Demirtaş: IŞİD’e karşı ortak direniş ruhu çok önemlidir

Cumhurbaşkanı adayı ve HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Diyarbakır’daki Kürt parti, STK temsilcileri ve kanaat önderleriyle bir araya geldi.

İlyas AKENGİN

Cumhurbaşkanı adayı ve HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Diyarbakır’daki Kürt parti, STK temsilcileri ve kanaat önderleriyle bir araya geldi. Konuşmasında birlik ve beraberlik vurgusu yaparak, halkların birbirini anlaması gerektiğine dikkat çeken Demirtaş, Şengal’deki IŞİD saldırılarına değinerek, “Şengal’deki saldırıya karşı ortak direniş ruhu çok önemlidir. Bir avuç kalmış yezidi Kürtlerine karşı bütün Kürt hareketlerinin ortak Şengali koruması insanlığın savunulmasıdır. İnsanlık değerlerlinin savunulmasıdır” dedi.

Seçim çalışmaları kapsamında Diyarbakır’a gelen Cumhurbaşkanı adayı ve HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, kentteki Kürt parti, STK temsilcileri ve kanaat önderleriyle kahvaltıda bir araya geldi.  Toplantıya Mardin Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Ahmet Türk, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eşbaşkanı Kamuran Yüksek, Kars Milletvekili Mülkiye Birtane, Devrimci Demokrat Kürt Derneği (DDKD) Genel Başkanı İmam Taşcıer, Azadi İnsiyatifinden Sıtkı Zilan, Nubihar Derneğinden Rauf Çiçek’in yanı sıra çok sayıda kurum temsilcisi katıldı.

Toplanın basına açık kısmında konuşan Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş, Cumhuriyetin kuruluşundan buyana görev alan Cumhurbaşkanlarının halkı temsil etmeden öte, devletçi, egemenlikçi bir anlayışla sadece resmi ideolojinin uygulayıcıları olarak görev yaptıklarını söyledi.

Kürt halkının geçmişten buyana kendi ana vatanlarında dilleri ve kültürleri ile yönetime katılarak özgürce yaşama isteklerini dile getirdiklerini belirten Demirtaş, şöyle konuştu: “Fakat sadece Kürt halkı açısından değil toplumun diğer inanç ve etnik kesimleri açısından da her sefer bir duvarla karşılaştık. O duvarda  tek dil, ırka dayalı tek millet olarak ifade edildi. Tekçi sistem hegomonik sistem resmi ideolojik yapıydı. Bu günde halen yıl 2014 olmuş ileri bir demokrasi değişim adı altında bize tek dil, ırka dayalı tek milleti özellikle ırkçılık yaparak bize dayatılan bu tekliği kabul etmiyorsanız aday bile olmamanız çağrısı tehdidi yapılıyor. Yani açılım adı altında çözüm süreci adı altında defalarca denenen girişimlere rağmen halen Kürt halkının kendi içinden çıkmış bir kişinin bir siyasetçinin bütün ezilen halklar adanı Çankaya aday olma şartı ve kriteri olarak kendini inkar etmesi tek dili ve tek ırkı kabul etmesi bir dayatma olarak karşımıza konuluyor. Bizler şunu çok iyi biliyoruz resmi ideoloji olarak önümüze zorla konulan tarih anlayışı çarpıtılmış yalan geçmiş anlayış bir yalana ve sürraalist bir anlayışa dayalı  toplumsal ilişki anlayışı bizimle Türkiye’nin hiçbir toplumsal ezilen kesimiyle ilişki kurmamış alakalı olmayan bir devlet yapısı, devlet yönetim anlayışı değişmediği müddetçe hiç bir kesimin kendi sorunu bu ülkede çözemeyecektir.”

HİTLER BİLE TEK DİL VE TEK MİLLET YARATMADI

Tekçilik, ırkçılık ve mezhepçilik üzerinden topluma dayatılan ve zorla giydirilmek istenen gömleğin devletin arzuladığı gibi tek milleti ve dilinin sağlayamadığını belirten Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunun zaten gerçekleşme şansı toplumun insanın doğasına aykırıdır. Bunu çok daha vahşice deneyen devletler liderler oldu. 1940’ın Almanya’sında Hitler çok daha ileri giderek Avrupa’da Alman ırkının egemenliğini ilan etti. Milyonlarca insanı katlettiler ikinci dünya savaşını çıkardılar. Bütün dünyayı kan gölüne çevirdiler ama tek dil, tek millet yaratmayı başaramadılar. Allaha mahsus olan tekliği yer yüzünde hiç kimse kimseye zorla dayatıp kabul ettiremedi bu güne kadar. Türkiye Cumhuriyeti devletinde de bunun gerçekleşme şansı yoktur.  Fakat başarılmak istenen bu tekçi anlayış toplumda da inanılmaz kutuplaşmalara yol açtı.  Devlet tekliği dayattıkça ‘devlet tek olacaksınız’ baskısıyla elindeki bütün zulüm aygıtlarını baskı mekanizmalarını halkın önüne koydukça inanç kesimleri etnik kesimlerde bu tekli anlayışa karşı kendini koruya bilmek için herkes kendi kampında dayanışma gerçekleştirmek zorunda kaldı . Kürt, Süryani Alevi, Müslüman, Ezidi, Laz kendi içinde Türk milliyetçisi ise kendi içinde bir biriyle arasında diyalog kuramayacak kadar gerilimle neredeyse düşmanlaştırmaya  varacak bir anlayışla yaşamak zorunda kaldılar. Eğer bu topraklarda eşit özgür adil özgür bir yaşam ve yönetim inşa etmek istiyorsak öncelikli sorunumuz bu halklar arasındaki tansiyonu gerilimi düşürerek ve herkesi bir birine yaklaştırarak asıl sorunumuzu çözme konusunda bir birimize dayanışma içerisinde olmalıyız.”

