Hatip Dicle’nin son olaylarla ilgili yaptığı basın toplantısında kamuoyuna verdiği mesajlar son derece ciddi ve bence son noktayı koyuyor. HÜDAPAR, dolayısıyla Hizbullah konusunda PKK politikalarının saldırıya dönük olmadığını net ifadelerle ortaya koyuyor Hatip Dicle.
90’lı yıllarda da karşılıklı çatışma yâda tarafların birbirlerine ilan ettiği açık bir savaş ilanı söz konusu değildi. Ancak karşılıklı ölümler gerçekleşti. Bugünkü koşullarda da böyle bir durumun söz konusu olmadığını biliyorduk zaten. Hatip Dicle duruma birinci ve yetkili ağız olarak daha da açıklık getiriyor. Bütün bu söylenenlere rağmen son olaylarda karşılıklı ölüm olaylarına tanık olduk.
Bu açıklama gelecekte yaşanması muhtemel sıkıntılarında önüne geçer mi, geçmez mi?
Bilemiyoruz.
Ancak, provokasyona dönük açık kapının var olduğu bir gerçek.
Hatip Dicle yaptığı bu açıklama ile açık duran kapının provokasyona kapatılması gerektiği yönünde uyarılarda bulunuyor.
Mesele şöyle bir duruma hitap ediyor şimdi;
Bütün bunlara rağmen bu kadar gürültü patırtı, ölümler neden yaşandı?
Kimler yarayı bu kadar derin kaşıdı?
Kaşıyan bir güruh olduğu kesin.
Kesin olduğu kadar da mutlaka açığa çıkarılması gereken bir durum.
Hatip Dicle’nin açıklamalarından şunu anlıyoruz;
1990’lı yıllardaki olaylarla ilgili JİTEM’i adres gösteriyor.
Bugün yaşananlarla ilgili ise gösterdiği adres Paralel yapılanma.
Asıl amaç ise; yürüyen yâda yürüdüğü söylenen sürecin sona erdirilmesi.
Dünden bugüne, bugünden yarına bakıldığında olmayacak bir durum mu diye kendimize bazı sorular sormamızda yarar var.
Geçmiş geleceğe ayna tutuyor.
Denenmiş yöntemler yeniden deneniyor.
Oysa denenmiş olandan kazanılmış tecrübe var
Olması gereken;
Tecrübeyi heba etmemek, yeniden denenmek istenen yönteme yenik düşmemektir.
Sanırım Hatip Dicle’nin basın açıklaması yaparken anlattıklarından işaret ettiği önemli noktada budur.
Aslında bu işaret herkese
Devlete, hükümete,
Halka, halklara
Siyasi parti ve organizasyonlara
Duyarlı tüm kesimlere
Denenmiş olana/olanlara/ yenik düşülmemesi için…