Demokrasi taşları rastgele dizilmez

NACİ SAPAN

Demokrasi yolunda mücadele verilirken taşları yerli yerine oturtarak yürümek gerekiyor. Rastgele dizildiğinde taşlar aynı hizada olmaz. Yol yürürken mutlaka birileri o taşlara takılıp, tökezler. Şu an sadece birileri değil, hep birlikte takılıp, tökezliyoruz. Biz toplum olarak tökezledikçe de, uğruna mücadele verilen demokrasi de ister istemez yara alıyor.

 

Neyi nerede, ne zaman, hangi koşullarda yapacağımızı bir türlü kestiremiyoruz.

Kafasına göre ülke yönetmek böyle bir şeydir.

Bu ülkede önce yasal olmayan işler yapılır, sonra yasadan yararlanılır.

Vergi işinde de böyle olmaz mı?

Sorumlu vatandaş her türlü vergisini zamanında yatırır.

Böyle bir sorumluluğu hissetmeyen vatandaş tipi de zamanında yatırmaz.

Sonra aradan süre geçer, devlet af çıkarır, o sorumsuz vatandaş tipi de bu aflardan afiyetle yararlanır.

 

Bu böyle gelmiş, böyle gidiyor değil mi?

İşte demokrasilerde böyle gelip, böyle gitmiyor.

Onun için acayip ve ilginç bir ülkeyiz diyorum.

 

Demokrasi mücadelesinde taşların yerli yerine oturtulacağına dair inancımız oluşmuştu. Arka arkaya gerçekleşecek 3 seçim öncesi yeni demokratik bir Anayasa hayal ediyorduk, olmadı, rafa kaldırıldı.  

**

Parlamento Anayasa çalışmalarını rafa kaldırdı, ancak Kürtler Anayasa mahkemesinin kapısında adalet arıyor. BDP’li 5 Milletvekilinin uzun tutukluluk halinin ortadan kaldırılması için yerel mahkemelere yapılan itirazların reddedilmesindeki hukuksuzluk ülkenin birinci gündem maddesi olarak yerini koruyor.

 

Bireysel başvuru da yapıldı, şimdi top Anayasa mahkemesinde. Milletvekillerinin serbest bırakılmamasının nedeninin AKP-Cemaat savaşı olduğunu 5 yaşındaki çocukta biliyor. Kürt meselesinin çözümüyle paralel bir durum arz eden Milletvekillerinin durumunu devleti ele geçirme savaşının kurbanı haline getirmekten daha tehlikeli ne olabilir ki. Kürtleri ve Kürt siyasal hareketini halkın yararına olmayan bir savaşın içine doğru çekme gayreti tüm çabalara rağmen başarılı olmuyor.

 

Çünkü Kürtler oynanan oyunun farkında, siyasi reflekslerini de buna göre ayarlayarak hukuki yolları deniyor. Hukuk herkese eşit uygulanmadığından dolayıdır ki ülkede her şey çorbaya dönüşmüş vaziyette.

Oysa yapılacak işler belliydi, kolaydı, hukukiydi, tartışmasızdı.

Tartışmasız yapılabilecek işler varken, kavgalı ‘çözüm’ birilerinin işine yarıyor.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.