KİMSEYİ ZORLA DEĞİŞTİREMEZSİNİZ

Tekçi anlayışa karşı halkların ortak adayı olarak bütün ezilen kesimlerin ortak adayı olarak bu tekçi anlayışa karşı yeni yaşamı bütün Türkiye toplumuna bir kardeşlik teklif olarak sunduklarını ifade eden Demirtaş, “Bugüne kadar kendine insanım diyen bütün insanların hakkını hukukunda bu son derece makul bir teklif olarak karşılandı. Olması gereken buydu. Çünkü bizler devleti kendi kimliğimizle ele geçirip geri kalan bütün kimlikleri aynen bu gün bize yapıldığı gibi dışlayarak ötekileştirerek farklılaştırarak kabul ettirerek kendimizi zorla dayatarak bir devlet yönetme anlayışını benimseseydik mevcut düzenden farkımız kalmayacaktı. Bir Kürt özgürlük hareketi içinden çıkmış bir siyasetçi olarak sadece kendi kimliğimi halkımın çıkarlarını düşünen gözeten bir anlayışla T. C halklarının cumhurbaşkanı adayı olmak mevcut sistemin darlığı içerisinde bize dayatılan teklik içerisinde mevcut politikalara hizmet eden bir duruş olacaktır. Bizler sadece Kürt halkının değil ezilen bütün halkların inançların mezheplerin hatta katledilen doğamızın da haklarını özgürlüğünü savunmak adına daha çokta bu devlet düzeninin işçiyi çiftçiye alın teri namusuyla kazananları gözetmeyen anlayışına karşı emekten yana bir çizgiyle cumhurbaşkanlığı yarışında farkımızı ortaya koymaya çalıştık” diye konuştu.

Demirtaş konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kazanırız kazanmayız halkın teveccühü belirleyecek. Bir noktada artık kazandığımızı düşünüyorum. Yıllarca Türkiye toplumunun bütün ezilen kesimlerine anlatmaya çalıştığımız derdimizi ve derdimizle birlikte çözüm önerimizi şimdiden daha fazla görünür kıldık. Bu seçimde elbetti ki insanlarımız Türkiye’nin dört tarafından her yerde kulağını sesimize kabartan insan sayısı, yüreğini yüreğimize açan insan sayısı daha fazla arttı. Bu Türkiye’nin bütün ezilenlerin ortak kazancıdır. Kirli ittifaklarla, yalanla dolanla, anti demokratik yollarla, hırsızlıkla, haram parayla kazanılmış Çankaya koltuğundan bin defa değerli bir kazançtır. Halkların gerçek barış ve kardeşlik adil eşit bir arada yaşama isteğini kazanmak bin defa o koltuktan değerlidir.”

MEZHEPÇİLİK ANLAYIŞI İLE HALK BİRBİRİNE DÜŞÜRÜLÜYOR

Bütün Ortadoğu’da yatan felaketlerin altında yer alan nedenin halklara zorla dayatılan gerilim ve ırkçılık olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı adayı Demirtaş, şöyle konuştu: “Buna elbette ki tek başına bölge halklarının yol açtığını söylemek yanlış olur. Mezhepçilikle ırkçılıkla halkları bir birine düşürüp Ortadoğu’yu bir inançlar kültürler bahçesi olmaktan çıkarıp tarumar etmek gerekiyordu. Bizler de yarayı açık tutarak bu saldırılara zemin olduk. Suriye'de ırakta Kürdİstan'da yaşanan trajedinin altında yatan nedenler bunlardır. Her bir kentin onlarca medeniyetin bin yıllardır biriktirdiği zenginliklerle dolu topraklar halkların bahçesiydi oralar. Bugün o topraklarda sadece harabe görüntüleri var. Yer üstü yer altında bir zenginlikten söz edilemez. Oralar artık bir insan mezarlığına dönüştü. Savaş bir gün bitecek, bu savaş bittiğinde Suriye çöllerinin üzerinde artık kapitalizmin bilinen mabetleri gökdelenleri yükselecek, eski Şam, Halep, Hama olmayacak. Binlerce yıllık medeniyetler iz bıraktığı kentlerde artık geçmişinden tarihinden kopmuş köksüz soysuz bir toplum inşa edecekler. Bunu yapmaya çalışıyorlar. Bütün Dünyayı birbirine benzetip kendi egemenlik sistemiyle kapitalizmin modernitesini her yerde hakim kılmaya çalışıyorlar. Bizler Ortadoğu toplumları olarak bu felaketleri durdurmak istiyorsak kendi yaşadığımız yerden başlayarak yeni bir yaşamı inşa etmeliyiz. Başkasının gelerek bizi dizayn etmesi değil, biz kendimiz yapmalıyız.”

