Mümin Ağcakaya
Televizyonlarda hepimizin izlediği bir reklam var. Çocuklar oyun oynarken el, yüz ve elbiseleri kirleniyor. Sunucu ‘kirlenmek güzeldir’ sloganıyla, deterjanın reklamını yapıyor. Elbette, çocuklar parklar da bahçeler de oynarken mutlaka kirlenecekler ve hatta etraflarını da kirleteceklerdir. Bu çok masumca ve doğaldır. Nerdeyse hepimizin çocukluğunda sokak da bahçede oynarken, çamura, toza, toprağa bulanmışızdır. Bundan dolayı da, annemizden iyi bir azar da işitmişizdir. Ama ortaya çıkan bu kirlenmeye çözüm hiç de zor değildi. Hemen üzerimizi değiştirip, el ve yüzümüzü yıkayarak; yeniden pür-ü pak olmuşuzdur. Sadece annemize ek iş çıkarmışızdır. Reklamlarda da sunulduğu gibi, böylesi kirlenmenin imdadına, sabun ve deterjanlar en iyi temizleyici araç olarak yetişmiştir.
Keşke bütün kirlenmeleri temizlemek bu kadar kolay ve basit olsaydı. Gazetelere göz attığımızda; televizyondan haberleri izlemeye başladığımızda siyasal ve toplumsal kirlenmenin ne kadar vahim boyutlara geldiğini görürüz. Özellikle bazı kanalların haber ağırlığı böylesi içeriktedir. Bir müddet sonra, izlediğimiz bu toplumsal cinnet haberlerinden artık gına gelmeye başlar. Bu insanlık dışı suçlar karşısında, kendi insanlığımızdan utanırız. Bunu yapanlara nasıl insan denir, bu kadar da olmaz ki diyerek, kanalı değiştirmek zorunda kalırız. İzlediklerimiz karşısında adeta içimiz kararır, yarına olan endişelerimiz, kaygılarımız daha da artar.
Canlıların hemcinslerine yapmadığı vahşiliği; insanoğlu doğaya, hemcinsine, karşı cinse ve de diğer canlılara karşı acımasızca uygulamaktadır. İnsanoğlu; bu korkunç şiddet ve kıyımı umarsızca nasıl uygulamaktadır. Vahşi diye adlandırdığımız hayvanların bile zorda kalan başka bir hayvanın yavrusunu nasıl emzirdiğini veya onu yaşatmak için nasıl çırpındığını gördükçe, kendi insanlığımızdan utanmışızdır. Böylesi olaylar karşısında duygularını kaybetmeyen birinin etkilenmemesi mümkün müdür?
İnsanoğlu bu kadar zalim ve acımasız olmak zorunda mıydı? Dünya herkes için daha mutlu ve huzurlu yaşayabileceği bir mekân olamaz mıydı? Maalesef şimdiye kadar olamadı.
İnsanoğlu rant uğruna doğayı katlediyor. Erkek egemenliğine karşı çıkan kadını bastırıyor, katlediliyor. Yoksul ve kimsesiz çocukların emanet edildiği yurtlarda çocuklar her türlü istismara uğruyor. Ötekileştirilenler yerinden ediliyor, suiistimal, yolsuzluk almış başını gidiyor, kısacası; böylesi olayların sürgit devam etmesi, kültürel ve ahlaki yozlaşma büyük bir insan kirlenmesine yol açıyor. Peki, insanın yarattığı bu kirlenme nasıl temizlenecek?