Salih Yeşil
TİGRİS HABER - Diyarbakır’da 1683 kurulan Sülüklü Han’la yaşıt olan Diyarbakır Demirciler Çarşısı, demircilerin iş bırakıp işyerlerini kiraya vermesiyle yavaş yavaş yok olmaya doğru gidiyor. Diyarbakır’da yaşayan ve çoğunlukla meslek “erbabı” olarak anılan Ermenilerin sayıları neredeyse yok denecek kadar azalırken, demirciliği Ermeni ustalardan öğrenen son temsilcileri, ustalarından öğrendikleri demircilik zanaatının icra etmeye çalışıyor. Ancak, mesleklerinin geleceğinden umutlu değil, gittikçe cazibesini yitiren mesleklerinin gün geçtikçe yok olacağını düşünüyor. Demirciliği bırakıp, iş yerini devreden ya da kiraya veren demirci sayısının artması, demircilerin kaygılarındaki haklılığı gösteriyor.
Tarık Sevim, mesleği abisinden öğrenmiş, abisi de Ermeni bir ustadan. Ağabeyinden kaptığı demirci ustalığını 45 yıl yaptıktan sonra bırakıp iş yerini devretmesi demircilerin kaygılarını arttırıyor. Sevim’in 6 yıl önce mesleği bırakıp devrettiği iş yerinin lokantaya dönüştürülmesinden sonra Demirciler Çarşısı’ndaki 4 iş yeri daha ya kiraya verildi ya da devredilerek başka iş kolunda faaliyet yürütmeye başladı. Hediyelik eşya, lokanta, giyim, çay ocağı gibi işletmelerin yerini aldığı tarihi Demirciler Çarşısı’nda, demirciliği devam ettiren 6 iş yeri kaldı.
Gelişmeler olumsuz etkiledi
Daha çok kırsal kesimde tarım ve hayvancılıkta kullanılan kazma, çapa, dahre, balta gibi aletler yapılan Demirciler Çarşısı’nda köyden kentte yoğun göç, teknolojideki yaşanan gelişmeler, demirciliği olumuz etkilerken, Sur’da turizme yönelik teşvikler de olumsuz süreci hızlandırıyor. Demircilik eskisi kadar gelir getirmiyor, bundan dolayı çırak yetiştirmek de pek mümkün olmuyor, meslekte cazibesini yitiriyor.
‘Zor durumdayız’
Demirciler Çarşısı esnafı, bir yandan mesleklerinin yok olup gitmesi durumu karşısında hayıflanırken bir yan da kaçınılmaz gibi olanı kabullenmiş görünüyor. 52 yıldır mesleği yürüten, Üzeyir Ünal, geriye dönüp konuşmanın kendisini “efkârlandırdığını” söylüyor. Ünal, Ermeni çırağı olarak mesleğe başladığını ve 52 yıldır mesleği yaptığını ama artık ne çırak yetiştirebildiklerini ne de yeteri kadar kazanabildiklerini söylüyor. Çarşının eskiden canlı olduğunu dile getiren Ünal, geleceği olmayan bu ağır mesleği kendi çocuklarına öğretmediği için mutlu olduğunu söylüyor. Meslek erbabı insanın değerinin bilinmediğinden yakınan Ünal, “Zor durumdayız. Bankaya kredi çekmek için başvuruyoruz. Bize kefil olarak bir memur getirmemizi istiyorlar. Bu meslek nasıl devam etsin” dedi.
Durumlarının düzeleceğine dair umudunun kalmadığını vurgulayan Ünal, “Nefes alamıyoruz. Kimse sesimizi duymuyor” ifadesini kullandı.