ŞENGAL'DEKİ ORTAK DİRENİŞ RUHU ÖNEMLİ

Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) çetelerinin Şengal’deki saldırılarına da değinen Demirtaş, “Şengal’deki saldırıya karşı ortak direniş ruhu çok önemlidir. Bir avuç kalmış yezidi Kürtlerine karşı bütün Kürt hareketlerinin ortak Şengali koruması insanlığın savunulmasıdır. İnsanlık değerlerlinin savunulmasıdır. Türkiye’de ezilen bütün kesimler bu felaketlerden uzak durmak istiyorsa barış kardeşlik yaşama arzusunu dile getiriyorsak yolu budur. Bu tekçi anlayış kırılmadığı sürece buna uygun devlet anlayışı hayata geçmediği sürece yer yer iç savaşa geçecek ve bu savaşların yaşandığı coğrafyalar mezarlığa dönüşecek.  Buna izin vermemeliyiz. O nedenle cumhurbaşkanı adayıyız” değerlendirmesinde bulundu.

IRKÇILIK BİR BİREYİN KANINA GİRERSE, O KİŞİ İFLAH OLMAZ

Halkın iki seçenek arasında kaldığını, farklı bir seçenek olarak çıktıklarını dile getiren Demirtaş, “İçinden çıktığımız mücadelenin bize saldığı birikim deneyimizi ve gücümüzü Türkiye’nin demokratikleşmesine evrilmesi için kullanmak istedik. Belki bu yarışta adaletsiz haksız eşitsizlik bir kampanya yürütüyoruz. Arakamız da devletin medyanın gücü yok, sınırsız para imkanı yok, ama çok temiz bir halk iradesi var. Halk gücü var. Biz kampanya sürecinde gittiğimiz her yerde bunu gördük. Biz bu duyguyu seçimi kazansak ta kaybetsek de büyütmeye devam edeceğiz. Çünkü ırkçılık mezhepçilik zehiri bir toplumun bireyin kanına karıştıktan sonra o toplumun bireyin iflah olması imkansızdır. Bizler bu coğrafyada farklı din ve inançların bir arada yaşabildiğine tarih içerisinde tanıklık ettik. Bir birine egemenlik üstünlüğünü kurmadan ortak yönetimler kurabileceğine tanıklık ettik.  Eğer geleceğimizi inşa edeceksek tarihsel mirasımızdan ders örnekler çıkararak yanlışları eleştirip doğruları sahiplenerek yeni yaşamı kurabiliriz” dedi.

TEKLİĞE KARŞI TEK YÜREK OLALIM

Cumhurbaşkanlığı koltuğunu kim oturursa otursun Türkiye’deki eski siyaset yapma biçiminin mahkum edildiğini aktaran Demirtaş, şöyle noktaladı: “Artık kimse Türkiye topluma tek olacaksınız, tek dil olacaksınız ırka dayalı tek millet olacaksınız, diye bir dayatmada bulunmamalıdır. Çok tehlikelidir. Biz olacaksak tek yürek olalım. İnsanlığımızda buluşalım teklik olacaksa tek yürek olalım. Bunun dışında kimse kimseye zorla kendi kimliğini inancını dayatmamalıdır. Ama devlette demokratik bir devlet olacaksa hiç kimseye ayrım yapmaksınız herkesin hizmetkarı olan bir devlet olmalıdır. Devletin başına bu güne kadar bu anlayışa sahip hiç kimse olmadı. Çankaya’da gerçek bir halk başkanı olsun istiyoruz. İsmi cumhurun başkanıysa devletten çok halkın çıkarını esas almalıdır. Parlamentoda hükümete yargıda halkın aleyhine gelişe bilecek her türlü girişimi cumhurbaşkanı halkın başkanından döne bilmelidir. İnsan hakları titizliğiyle burada bir adaletle terazi titizliği ile ayrım gözetmeksizin halktan yana bir anlayış gelişmelidir.  Bu seçim gelişim dönüşümün başlangıcıydı. Ben kişi olarak aday değilim, bütün ilkeler adına oy istedik. Çalışmamı hep bunun üstüne inşa ettim. İçinden çıktığım toplumu inkar etmeden bu kimliğimle değişimi yapmaya adayıyız dedik.”

Demirtaş’ın konuşmasının ardından toplantı basına kapalı olarak devam etti.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Politika Haberleri