Türkiye’de demokrasi ve demokratikleşme konusu yıllardır gündemde. Avrupa birliğine giriş süreci ile birlikte bu konuda önemli adımlarda atıldı. Demokratikleşme sürecine girilince her şey bitti mi?
Bitmedi.
Sadece sürece girmek kurtarmıyor. Demokrasi bireyden topluma doğru yürüyorsa bir anlam ifade ediyor. Demokrasi bireyde takılı kalıyorsa, kişisel hırs ve kaprislerde takılı kalıyorsa, bir anlam ifade etmiyor. Ego’nun tatmin aracı olmaktan öteye bir yolu kalmıyor Demokrasinin. Tabi bu durum bizim gibi ülkeler için geçerli.
Kişi ve gurupların kendileri için düşündüğü bir trafikte yürüyorsa demokrasi, iyi. Yürümüyorsa, tu kaka. Demokrasi kisvesi altında yapılan yanlışlar karşısında nasıra hafif dokunma varsa, ‘demokrasi elden gidiyor’ naraları işitiyoruz.
Yok, artık o kadarda değil.
Demokrasi uzlaşı sanatıysa, her kes içinse, her alan içinse, kişi egosunda takılı kalmamalıdır. Demokrasi kavramını genel perspektifi içinde bırakıp, sadece bir alana indirgediğimizde bile, nasıl çarpık-çurpuk algıladığımızı net bir şekilde görüyoruz. Çok uzağa gitmeden, parti içi demokrasi ile işe başlayalım.
Demokrasinin kaleleri olarak algılamamız gereken siyasi partilerimize bakalım. Toplum için daha çok demokrasi şiarıyla politika yapan partilerimizdeki iç demokrasiye bakıyoruz. Sorunu daha bu alanda çözememişiz.
Hepsi ortada. AK Parti, MHP, CHP, hatta BDP.
Git geriye AP, DYP, ANAP. Hangisinde parti içi demokrasiye tanıklık ettik. İç çatışma, ayak kaydırma, yükselişe engel, ön tıkama, ihraç gibi meseleler demokrasi anlayışı ile bağdaşıyor mu? Bu durum parlamento içindeki ve dışındaki partilerde hala devam ediyor. Türkiye’de siyasetin önünün sürekli tıkanmasının nedeni de parti içi demokrasinin olmaması, partilerin kendi içinde evrim süreci yaşamamasıdır. Durum böyle olunca halkın beklentilerini karşılamak mümkün mü? Elbette ki değil.
Sonuç; Malum iç çatışmaları hepimiz biliyoruz.
Çatışmaların ana teması, Vitrinin önünde durmak.
Herkes vitrinde olmak isteyince, çekişme, çatışma, ekipleşme de kaçınılmaz oluyor. Bunlar söz konusu olunca genel siyasette başarılı olunmuyor.