Dicle, "Sur'da bir Cizre yaşanırsa hepimiz vicdanen öleceğiz ve birbirimizin yüzüne bakamayacağız. Sur'da kalan 150 sivil tahliyesini güvenli bir şekilde sağlamak mümkündür" dedi. Dicle, sokağa çıkma yasağının 86 gündür devam ettiği Sur ilçesinde mahsur kalan vatandaşlar ve yeni katliamların yaşanmaması için 27 Şubat Cumartesi günü Koşuyolu'nda her kesimin Sur'a ses vermesi için eyleme çağırdı.
DTK’nın Diyarbakır’daki binasında Sur ve bölgede yaşanılanlara ilişkin bir basın toplantısı düzenlendi. Toplantıya DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle, DBP Eşbaşkanı Kamuran Yüksek, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Gültan Kışanak ile HDP Diyarbakır İl Eşbakanı Ömer Önen ve KJA Koordinasyonu Üyesi Sara Aktaş katıldı.
Basın toplantısında konuşan Hatip Dicle, 28 Şubat'ta Dolma Bahçe Mütabakatı'nın birinci yılının dolduğunu söyleyerek, çatışmalı sürece nasıl gelindiğini anlattı.
DOLMA BAHÇE MÜTABAKATI TARİHİ BELGEYDİ
"Zorlu ve tarihi bir süreçten geçiyoruz" diyen Dicle şunları söyledi: "28 Şubat Dolmabahçe Mutabakatı’nın yıldönümü. Ona dikkat çekmek önemlidir. Başmüzakereci Sayın Öcalan’ın yürüttüğü iki yıllık süreç sonucunda artık müzakere sürecine gelindiği, 10 madde üzerinden görüşüldü. Birlikte TV’ler önünde verilen görüntü eşliğinde çok önemli tarihi bir belge niteliğindeydi. Türkiye büyük bir barış ve demokrasi hamlesine tanık olacaktı.
SORUMLUSU ERDOĞAN, SARAY ÇEVERESİ VE AKP'DİR
Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘Dolmabahçe Mutabakatı’ndan haberim yok, Kürt sorunu yok’ deyip masayı devirdi. Birinci yılı yaklaşırken bu günlere nasıl geldiğimizi hatırlatmamız lazım. Nisan ayı başlarında diyalog masasının müzakere masasına dönüştürmesini engelleyen kesimdir. Bu savaşın bizzat sorumlusu Erdoğan ve Saray çevresi ile AKP’dir.
HENDEKLER MASADA KONUŞULDU
Yabancı heyetler şunu diyorlar 'Ateşkes koşullarına bazı kesimler uymadı. Bazı silahlı birimler illere girdi, biz de buna göz yummazdık' diyorlar. Gerçek öyle mi? Bizzat yaptığımız görüşmelerde de hendekler vardı. 2014 Haziran ayında Bingöl-Lice’de hendek vardı. Devlet heyeti bunu masaya getirdi. Sayın Öcalan bir heyet gönderip sorunu anlamamızı istedi. Halk inisiyatifleriyle görüşüldü. Görüşmelerde, Lice ve Bingöl kalekol neden yapılıyor denildi. Bu masada görüşüldü. Ve sonucunda bir mutabakata varıldı. Müteahitler malzemeleri çekti. Hem karakollar durdu hem de hendekler kapandı. Gençlerin Cizre ve Silopi'de kazdığı hendekler vardı. Ben görevlendirilmiştim. Bir dizi görüşmeler sonucunda, Cizre ve Silopi'de deki gençlere dönük operasyonlar durdurulacak, hendekler kapanacak. Ne demek oluyor bu diyalog masası olduğunda, görüşmeler olduğunda bu sorunlar rahatlıkla çözülebiliyor. Nisan’da Erdoğan masayı devirdiğinde gün gün savaş tırmandırıldı.”
