Türkiye siyasetinde köklü değişimlere neden olan Kürt meselesi ve terörle mücadele süreci, yeni bir döneme mi giriyor? MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Abdullah Öcalan’a yönelik "Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın, gelip mecliste konuşsun" çağrısı, bu soruyu akıllara getirdi. Bahçeli’nin bu sözleri, Türkiye siyasetinde ciddi yankı buldu ve hemen hemen her kesimde tartışmalara yol açtı.
2013-2015 yılları arasında Türkiye, Çözüm Süreci adıyla bilinen bir barış arayışına girmişti. Bu süreçte, Kürt meselesinin çözümü için müzakereler yürütüldü. Ancak süreç, 2015'te sona erdi ve sonrasında Türkiye, terörle mücadelede sert politikalar izlemeye devam etti. Bahçeli, o dönemden bu yana devletin terör örgütüyle pazarlığa oturmasını şiddetle reddetmiş, müzakere yerine “kıran kırana mücadele” stratejisini savunmuştu.
Bahçeli’nin Öcalan’a yönelik bu son çağrısı da aslında devletin terörle müzakere etmesine dair yaklaşımını değiştirmediğini gösteriyor. Bu çıkış, devletin terörle mücadelesinde ödün vermeyeceği ve terör örgütünün tek yolunun silah bırakıp adalete teslim olmak olduğunu bir kez daha vurguluyor. Ancak bu defa Bahçeli, Öcalan’ın örgütü tek taraflı olarak tasfiye etmesi gerektiğini söylüyor. Bu söylem, Öcalan’ın mecliste konuşma yapması gibi radikal bir öneriyle birlikte gelse de, esasen PKK’nın tamamen silah bırakması gerektiğine işaret ediyor.
Bu açıklamalara özellikle ana muhalefet partisi ile diğer partilerden gelen olumlu tepkiler mesajın iyi okunduğunu göstermektedir. Bu olumlu havanın iyi değerlendirilmesi Türkiye siyasetine, barışa, huzura ve hatta ekonomik hayata yeni bir şekil vermesi kaçınılmaz olacaktır. Umarım sonraki adımlar da bu minvalde atılmaya devam edilir.
Dünya genelinde de yankı bulan Bahçeli’nin açıklamalarımanşetlerde yer aldı. Reuters, Bahçeli’nin bu sözlerini, 40 yıllık çatışmayı bitirmeye yönelik yeni çabaların bir parçası olarak değerlendirirken, ABD merkezli AssociatedPress Bahçeli’nin PKK’nın silah bırakması durumunda Öcalan’ın serbest bırakılabileceğine dair benzeri görülmemiş bir açıklama yaptığını manşetlerine taşıdı.
Bugünkü konjonktürde Bahçeli’nin açıklamaları, çok iyi okumak gerekmektedir. Süreç her gün hızla değişirken Türkiye’nin birlik ve beraberlik için kaybedecek artık fazladan zamanı yoktur. Etrafımızda halen devam eden Rusya Ukrayna Savaşı, İsrail’in Gazze’yi işgali, ardından Lübnan’a girmesi yabana atılacak gelişmeler değildir. Bu sürecin içerisine çekilmeye çalışılan İran’ı da düşünürsek adımlarımızı bir atıp bin düşünmemiz gerekmektedir.
Bu sözlerin ardından hemen Kahramankazan’da savunma sanayimizin göz bebeği TUSAŞ’a yönelik terör saldırısının da iyice analiz edilmesi gerekmektedir. Türkiye’ninher zaman büyümesi, gelişmesi ve dünyayı parselleyen ülkelere kafa tutması hiçbir zaman bu ülkelerin ve tetikçilerinin işine gelmemiştir.
Sonuç olarak, Bahçeli’nin bu çıkışı, ardında yaşanan olayları birlikte değerlendirdiğimizde Türkiye’nin hiçbir zaman huzura ve barışa kavuşmaması için elinden geleni ardına koymayan, bu olumsuz süreçten nemalanan ülkelerin ve yapıların rahat durmayacağını belli etmiştir. Devletimizin atacağı kararlı adımların ve sunduğu tekliflerin muhataplarınca iyice değerlendirilip bu fırsatın kaçırılmaması ülkemizde güçlü bir birliğin ve beraberliğin sağlanmasına katkı saylayacaktır.