Halkoylaması sonuçlarını değerlendirirken AK Parti'nin bundan sonra nasıl bir yol izlemesi gerektiğini tartışıyorduk. Beklentinin altında bir sonuç çıkınca haliyle AK Parti kendi içinde bunun nedenlerini sorgulayacağı gibi biz de naçizane katkıda bulunmak amacıyla gördüğümüz eksiklikleri gündeme getirmeye devam edelim. Önceki yazımızda küçük çapta FETO meselesine değinerek gereksiz bir şekilde mağduriyetler oluşturulduğunu söyledik. Ateş olsa kendini yakacak kesimlerin üzerine bu kadar fazla gidilmemeliydi. Unutulmasın ki AK Parti daha çok dindar kesime hitap ediyor ve bu kesim vicdanen diğerlerine göre daha hassas bir yapıya sahiptir. Özellikle medyada Pelikancı diye bilinen çetenin başını çektiği asalım-keselimci kesimin tutumları da bu mağduriyetlerin görülmesini ve yeterince gündeme gelmesini engelledi, diyebiliriz. Pelikancı çetenin önde gelenlerinden biri, hızını alamayıp bu aralar Mavi Marmara Şehit ve Gazilerine de "manyak" diyerek bardağı iyice taşırdı. Daha fazla bu ekibin suyuna gidilmesi ya da en azından sessiz kalınması büyük problemlerin kapıda olduğunun işaretidir. Bu ekiple maddi ve manevi her hangi bir bağ varsa derhal sökülüp atılmalıdır! Bazı konularda doğru tespitler yapmak bu Pelikancı çeteye her istediğine bulaşmak,çamur atmak hakkı vermese gerek. Şimdilerde İslamcılara sardırarak, bunların bir an önce AK Parti içinden sökülüp atılmalarını salık vermek, tek kelimeyle haddini bilmezliktir. AK Parti kaçan oyların nasıl geri getirileceğini tartışırken, bu sözüm ona "Reisçi"taife, kalanları da kovalayıp AK Partinin altını oymaya devam ediyor. İşin kötü tarafı bu çete her gün yeni bir halt yerken ve dindar kesimlerde öfkeye sebep olurken AK Parti içinde, yetkili bir ağızdan cılız da olsa bir ses çıkmadı. İşin vehameti mi anlaşılmadı yoksa nasıl olsa dindar kesim bizden yüz çevirmez şeklinde mi düşünülüyor? Eğer bu çeteye haddi bildirilmezse dindar kesimlerin siyasete olan güveni sarsılacak ve radikal selefi akımlara malzeme verilmiş olacak. Bugün Mavi Marmara Şehit ve Gazileri, yarın diğer tarikat ve cemaatler. Gericileri (!) aradan çıkarıp, İsrail, İngiltere ve Amerika ile iyi ilişkiler geliştirmek. Çetenin kafasındaki kızıl elma bu!
Tabi biliyoruz ki, dindarlığıyla maruf Erdoğan, bu çeteye ve parti içindeki uzantılarına bir yerde dur diyecektir. Halkoylamasından sonraki mezarlık ziyaretleri dahi Türkiye'nin bundan sonra izleyeceği yol haritası hakkında yeterli ipucu veriyor. İktidar parti içindeki AKP'li, Pelikancı ayrık otlarını, tufeylileri kısa zamanda ayıklayacak ve tabanda karşılığı olan dürüst, idealist şahsiyetleri bünyeye katıp yeni bir başlangıç yapmaya çalışacaktır. Eğitim sisteminde köklü değişiklikler yapıp içi boş ideolojik kuruntulara bir son verilip, bu ülkede yaşayan her bireyin aidiyet duygusunu değiştirecek bir sistemin temelleri atılmalıdır. Yaşam tarzından dolayı AK Parti'ye mesafeli olan kesimlerin endişelerini giderecek çalışmalara hız verilip, bu arada ilkelerden de taviz verilmeyecek. Özellikle Suriye'de ABD ve Rusya gibi güçlü devletlerle karşı karşıya gelme riski, pek dillendirilmese de toplumun bazı kesimlerinde korkuya sebep oldu. Sanki korkunun ecele faydası varmış gibi ya da biz Suriye'ye girmezsek Suriye bizim sınırlarımızı ihlal etmeyecekmiş gibi yanlış bir düşünce yerleşti. Halbuki bu iki süper gücün Türkiye'ye karşı özellikle PYD'yi koruyup kollama konusunda birleşmesine bakıp Türkiye'den çekindiklerini anlamak gerekirdi. Bu noktada Türkiye'nin gücünü göstererek bir güven aşılaması yapılmalıdır. Bunun da en iyi yolu Suriye muhalefetine daha fazla destek verip işgalci güçleri masaya oturmaya mecbur etmektir. Zaten Suriye'deki ateşi söndürebilirsek içerdeki huzuru ve güveni refahı ve kalkınmayı ancak o zaman sağlayabiliriz. Bunu gerçekleştirebilirse AK Parti, Türkiye siyasetine daha uzun yıllar yön verebilecektir.
NOT: Fransa'daki seçim fırıldaklarına kör ve sağır kesilen AKPM,Türkiye'yi siyasi denetime almış. Aferin!
CHP'li bir KUŞ alınan karara destek vermiş. O'na da aferin!