BİR ARADA YAŞAMANIN KÖPRÜLERİ HAVAYA UÇURULDU
7 Haziran seçimlerinden sonra bir arada yaşamanın köprüleri havaya uçuruldu. Biz bu savaşa yabancı değiliz. Bu kadar ahlaksız, bu kadar hukuksuz bir savaş yürütülmemişti. İntikam dürtüsüyle yapılıyor. Cizre’de savaş hukuku rafa kaldırıldı. Cenevre Sözleşmesi’ne göre, Türkiye savaş suçu işliyor. Sağlık çalışanları öldürülemez, gazeteciler asla hedef alınamaz. Bunlar yapıldı. Siviller vuruldu. Yetmedi yakıldı. Yeni Madımak yaşandı. Çağdaş Kerbelalar yaşandı. Savaşın kuralları var onlara da uyulmuyor. Yaralıların alınması için ara verilir, cenazeler alınması için iki taraf ara verir. Ama bunların hiçbiri yapılmadı. Ölenler ölüyor geride kalanların insanlığı ölüyor.
HÜKÜMETE ÇAĞRI
Sur’da sivillerin tahliyesi için STK temsilcilerinin 24 saatliğine operasyonlara ara verilmesi çağrısı yaptığını ifade eden Dicle, “Yeni ölümlerin olmaması için hükümet bu akliselim çağrıya olumlu yanıt vermelidir. Devletin saygınlığı öldürmek, ezmekle olmaz onun hukuk ve demokrasiye bağlılıkla ölçülür” dedi.
"ÇOĞU SİVİLİN SİLAHLI GENÇLERLE AİLESEL BAĞI VAR"
Hatip Dicle, Sur İlçesi'nde çatışmaların yaşandığı bölgede sivillerin bulunduğunu ve orada artık tek can kaybı yaşanmaması gerektiğini belirterek, şunları söyledi: "Şu anda Diyarbakır'ın vicdanı susturulmak isteniyor. Sur'da bir Cizre yaşanırsa hepimiz vicdanen öleceğiz ve birbirimizin yüzüne bakamayacağız. İnsanların bu cinayetlere sessiz kalmaması ve demokratik tepkilerini göstermeleri gerekir. Sur'da kalan 150 sivil tahliyesini güvenli bir şekilde sağlamak mümkündür. Devlet, Cizre'deki gibi 200-300 Kürt'ü daha öldürerek yücelemez. Devlete göre 25'e yakın silahlı genç var. Sivillerle telefon irtibatı kurulmuyor. Çoğunun bu silahlı gençlerle ailesel bağları vardır. Orada bu gençleri bırakmayacaklarını söylüyorlar. Varsayalım oradaki silahlı gençler bu sivilleri rehin almışlar. Devletin gidip öldürmesi hangi yasada, hangi kanunda var. Burada STK'ların 24 saatliğine yasağın kalkması çağrısına destek veriyoruz. Diyarbakırlılar yeni bir Cizre vahşetine tanık olamaz. Biz kimseyi tehdit etmiyoruz, bu halkı iyi tanıyoruz. Cumartesi günü HDP, DBP, DTK, HDK eş başkanlarınım katılacağı büyük bir açıklama yapacağız Koşuyolu Parkı'nda. Herkesi bu duyarlılık için çağırıyoruz."
HÜKÜMET BU VAHŞETLE HÜVİYETİNİ KAYBETMİŞTİR
DBP Eşbaşkanı Kamuran Yüksek ise bölge genelinde görülmemiş vahşetlerin yaşandığını ifade ederek, “Cizre’de yaptıklarının aynısını Sur’da dayatıyorlar. Ya teslim olun ya da katlederiz diyorlar. Cizre’de insanlar can çekişerek katledildi. Başbakan Kürt halkının da devletiyiz diyor. Hani nerede? Hani yaşam hakkı kutsaldı? Yaralıları neden kurtarmadınız? Hükümet bu vahşetlere hüviyetini kaybetmiştir” dedi.
"ÖLÜMLERİN ARTMASININ ÇÖZÜMÜ ZORLAŞTIRDIĞINI BİLİYORUZ"
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak da, Sur'da yaşananları kastederek sadece siyasi bir sorun değil, insani ve vicdani bir sorun ile karşı karşıya olduklarını söyledi.
Kışanak, "Hasırlı Mahallesi'nde bir kadın kendisine bir şey değil küçük olan çocuklarının ölmemesi için mesaj atıyor. Ölümlerin artmasının çözümü ne kadar zorlaştırdığını biliyoruz. Ölümlere durdurmalıyız. Hiç değilse 24 saatliğine Sur'da abluka kaldırılarak oradaki sivil insanlar tahliye edilebilmelidir. Yaşanacak olan bir katliama rızamız yoktur, bunu izlemeyeceğiz, bunu kabul etmiyoruz" dedi
Haber:İlyas AKENGİN