Kara kış kapıya dayandı. Termometreler eksilerde seyrediyor. Kara kışın soğuğu insanların iliklerine kadar işlemeye başladı. Zenginler için spor olarak görülen kış yoksulun çilesine dönüşüyor. Soğuğu iliklerinde hissedenler, derin yoksulluğu yaşayanlar artık yazın sıcaklarından şikâyetçi olmayacaklarını söylüyorlar. Sıcaklara karşı daha az maliyetli çözümler bulabiliyorlardı. Ama soğuklara karşı çözümün maliyeti onları iki büklüm ediyor.
Açlık ve yoksulluk sınırların yaşamlarını sürdürmeye çalışan kesimler, birçok ihtiyaçlarından feragat ederek ayın sonunu zor getirirken, şimdi kara kışla birlikte faturalara binen ısınma sorunlarıyla nasıl baş edeceklerini bilemez hale geldiler. Beslenme ihtiyaçlarını, ekmeklerini katıksız ya da daha ucuza getirerek çözebilenler ısınma sorununu çözmede çaresiz kalıyorlar. Âşık İhsani’nin bir dönem dediği gibi;’Açlığa neyse de soğuğa karşı, bir tabut alıp yaktım, Allah Affetsin’ dediği gibi. Şimdi yoksulun yakmak için bulacağı tabutlar da yok.