CHP ile MHP’nin organize derin aklı bir süre önce BBP Genel Başkanı Mustafa Destici’yi devreye sokarak Asena Meral’ı Cumhur İttifakı’na dahil etti. Ardından da derin devletin Ümit Özdağ üzerinden kanca attığı CHP’nin başındaki Alevi Kürt Kemal Kılıçdaroğlu’nu tasfiye etti. Böylece son anda ne yapacağını kestiremedikleri, dahası güven duymadıkları iktidarının son virajındaki düşman kardeş AKP’nin kaygıları giderilerek Kürtlere dönme, açılma olasılığı bertaraf edilmiş olacaktı. Paçasına sarıldıkları reisi dizginlemenin başka da bir yolu bulunamıyor olsa gerek. Pek iyi kurgulanmış bu operasyonla sarılmak istenen DEM Parti ise İstanbul’da aday gösterme kararını alarak iki koldan gelişen bu kirli oyunu bozdu, örgütlü faşist kuşatmayı parçaladı…
*
DEM Parti’nin hamlesi yerinde olsa da olası tehlikeler devam edecektir, olur olmaz yeni oyunlar devreye sokulacaktır. Ancak beyhude bir çabanın ötesine geçilemeyecektir. Biliyoruz ki Kürtler bu konuda epey deneyim sahibi oldu, algı operasyonlarına pabuç bırakmayacaktır, manipülatif girişimleri boşa çıkartacaktır. Yakalanan siyasi kapasite, ulaşılan politik düzey, bildik odaklar tarafından düzenlenen provokasyonlara izin vermeyecektir, muhtemel şizofrenik hamleleri bertaraf edecektir. Gücünü halkın özgür iradesinden alan DEM Parti iyi gidiyor. Gelinen aşamada öyle görünüyor…
*
Elbette çok hassas bir süreçten geçiliyor, bin bir çeşit tuzağın atıldığı, karanlık güç unsurlarının tahkim edildiği tehlikeli bir yola girildiği herkesçe biliniyor. Kırk boğumlu bir sarmalı aşmanın ne demek olduğu yeterince bilince çıkartılmıştır, yersiz politik hamlelerin, oldubittiye getirilen çıkışların nelere mal olduğu fazlasıyla anlaşılmıştır. Ayrıca Kürt seçmen açısından hayati gündem yerel seçimlerle sınırlı olmadığı açık. Özellikle de Ortadoğu’daki kaos ortamı, olası bölgesel savaş tehdidi, sonuçları öngörülemeyen açık, gizli askeri, siyasi, diplomatik görüşmeler en az yerel seçimler kadar ana gündemi oluşturuyor. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Dış dinamiklerin hiç olmadığı kadar iç dinamikler üzerinde etkili olduğu bir ortamda seçimlere gidiliyor olması kaygıları daha da artırıyor, saflaşmayı daha da belirginleştiriyor. Öyle ki şeytana pabucunu ters giydiren istihbarat şeflerinin, can pazarlarında dirsek çürüten generallerin, savaş bakanlarının öne çıktığı, bölgeyi bir bütün olarak bilinmezliğe sürükleyen hamlelerin geliştirildiği günler yaşanıyor...
*
İstanbul belediye başkanı kimin umurunda, esas olan faşizmi daha da azdırma, savaşı daha da derinleştirme, daha doğrusu Kürde diz çöktürme hevesidir, teslim alma konseptidir. CHP ile MHP’nin organize ortak derin aklından beslenen bu kutsal ittifakın biricik hedefinin Kürtleri daha da yalnızlaştırmak, var olan tecridi daha da yaygınlaştırmak, bir anlamıyla yaşamı Kürde zindan etmek olduğunu akıl edememek saflık olur. Her türlü şiddete, hukuksuzluğa, yoksulluğa, yozlaşmaya rağmen çöktürme planına devam mı, tamam mı, dert bu. Yirmi iki yıldan bu yana devleti idare eden, kendi yönetimini hakim kılmak için her yolu deneyen, bunu başarabilmek için her türlü hukuksuzluğu mübah gören, akla hayale sığmayan yöntemi devreye sokan, varoluş sebebini hiç olmadığı kadar riske eden, velhasıl kantarın topuzunu iyice kaçıran AKP gerçeğine rağmen, CHP ile MHP’nin organize ortak derin aklının kaygıları giderilmemiştir, kendisinden duyulan kuşkular yok edilmemiştir. Bu anlamıyla adam akıllı hizaya çekilen Asena Meral’ın örtük desteğine rağmen başı belada olan AKP, Kürtlere yönelmenin dışında başkaca bu ceberut devlet anlayışından, dahası resmi ideolojinin ölümcül öfkesinden kurtuluş şansı olmadığının bilincinde, buna göre hareket etme ihtiyacını duyuyor, boğulmaya yüz tuttuğu girdabını aşmaya çalışıyor. Ya kendisi de yeni bir çöktürme plana muhatap olacaktır yada Kürtlerle birlikte demokratik sürecin öznesi olacaktır. Gücünü Kızıl Elma dininden alan faşizmden kurtulmanın başka da bir yolu görünmüyor. AKP, oyunu bozan DEM Parti’nin gücünün sınırlı olduğunun farkında, dahası bu hamlesinin onu kurtarmaya, ona nefes aldırmaya yetmeyeceğini biliyor. Bakalım ne yapacak…