Yılmaz Yigitler / Özel
TİGRİS HABER - Rawest Araştırma Direktörü Reha Ruhavioğlu, Yeni kurulan partileri, Pandemi sürecinin seçime etkisini, iktidar ve muhalefet partilerinin genel durumunu Tigris habere değerlendirdi.
Ruhavioğlu, “Kürt seçmenin ne Deva’ya ne Gelecek’e ne de HDP’ ye ya da başka bir partiye kitlesel geçişinden henüz söz edemeyiz. Kürt seçmen özelinde rahatsızlığın kitlesel kopuşa dönüşmesi, yeni partilerin büyümeleriyle ilişkili olacağa benziyor” ifadelerini kullandı.
Reha Ruhavioğlu’nun sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:
Yeni kurulan DEVA Partisi ve Gelecek Partisine bölgede hangi partinin tabanı daha çok ilgi gösteriyor?
“Yeni kurulan her iki parti de biliyorsunuz AK Parti’den kopan kadroların kurduğu partiler. Doğal olarak AK Parti’nin iktidar sürecinde oluşan görüş ve tutum ayrılıklarının ortaya çıkardığı partiler. Bu anlamda ilk rakipleri AK Parti oluyor. Gelecek Partisi Kürt seçmen nezdinde DEVA kadar bir hareketlilik oluşturmuş değil henüz. Özellikle Gelecek Partisi’nin kurucular kurulundaki Kürt temsilinin zayıflığı kendisinin Kürt seçmende heyecan uyandıracak bir etki yaratmasının önüne geçti. Ancak Gelecek’e ilgi gösteren seçmenin kahir ekseriyeti geçmişte AK Parti’ye yakın olmuş seçmen. DEVA için de benzer bir durum söz konusu olmakla birlikte bölgede HDP’li seçmenin de bir bölümü DEVA’ya ilgi duyuyor. Bu seçmenin büyük bölümü Deva’ya bir moral desteği sunuyor. Ancak HDP seçmeninin çok sınırlı bir kesiminden de olsa Deva, moral desteğinden fazlasını alacak gibi görünüyor.
“Ne Gelecek ne de Deva için ilgi henüz anketlerde beklendiği ölçüde yansımış değil”
Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır, Şırnak, Siirt, Batman ve Mardin’de Deva Partisinin İl başkanlığı için 4 bin 490 başvuru yapıldı. Yönetim için yoğun bir başvuru olduğu görülüyor. Peki, halk tarafında da bu kadar ilgi görüyor mu ve bölgede Hangi parti daha ön planda? Deva partisi mi yoksa Gelecek Partisi mi?
Zikrettiğiniz sayı muhtemelen il başkanlığı ile sınırlı değil, yaşadığı yerde DEVA’nın herhangi bir yönetim kademesinde yer almak üzere başvuranların toplam sayısıdır. Gelecek Partisi AK Parti’ye karşı daha agresif ve ofansif bir muhalefet yürütmesine rağmen bölgede Deva’nın gördüğü ilginin daha geniş olduğu görülüyor. Bu durum geçen yıl yeni partilerle ilgili yayınladığımız raporun bulgularıyla örtüşüyor. Bahsettiğim araştırmada katılımcılar Babacan’ın Davutoğlu’dan daha çok destek göreceğini söylüyorlardı. Sorunuza dönecek olursam, ne Gelecek ne de Deva için ilgi henüz anketlerde beklendiği ölçüde yansımış değil. Ancak bahsettiğiniz yaklaşık 5 bin kişilik ilgi elbette bir toplumsal ilgiye de işaret ediyor. Çünkü bu insanlar bir çevrede yaşıyor, aile ve arkadaş ilişkilerinde bulunuyor, biraz da bu ilgiyi seziyorlar. Öte yandan parti adına çalışmak, yani ilgiyi çoğaltmak da istiyorlar. Ama son tahlilde bugün bu partilere yönelik ilgiye ilişkin sayısal veri konuşmak için henüz erken. Partilerin kuruluş dönemlerinin biraz pandemiye kurban gitmesi sebebiyle asıl olarak etkilerini önümüzdeki aylarda göreceğiz.
Siyasette zaman zaman erken seçim olasılığı tartışılıyor, siz bir erken seçim bekliyor musunuz?
