Yerelde demokrasi, adayların seçimiyle başlar. DEM Parti bunu yapıyor, bunun için halka gidiyor, Van’da başladı, Diyarbakır, Mardin’de devam ediyor. Üstelik bunu canlı yayında hayata geçiriyor. Herkes, hepimiz bulunduğumuz her yerden süreci canlı izliyoruz. Bir anlamıyla, “Kendimizi de kentimizi de biz yöneteceğiz” sözü ete kemiğe bürünüyor. Eksikliklere, hatalara rağmen iyi gidiyor, daha iyi gidecek gibi görünüyor. Dünyada benzeri var mı bilemiyorum, ama bizde ilktir, DEM Parti siyasi geleneği buna öncülük ediyor. Yıllar önce aynı siyasi geleneğin zemininde benzeri bir girişim yaşansa da sonraki süreçlerde tekrarlanmadı, demokrasi mücadelesine yabancı “Ya ben, ya hiç…” düşüncesindeki kimi anlayışların kumpasına takıldı, hayat bulamadı, kendi mecrasında unutuldu…
*
Herkes gibi ben de canlı yayında, DEM Parti’nin Van Büyükşehir Belediyesi başkan aday adaylarını izliyorum. Gazeteci arkadaşım sevgili Serdar Altan’ın hoş sunumuna bayıldım. En çok da aday adayların Kürtçe konuşmaları, daha doğrusu Kürtçe’yle başlayıp Türkçe devam etmeleri, kendilerini Kürtçe tanıtmaları, hikayelerini Kürtçe anlatmaları, projelerini Kürtçe sunmaları hoşuma gitti, beni heyecanlandırdı, onları pür dikkat izlemeye devam ediyorum. Yıllardır tanıdığım, hayatı siyasetin içinde geçmiş, bir ömür demokrasi mücadelesinde yer almış yaşları kemale ermiş iddialı görünen aday adaylar da var, ilk defa gördüğüm genç adaylar da. Ak saçlı, kel olanlar da var, saçlarını bir güzel boyamış beyefendiler de. Yine çoğunluk erkeklerdeydi, her zamanki gibi sıra sıra dizilmişlerdeki onları izleyen, onları en az benim kadar pür dikkat dinleyen delegelerin karşısında. Kadın mücadelesinin geldiği aşamaya rağmen, kadın aday adaylarının azınlıkta olması hoş bir görüntü değildi, daha doğrusu aday adayların iki kadınla sınırlı kalması beklemediğim bir durum olduğunu söylemekle yetineyim…
*
İki yıl kadar gazeteci olarak Van’da çalışmışlığım, bir anlamıyla biraz da Vanlı olmuşluğum var. Diyeceğim o ki Van’a, Van’ın sorunlarına pek yabancı sayılmam, kendimce Van’ı bilirim. DEM Parti’nin Van Büyükşehir Belediyesi başkan aday adaylarını dinlerken Van’ın en büyük sorununun iktidarın yerel demokrasiyi rafa kaldıran kayyum politikası ve onun yarattığı büyük tahribatlar olduğunu anlıyorum. Konuşmalardan Diyarbakır’da, Mardin’de, Hakkari’de, Siirt’te, Batman’da velhasıl kayyum marifetiyle gasp edilen tüm belediyelerde olduğu gibi Van Büyükşehir Belediyesi’nde de belediye mallarının yandaşlara peşkeş çekildiğini, plan ve bütçenin uygulanmasında, imarda, yatırımlarda, hizmetlerde, personel politikasında, kadrolaşmada, dahası belediyeyle ilgili hemen her konuda, her faaliyette büyük bir keyfiyetin yaşandığını, akla hayale gelmeyen haksızlıkların yapıldığını anlıyorum. Belli ki her aday, DEM Parti’nin Van Büyükşehir Belediye başkanı adayını seçecek delegeleri ikna edebilmek için dersini sıkı çalışmış…
*
Serhat’ın kalbi Van’da, uygarlığın abidesi Urartuların başkenti Tuşpa’dan başlayıp Mardin ve metropol kent Diyarbakır’da devam eden büyük şehirlerin belediye başkanı aday adayları tanıtımından sonra cumartesi ve pazar günü gerçekleşecek aday seçimi ile taçlanacak DEM Parti’nin demokratik hamlesini, umduğumuz yerel demokrasinin hayat bulmasına neden olacak demokratik adımını, halkın açığa çıkacak demokratik iradesini selamlamanın, başarısına saygı duymanın dışında bize bir şey düşmüyor. Halkın doğrudan seçtiği, irade olarak beyan ettiği delegelerin, başkan adaylarını belirlemesiyle başlatılan demokrasi şöleni, Van’a, Mardin’e, Diyarbakır’a, Kürtlere, ülkeye hayırlı olsun diyelim…