SONAR bir anket yaptı, Ortaya çıkan rakamlar tartışılıyor. 2011 seçimlerinin anketlerinin başarılı sonuçlarına imza atan SONAR, 26 ilde 3 bin kişi ile görüştü, ortaya çıkan sonuç 2015 Haziranında dengelerin değişeceğine işaret ediyor.
Henüz Ocak ayındayız, yaklaşık 5 ay gibi bir zaman var.
İktidar kadar muhalefet için de önemli bir zaman
Bu sürenin nasıl ve ne kadar kaliteli kullanılacağı önemli
Bunun yanı sıra milletvekili adayı olacak şahsiyetlerin seçimi, yapılacak çalışmaların tamamından daha önemli.
Neden önemli;
Herkesin kaderinin çizileceği bir seçim olacağı için
Özellikle CHP ve HDP’nin, halkın güven kapsamında olan, arkasında şaibe olmayan, toplumun ‘tamam işte doğru adam’ diyebileceği isimlerin yer aldığı listelerle seçime adım atması gerekiyor. Demokrat yapılı partilerin tabanı, sağ partilerin tabanı gibi görülmeye başlandığı içindir ki, aday belirlemelerinde aşağının sesine kulak verilmiyor, bu durumda partilerin oy oranının yükselmesine engel oluyor.
SONAR’ın anketi muhalefet partileri için umut verici.
Bugün için bu umut verici sonuçlar ortaya çıktığına göre; bundan sonra yapılması gerekenler parti genel başkanları ve teşkilatların sorunudur, sorumluluğudur.
Bizi yakından ilgilendiren CHP ve HDP’nin durumudur.
Ankette;
CHP: yüzde 27,8
HDP: yüzde 8,2 görünüyor.
HDP barajın altında. Bu koşullarda barajın altında olduğu yönünde benimde düşüncelerim vardı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde barajı geçmiş sayılan HDP’nin o performansla normalde 10’un üzerinde görünmesi gerekiyordu. Ancak, 6-8 Ekim olaylarının Selahattin Demirtaş’a mal edilmesi bu oranın 8’lerde kalması yönünde önemli bir etken oldu.
Bundan sonra ne olur?
8.2 rakamı 10’un üzerine çıkabilir mi?
Mümkündür, çünkü bu rakam işaret veriyor.
Cizre, Yüksekova, 6-8 Ekim olayları gibi olayların olmaması ve önünün kesilmesi gerekir.
Gerisi; Selahattin Demirtaş’ın performansı toparlamasına, iyi adayların seçimine kalıyor. Siyaset arenasına Türkiye’nin partisi olarak adım atan, amacının ezilen, ötekileştirilen kesimlerin, halkların birlikteliği ve kardeşliği olduğu yönünde algı yaratan bir partinin bundan sonraki performansı, pratiği bunlara hitap etmeli ki, cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında tanık olduğumuz o güvenin, seçimler sonrasında olduğu gibi düşüşe geçmemesi gerekiyor.
HDP, Türkiye partisi ise, tavrını tek başına Kürtlerle ilgili politikalara mahkûm etmemelidir.‘İki tarafı da ayrı ayrı idare ederim’ mantığı ile hareket edildiğinde, iki tarafı birden kaybetmek mümkündür. ‘Tamamını samimi bir şekilde idare ederim’ mantığı, bütün Türkiye’de kazanmak anlamına gelecektir.