“İktidarın bir erken seçim hazırlığı içinde”
Bunu kesin olarak bilmek mümkün değil. Hepimizin malumu, Türkiye’de önemli seçimlere gidilirken genelde Bahçeli bir inisiyatif almıştır. Bugün ısrarla bir erken seçim olmayacağına dair açıklamaları var. Muhalefetin de bu yönlü bir çağrısı ve meydan okuması da yok. Bahçeli 2019 mart seçimleri öncesi İstanbul ve Ankara belediyelerinin kaybedilmesi durumunda başkanlık sisteminde meşruiyet krizi yaşanacağını ve erken seçim gündemi olacağına dair tespiti de kendisi dillendirmişti. Bir yandan olan bitenlere bakınca ve yeni partilerin olası bir baskın seçime katılmasını engelleme formüllerinin konuşulmasını göz önüne alınca iktidarın bir erken seçim hazırlığı içinde olabileceği anlaşılıyor. Ama öbür taraftan, muhtemel bir erken seçim için şartlar iktidarın lehine bir sonuç doğurmaktan uzak görünüyor. Bu sebeple sanırım iktidar en uygun zamana kadar hem erken seçim olacakmış gibi hem de bu uygun zamanın gelmemesi ihtimaline karşı erken seçim yapmayacakmış gibi davranmaya devam edecek. Ancak şunu da eklemek isterim: İktidar ya da muhalefet, erken seçime kim götürürse bunun avantajını o görecek diye öngörüyorum.
“HDP açısından sonucu görmek pek mümkün değil”
Pandemi sürecinin sandığa bir etkisi olur mu, olursa bu iktidara mı yoksa muhalefete mi yarar?
Dünyanın hemen her yerinde Covid19 salgını, toplumu bir ortak kaygı ve değer etrafında toplayabildi. Bu durum da oy potansiyeli bakımından hali hazırdaki iktidarların işine yaradı. Ancak Türkiye’de hükümet bunu başaramadı. CHP’li belediyelerin yardım çalışmalarının engellenmesi, böyle bir dönemde bile HDP’li belediyelere kayyım atanması, maske dağıtımı gibi konuların merkezi bir politika ekseninde hayata geçirilmeye çalışılması ancak bu konuda pek başarılı olunamaması hükümet açısından olumsuz bir sonuç doğurmuş görünüyor. Koronavirüsün ilk döneminde bu ortaklaşmayı kısmen gerçekleştirebilen hükümete yönelen olumlu bakış, kutuplaşma ile birlikte yeniden düşüşe geçti. HDP’li belediyelerin çoğuna kayyım atandığı için HDP açısından sonucunu görmek pek mümkün değil ama belediyeleri aracılığıyla yürüttüğü hizmetlerden ötürü CHP, salgın sürecinden başarılı çıktı, çıkıyor.
“Kürt gençler AK Parti’den önemli ölçüde uzaklaşmış durumda”
Anketlerde iktidar partisi ve ortağı MHP'nin oylarında bir düşüş yaşandığı görülüyor. Sizce bu sonuçlar tabanın gerçek tablosu ile örtüşüyor mu? AK parti tabanı çözülüyor mu, bunu nasıl okumak gerekiyor?
2018 genel seçiminden bu yana AK Parti’nin parti ile aidiyet bağı en zayıf olan seçmen grubu gençler ve Kürtler. Bu iki kümenin kesişimi olan Kürt gençler AK Parti’den önemli ölçüde uzaklaşmış durumda. Kürt seçmenin partiden rahatsızlığı MHP ile kurulan ideolojik ittifakın kalıcılaşmış ve bir ekonomik ittifaka da dönüşmüş olmasından kaynaklanıyor. Özellikle batıda yaşayan Kürtler bu ekonomik ittifakın kendilerini dışlayan yönünü çok belirgin bir şekilde yaşıyorlar. Bu da ittifakı AK Partili Kürtlerin de hem siyaseten hem de ekonomik olarak kaybetmekte olduğu bir sürece dönüştürüyor. Bu manzaraya Türkiye’nin genel ekonomik durumu ve adalet sorunu da eklenince Kürt seçmenin bağı zayıflıyor. Ancak AK Partili Kürt seçmenin ne Deva’ya ne Gelecek’e ne de HDP ya da başka bir partiye kütlesel geçişinden henüz söz edemeyiz. Kürt seçmen özelinde rahatsızlığın kütlesel kopuşa dönüşmesi, yeni partilerin büyümeleriyle ilişkili olacağa benziyor. Yani ortaya çıkmış olan alternatifin gerçekten bir alternatife dönüşmüş olmasına ikna olması gerekiyor. Bu da iki-üç ayda olabilecek bir şey değil.
