Çağımızın en önemli rahatsızlıklarından biri olan depresyona her yaş grubunda sıklıkla rastlanıyor. Kişinin yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyen bu sorunla mücadelede uzman yardımı almak, sosyal hayattan kopmamak, egzersiz yapmak ve dostlarla sıkıntıları paylaşmak büyük önem taşıyor. Depresyon belirtileri, kişinin duygu durumunu etkileyen ve günlük yaşantısını zora sokan depresyonun, kişide yarattığı olumsuz durumlardır. Kişilerde çoğunlukla suçluluk, değersiz hissettirme, çaresizlik gibi duyguları da beraberinde getirir.
UMUTSUZ, DEĞERSİZ YA DA ÇARESİZ HİSSETMEK, HAYATIN YAŞAMAYA DEĞER OLMADIĞI DÜŞÜNCESİ...
Depresyon için risk etkenleri nelerdir?
• Erken ebeveyn kaybı.
• Madde ve alkol kötü kullanımı.
• Anksiyete bozuklukları.
• Kadın olmak.
• Erken ebeveyn kaybı.
• Düşük sosyoekonomik düzeyin olması.
• Ayrı yaşama, boşanmış olma.
• İşsizlik: İşsizlik depresyonda risk etkeni olması yanında işte verimliliği azalmasının önemli nedenlerindendir.
• Daha önce depresyon geçirmiş olma.
• Yakın zamanda önemli yaşam olayları, stres etkenleri.
• Kişilik yapısı.
• Çocukluk döneminde cinsel veya fiziksel kötü davranılma öyküsü.
• Bazı ilaçlar.
• Tıbbi hastalıklar.
• Hormonal değişiklikler.
Depresif olguların çoğunda duygudurum değişiklikleri ile birlikte iştah ve kilo kaybı bulunur.
Uyku bozukluğu depresyonun çok sık karşılaşılan bir belirtisidir. Dalgınlık, unutkanlık olabilir. Bazen ağır olgularda aklından geçenlerle dış dünyada olanlar birbirine karıştırılabilir.
Cinsel isteksizliğin kadında da erkekte de en sık görülen sebeplerinden biri depresyondur. Kişi cinsel ilişkiye pek arzu duymaz. Cinsel ilişkiye girse bile fazla zevk almaz...
Kafeinli içeceklerin tüketilmemesi ve alkolden uzak durulması faydalı olabilir. Ayrıca kişinin intihara eğilimi, bu tür düşünceleri varsa yakınları tarafından mutlaka bir uzmana yönlendirilmesi gerekir.
Depresyondaki kişi endişelidir ve çok kolay kaygılanır. Ya-kınlarının başına kötü bir şey geleceğinden korkar, depremden korkar, yola giden eşinin kaza geçireceğinden korkar, çocukları-nın merdivenden düşeceğinden korkar, depremden korkar, has-talıktan korkar, ölümden korkar, cehennemden korkar, vb. Aklı hep kötü ihtimallerle doludur. Felaket senaryoları yazar durur. Duygudurum bozukluğu gösterenlerde intihar düşünce ve eylemleri % 20-40 kadardır. İntiharları gerçekleştirenlerin geçmişlerinde de intihar girişimleri bulunmaktadır. İntihar riski belirtilerin şiddeti ile her zaman bağlantılı değildir. Yaşlılarda intihar olasılığı gençlere göre iki kat daha fazladır. İntiharla ilgili konuşanlarda olasılığın daha az olduğu düşüncesi yanlıştır. Hastanede yatan olgularda intihar girişimi oranı % 15 kadardır. Tedavi sürecindeyse depresyonda tedavide işbirliği yapan hastalarda tedavinin başarısı hemen hemen kural gibidir. Olgular tedaviye yüksek oranda yanıt verir...
Günümüzde çoğu insan zaman zaman kendini üzgün ya da depresyonda hissetmektedir. Yoğun yaşam şartları mücadelesi içerisinde bu, normal bir durumdur. Aşırı mutsuz, umutsuz, yoğun üzüntü içerisinde kendini değersiz hissetmek tarzında duygular içerisinde olup, bu duygular da günlerce sürüyorsa bu durum artık tıbbi bir rahatsızlıktır ve kişinin depresyon tedavisi alması gerekir. Depresyon (klinik depresyon ya da majör depresif bozukluk) yaygın ve ciddi bir ruh hali, duygudurum bozukluğudur. Depresyon tanısı konulan kişiye bir uzman tarafından depresyon tedavisi planlaması yapılması gerekmektedir.
Depresyon günlük hayatı etkileyerek, üretkenliğin düşmesine, ilişkilerin bozulmasına hatta sıklıkla da sağlık durumunun bozulmasına neden olabilir. Depresyon tedavisi yapılmazsa kişide; astım, kalp ve damar rahatsızlıkları, diyabet, kanser, obezite gibi rahatsızların ilerlemesine neden olabilir...