Devlet ve miras-1

NACİ SAPAN

Devlet, bir önceki nesillerden bir sonraki nesillere kalan ve devam eden bir miras gibidir. Aileden çocuklara, aile bireylerine kalan miras ne ise, devletin sınırları içinde, etki alanına giren her karış toprakta yaşayan bireylere kalan devlet mirası da aynı şeydir.

 

Ailenin reisi, büyüğü, idare edeni ne ise, Devletin reisi, büyüğü idare edeni de öyle bir şeydir. Önemli olan bu reislerin, idare edenlerin kalan mirası bireyler arasında eşit ve adaletli paylaşımını sağlayabilmesidir. Bireyler, bireylerden oluşan aileler, devlet denen organizasyonların temel taşlarıdır. Bu temellerin sarsılmaması, sağlam ve kalıcı olmasının temel koşulu ise, eşit ve adaletli yönetim biçimidir.

 

Kalan miras aile büyüğü veya reisi tarafından bireyleri arasında eşit ve adaletli bir biçimde paylaşılmadığı takdirde, aile içinde huzursuzluk baş gösterir, araya fitne-fesat girer. Biri, diğerinden daha az ilgi alaka, değer gördüğü için iç çatışma başlar, ailenin dağılması kaçınılmaz olur. Oysa miraslar, bir sonraki nesillerin daha rahat, huzurlu yaşaması için, bir önceki nesiller tarafından büyük çaba ve fedakârlıklarla hazırlanmıştır. Bu anlamda; para, mal, mülk olduğu kadar, Devlette bir mirastır. Aile içindeki bireyler ne kadar miras ortağı ise, devlet organizasyonu içinde yer alan bireyler, topluluklar o kadar miras ortağıdır.

 

Aile büyükleri bu miras paylaşımında birbirlerine düştüğünde, aralarında huzurluk baş gösterdiğinde, bundan aile bireyleri etkilenir, doğal olarak kamplaşmalar ve bireysel başkaldırılar söz konusu olur. Devlet organizasyonlarında da böyledir. Tepede, devlet ailesini temsil edenler arasında huzursuzluk başladığı, miras tek başına idare edilmek istendiği andan itibaren, organizasyon içinde yer alan birey ve topluluklar arasında da huzursuzluk, karşıtlık, başkaldırı kaçınılmazdır.

 

Ailede mirası tek başına idare eden veya edenler güçlüdür, iktidardır. Bunun verdiği güçle yakınları üzerinde baskıcı olur, bu yetmez komşularına yönelir, taciz eder, rahatsızlık verir. Aile bireylerini, onlara yönelecek çevre düşmanlığını hesaba katmaz. Karşılıklı iç düşmanlığın zararları ağırdır. Bazen onarılması güç yaralar açar. On yıllarca süren kan davaları bunun için en iyi örnektir.

 

Devlet organizasyonu da bundan çok farklı değil. İçeride, paylaşımdan uzak, baskı ile mirası elinizde tutmaya çalıştığınızda, bunda da başarılı olduğunuzu zannettiğiniz andan itibaren güç ve iktidar devreye girer. Güç ve iktidar devlet içindeki aile bireyleri üzerinde etkilidir, sizin için tehlike yoktur artık. Engel hedefler yoktur. Bu mantık hâkim olunca komşularla uğraşmanın zamanı gelmiştir, etki alanını genişletmek gerekir. Bu da yetmeyebilir, uluslararası arenada varlığınızı hissettirmek gibi, tehlikeli ego tatmini dönemi başlar.

 

Türkiye’de şu anda yaşadıklarımızı anlattığım bu sade anlatım içinde değerlendiriyorum. Devleti idare etmeleri için parlamento çatısına gönderdiğimiz yönetici organizasyonları olarak tanımladığımız 4 parti arasında çatışma var. Aile büyükleri arasında ciddi manada huzursuzluk var. Bu huzursuzluk olduğu gibi topluma, bireylere yansımış durumda. Toplum barut fıçısı gibi. İçeride olan bitenleri bir kenara bırakarak, Ortadoğu’ya, Afrika ülkelerine doğru, rüzgârın yönünü de hesaplamadan yelken açmış durumdayız. İçerideki mirası eşit ve adaletli bir biçimde paylaşmadan, emperyalistlerin dümen suyunda, başka ülkelerin miraslarına göz dikmiş ilerliyoruz. İçeride heba edilecek gibi duran değerli mirası göz ardı ediyoruz.

 

İçeride herkese yetecek miras heba edilmeden, aileyi yönetmeleri için yetki verdiğimiz aile büyükleri bir an önce, şairin dediği gibi, ‘Titremeli ve kendine gelmeli’dir. İran, Suriye ve ABD için müttefiklik, komşuluk, din kardeşliği gibi mevzular çok önem arz etmiyor. Onlarında bizdeki miras ta gözü var. Arada da Kürtleri kurban etme gibi bir heves var. Onların Kürtlerle kardeşliği tartışılır, ancak Türkiye’nin, Türklerin Kürtlerle kardeşliği tartışmasızdır. Eşit ve adaletli miras paylaşımından öteye de ortada başka bir sorun yok.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.