Depremle İç İçe Nasıl Yaşayacağız?

Mümin Ağcakaya

Son günlerde Ege Denizinde Santorini Adasında yaşanan depremler özellikle denize yakın yerlerde oturan insanları endişelendirmeye başladı. Yakın zamanda yaşadığımız 6 Şubat Depreminin yaraları henüz sarılmadan; Ege Denizinde depremlerin kısa aralıklarla peş peşe olması, herkesi huzursuz etmektedir. Deprem; gerçeğini unutturmuyor ve bir kez daha hatırlatıyor. Deprem uzmanı bilim adamları da bu sarsıntıların hafife alınmaması gerektiği konusunda uyarı ve açıklamalarda bulunuyorlar. Denize kıyısı olan ülkeler vatandaşlarını uyardıkları gibi çeşitli tedbirler de alıyorlar. Ancak yıkıcı etkisi olacak bir deprem ve volkan patlamasında, bu durumda daha fazla etkilenecek yerleşim yerlerinde ne tür tedbirler alınacağına ilişkin belirsizlik devam ediyor.

Başta 6 Şubat depremi olmak üzere yakın tarihlerde de çok can ve mal kaybına uğrama gerçekliğimiz varken insanların endişelenmeleri de gerekiyor. Çünkü deprem affetmiyor. Yıkıp geçiyor. Ne tür tedbirlerin alınacağı belli değil. Birçok insan haklı olarak deprem olduktan sonra sadece yara mı saracağız diyorlar.

Deprem uzmanı bilim adamı Prof. Dr. Naci Görür geçen gün yaptığı konuşmada; Elazığ Depreminden sonra Maraş hattında depremin olacağına ilişkin uyarılar yaptığını, hatta raporların da sunulduğunu ancak hiçbir tedbir alınmadığı, depreme dayanıklı yapılar yapılmadığı için 6 Şubatta bu kadar kaybın yaşandığını açıkladı. Şimdi de hiç de hafife alınmayacak bir deprem fırtınası yaşanıyor. Neredeyse her on dakikada bir deprem meydana geliyor. Son bir ayda sayısı yüzleri geçti. Volkan patlama olasılığından da bahsediliyor. Depremler şu ana kadar yıkıcı şiddete erişmedi. Ancak yıkıcı şiddette bir deprem yaşanırsa en az zararla nasıl atlatılacağı konusunda neler yapılacağının bilinmesi de gerekiyor. Ayrıca; deprem bilimciler Tendürek ve Ağrı Dağlarında da bazı belirtilerin olduğu söylüyorlar.

Prof. Dr. Naci Görür ve bütün deprem bilimciler, depremin bir dünya gerçekliği olduğunu, geçmişten beri depremle yaşandığını ve gelecekte de depremle yaşanacağını ifade ediyorlar. Depremin öldürmediğini, çürük yapıların öldürdüğünü bu yüzden de; depremlerin yıkıcı etkilerinden korunmak ve en az zararla atlatmak için; ‘Depreme dayanıklı konutların’ yapılmasının zorunlu olduğunu söylüyorlar.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.