Erken ya da zamanında yapılacak ilk genel seçimde iktidarın el değiştirmesini olası görüyor musunuz?
Bugünkü verili durumun matematiğine bakarak muhalefet lehine bir şey söylemek mümkün ancak zaman içinde hangi şartların nasıl değişeceği, sonucun ne olacağını da belirleyecek. İstanbul seçiminde bir ittifak yapan muhalefet, makro ölçekte de nasıl kazanabileceğini test etmiş oldu. Bu ilişki ve ittifak sürdürülebilir mi, başkan profili ve ittifak modelleri nasıl şekillenir, HDP’nin pozisyonu ne olur? Bütün bu soruların cevabı iktidar değişikliği sorusunun cevabını bulmaya yardımcı olacak veriler.
Yerel seçimlerde Millet İttifakı'nda yer almasa da ana muhalefete verdiği destekle birçok büyükşehir belediyesinin iktidar partisinden CHP'ye geçişini sağlayan HDP genel seçimde yeniden aynı motivasyonla bir destek sağlar mı? HDP'liler bir daha yüreklerine taş basıp Millet ittifakını desteklerler mi?
“HDP seçmeninin kendi partisine oy vermesi önünde bir engel görünmüyor”
İstanbul seçiminde aday, HDP seçmeninin rahat oy verebileceği bir profile sahip idi. HDP özellikle CHP adaylarına ve profilin desteklenebilir olması şartıyla destek verdi. Desteği Millet İttifakı’na verdiğini söylemek yanlış olur çünkü örneğin Balıkesir’de Millet İttifakı’nın yarıştaki üniforması İyi Parti üniforması olunca HDP de kendi adayını çıkararak ittifakın AK Parti’ye karşı kazanma şansını ortadan kaldırdı.
Konuşulan destek milletvekili seçimi için söz konusu olmayacak, Cumhurbaşkanlığı adayı için gündeme gelecek. HDP seçmeninin kendi partisine oy vermesi önünde bir engel görünmüyor. Başkan adaylığı meselesinde adayın profili çok önemli olacak. İmamoğlu, Babacan, Gül ya da bu profile yakın bir başkası olursa, yani adayın da desteklenebilir bir aday olması durumunda HDP seçmeninin oy vermekte zorlanacağını düşünmüyorum. Tabii HDP seçmeninin ne ölçüde destek vereceği, HDP’nin kurumsal kararına da bağlı olacak. Muhalefetin önünde ilk turda kazanma ve adayın HDP’nin de HDP seçmeninin de destekleyebileceği bir aday olması gibi zorunluluklar olduğu kanaatindeyim. Öte yandan eğer bir iktidar değişikliği umuluyorsa İyi Parti ile HDP gibi benzemezlerin üzerinde ittifak edebilecekleri bir aday olmalı. Ben adayın bir ittifak adayı olarak sunulmasının şart olduğunu düşünmüyorum. Her partinin kendi seçmeninden kendi partisine oy isterken, Erdoğan’ın karşısına çıkacak adayı destekleme gerekçelerini de kendi seçmenlerine anlatabilecek bir pozisyonda olmaları mümkün.
HDP'yi baraj altında gösteren anketler var. Sizce HDP'nin baraj altında kalma riski var mı?
HDP’nin ciddi bir baraj riski olduğunu söylemek de baraj sorunu olmadığını söylemek de yanıltıcı olur. HDP’nin bıçak sırtı durumu seçim döneminde bu riski azaltacak stratejik oy desteklerini almasını da sağlıyor. Bugün bir seçim havasında olmadığımız için HDP’ye oy vermeyeceğini söyleyen seçmenin bir kısmı, seçim üzeri baraj altında kalma riski oluştuğunda stratejik oyunu HDP lehine kullanabiliyor. HDP’nin ne %7-8 gibi çakılı bir yerde ne de %13-14 gibi rahat bir yerde olmaması, baraj riski sebebiyle gelen stratejik oylar bahsini her seçim döneminde tekrar canlandırıyor.”