Altın-para-rüşvet-tefe-faiz borsasının ana karargâhı olan ‘kuyumcu skandalı’ patlak verince, ‘Çarşı’ iyice karıştı. Benim dilim çok daha fazlasını telaffuz edemediği için 200-300 trilyon demiştim ki, iddia edilen de oydu. Arayan, soranlar oldu, milyon dolarlar ve ton ayarında altından söz etti.
Şunu da anladım ki, her kes her şeyi biliyor. Rakamlar abartılı da olsa, piyasa sızmaya müsait, o nedenle bizim zikrettiğimiz rakamların üstünde rakamlar dönmüş o kapalı borsada.
Belli ki bir algı operasyonu da gerçekleşmiş, bu sayede, dolar-altın fiyatlarındaki hareketlilik, normal vatandaşı da daha fazla para kazanma hevesiyle bu borsaya yönlendirmiş. Evini, arabasını satan, emekli ikramiyelerini alan yurttaşı da içine çekmiş bu kapalı borsa.
Gelen bilgilere göre, rüşvet çarkı içinde bulunan iş adamı, bürokrat kesimini de ‘mutlu, mesut’ etmiş bu kapalı borsa. Para ve altın üzerinden yapılan pazarlıkların ana karargâhı da burasıymış. Anlatılanlar zaman, zaman abartılı, şehir hikâyesi modunda olsa da, dönen dolaplar gerçek.
Gerçek parasını verenler bir yana, bu bürokratların, onlarla iş çevirenlerin parasının kaynağı nedir, neden bu borsada işleme sokulmuştur?
Bir şey bildiğimden değil, ancak, yatırımcı, ihaleci kurumlar dâhil, kayyum atamalarının yapıldığı belediyelerin hesaplarının, ihalelerinin gözden geçirilmesi milletin ve vatanın yararına olacaktır. Bu alanlarda görev yapanların, görev öncesi ve sonrası mal varlıklarının ne olduğu ciddi bir şekilde gözden geçirilmelidir. Yani ciddi bir soruşturma ve inceleme yapılırsa, yer yerinden oynar diye düşünüyorum.
Bu borsanın sahipleri kimse, kaçan, yakalanan, onlara güvence verilmeli, isimleri henüz bilinmeyen kara paracıların kim olduğu ortaya çıkarılmalıdır. Parasını kazanç amaçlı kaptıran normal vatandaşın yanı sıra, Diyarbakır’da önemli bir kesim, kentin parasını çalıp, kazanç amaçlı gasp edenlerin kim/kimler olduğunu merak ediyor.
Üstü kapatılsa dahi, kayyum atamalarının tarihlerini, o dönemlerde yöneticilik yapanları, ihale alanları, rüşvet verme ihtimali olanları az-çok biliyor-tahmin ediyoruz. Her türlü geleceklerini zaten takip edeceğiz. Onların yerel, paragöz işbirlikçilerini de gözden kaçırmayacağız. Özellikle sur içinde dönen dolaplar ve dolapçıları! Onları asla unutmayacağız.
Ne demiş Ahmed Arif;
Nerede olursan ol,
İçeride, dışarıda, derste, sırada,
Yürü üstüne-üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının.
Devleti ve milleti soyanlar er ya da geç, hesap verecektir.