Demirtaş ve Börü davası!

NACİ SAPAN

Selahattin Demirtaş, suçlandığı, hatta cezaevinde uzun süredir kalmasına neden olan Yasin Börü davasından beraat etti. Asıl mesele bu davaydı, oradan başlamıştı. Kobani davasına temel teşkil eden Yasin Börü’nün ölümünden sorumlu tutulmuştu Demirtaş. Sorumlu tutulduğu davadan beraat etmesi, hiç hesapta olmayan, sonradan dosyaya eklenen ‘yaratılmış suçlardan’ 42 yıl ceza alması, hukuk literatürünün dışında olmasının yanı sıra vicdan hukukunu da zedeledi.

Kin, nefret, intikam, kan davası; her ne derseniz deyin, Selahattin Demirtaş’ın yattığı ceza zaten tamamını karşılıyor. Diyarbakır’da, bölgede, Türkiye genelinde hassasiyetle takip edilen karar duruşmasından tahliye kararı bekleniyordu.

Beklentinin sebebi de yumuşama ve normalleşme sürecine bir adım olur diye düşünüldüğü içindi. Bu karar, bu sonuç, verilen ceza bu aşamada kesin sonuç olmamakla birlikte toplum vicdanını zedeledi. Elbette ki istinaf, itiraz süreci gibi izlenecek hukuk yolları henüz tükenmedi, ancak Kürtler nezdinde yaralanan yürek sayısı bir hayli fazla oldu.

Türkiye siyasetine damga vuran bir siyasi şahsiyetin bu denli yıpratılmasının kabul edilemez olduğu gerçeğinin yanına Yasin Börü davasını da oturttuğumuzda, asıl meselenin üzüm yemek olmadığını, bağcının dövülmesi aşamasına çoktan geçildiğini görmek ve anlamak mümkün. ‘Sokağa davet’ iddiası ve bu nedenle, 37 kişi ile birlikte Yasin Börü’nün öldürülmesine sebep olunduğu savından yola çıkıldığı için, bu davadan ceza verilmesi gerekiyordu, ancak öyle olmadı. Ölen 37 kişiden 30’u HDP’li olduğu halde, meseleye o açıdan bakılmadı.

6-8 Ekim olaylarında başta Yasin Börü olmak üzere diğer ölen yurttaşlarla ilgili bir ceza söz konusu değil ise, beraat kararı da verilmiş ise, zaten Kobani davasının düşmüş olduğunu kabul etmek gerekir. Böyle olduğunda ortada verilecek bir ceza da kalmıyor. Ağırlaştırılmış müebbet ceza isteminden beraata uzanan davanın geldiği aşama, hukuk devleti sınırlarını zorladı. Davada yargılanan siyasetçilere verilen toplam 400 yıl ceza nasıl bir zorlamanın olduğuna işaret ediyor.

Her şeye rağmen, istinaf ve itiraz süreçlerinin sonuçlarını beklemek, oralardan doğru sonuçlar almak, Türkiye’nin toplumsal barışı için son derece önemlidir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.