halkın iradesine hakarettir. 103 belediye de halkın iradesiyle o görevlere geldi. Hiçbir arkadaşımız halkımızın iradesi dışında, halkımızın görevlendirmesi ve halkımızın hizmetlisi olma dışında bir kaygı taşımıyor. Bunun için gerek vekillerimiz, gerekse de belediye başkanlarımız seçilmiş bütün insanlarımız halkımızın güvencesidir. Onlara dokunan halkın iradesine en başta dokunmuş demektir. Bu nedenle biz halkımıza, bu seçilmiş arkadaşlarımıza yönelik bir devlet saldırısı ve terörü gerçekleştirildiğinde onları yalnız bırakmayacağına inancımız tamdır. Halkımız 40 yıllık politika deneyimine sahiptir. Muhtarlarımız halkımızın temsilcileridir. Biz o nedenle halkımızın iradesiyle seçildiği için muhtarlarımıza aynen vekillerimiz gibi, belediye başkanlarımız gibi halkımızı temsil ettiği için yüksek değer biçiyoruz. Bizim saraylarımız yok. Olsaydı belki sizi saraylara davet ederdik. Ama biz sizlerin hizmetkarlarıyız." (DİHA)