İnsanın sonsuzluktaki geçiciliği, birçok düşünce adamını çileden çıkartmıştır! Haksız da sayılmazlar! O kadar gürültülü bir yaşam içinde, kısacık bir zaman dilimi sonrası un ufak olup gidiyorsun! Bir avuç toz ve püf! Biz insanlık olarak da kabullenmişiz! Ve kabullenmeyi de ulvi ambalajlarla sarmalamışız! Üstelik ölüme başkaldıranları, kendini bilmez addeden milyonlarca ölümlü var. Ellerinden gelse, “Ölüm adın kalleş olsun!” diyenleri, linç edecekler! İlahlara ‘kurban’ aşkı, nasıl da ölümsüzmüş! Yazıyı belki yanlışlıkla okuyan ölüm sevdalısı bazı tipler; sanki bu yazıyı yazan benim, ölmeyeceğimi sandığımı söyleyecekler! Ben öleceğimi bildiğim için protestomu şiirlere, yazılara döküyorum. Bunu yapmam; ölümü bilmediğimden değil, realist olmadığımdan hiç değil! Benim kızgınlığım, ölümün organizatörleri kanlı devletleredir! Ve gökteki yıldızlar kadar çok insanoğlunun, çok daha anlamlı bir hayattan yoksun oluşunadır? İnsanoğlu, adamca yaşayacağı güzellikleri, neden gerçekleştiremiyor? Bizim gücümüz, niçin kötülükleri ortadan kaldırmaya yetmiyor? Ve neden, kötülükler içinde debelenip ölüyor insanlar! Ben bu duruma kızıyorum! Dünyayı ağ gibi saran bir avuç haramzade yüzünden yoksul, yoksun ve insan onuruna yaraşmayan koşullarda yaşatılmamızadır tepkim! Benim tepkim; direkt ölüm gerçekliğine değil, öldürücü koşullaradır! Ormanlar yakılıyor, kadınlar öldürülüyor, çocuklara tecavüz ediliyor, işçi ölümleri… Epikür müydü: “Ben varsam ölüm yok, ölüm varsa ben yokum.” diyen? Hani bizim bir Kürt atasözümüz var: Mırın mırınê, ija xır xır çi…(ye)! Kürtçe doğal ve muhteşem bir dildir. Bilenler bilir. Ben bu atasözünün küfürle başkaldırısını, biraz yumuşatarak söyledim! Hey be! Ne güzel bir başkaldırıdır: Ölüm ölümdür, bu beyhude çırpınış niyedir? Yani ölüm vız gelir, tırıs gider! Böyle yaman sözleri söyleyebilen atalarımla yürektaş Cryano de Bergerac vardır! Hani ölmeden önce kılıcını çekip ölüme meydan okuyan! Shaekespeare’in ölümsüz kahramanı; tarihteki diğer bütün kahramanlar gibi, nasıl da koca yüreklidir ölümü karşılarken bile!
YÜREĞİM AĞLARKEN…
Rodrigo’nun gitar konçertosu mu?
Gheorghe Zamfir’in panflütü mü?
İçin için / Islak / Bir sarşılışta yüreğim
Ve ben hiç iyi değilim!
İyi değilim diyorum, durmayın karşımda!
Yüreğim ağlıyor, gözyaşları yok yanaklarımda!
Ah benim, dünyaya kendini paylaştıran yüreğim!
Sırtımı kollayan sırtlanlar arasında
Kıyıcı ölüme meydan okuyorsun
Yüreğim
“Durayım!’’ dersen, “Durma!’’ demem!
Zulme lanet olsun der, çeker giderim!
Ağır ve ağrılı bir hayat bu yüreğim!
Her şey üzerimize üzerimize geliyor!
Ben zaten yaşımı başımı aldım
Saçlarımı hele sonuna kadar!
Yüreğim ‘Yeter!’ dersen eğer, ‘Yetmez!’ demem!
Zulme lanet olsun der, çeker giderim!
Ah, ölürken bile gülümseten absürt hayallerim
Hayat bir yanıyla alçaktır, biliyorum
Bize cehennemi yaşatanlara diyeceğim:
Cennetten güller derlemeyeceğiz, bu kesin!
Bu ağlayan yüreğimin üzerine yemin!
Amed’in Kelebeği-J&J Yayınları-2018
İnsanoğlunun enerjisi; dünyayı kıskıvrak sarmalamış bu pis ölüm tekelleri yüzünden heba olmasaydı! Ah, olmasaydı! Dünya; insanların onuruyla barış içinde, aşkla yaşayacağı bir hayatın güzelliğini taşıyabilseydi! Ah, taşıyabilseydi! Silah tekelleri, ilaç tekelleri, petrol tekelleri, gıda tekelleri, uyuşturucu baronları, insan tacirleri ve mafyalar… Devletlerle iç içe Drakulalar! Ah ulan!
Bilim bir mucizedir! Ben ne dediğimi biliyorum. Evet, bilim bir mucizedir! Çıkar uğruna insanlık engellenmeseydi şimdi hayat, uzayın derinliklerine taşınmıştı. Bu, ileride olmayacak anlamını taşımıyor. Günümüz dünyasının şimdi ulaştığı bilimsel düzeyi, yüz yıl önce birileri söylemeye kalksaydı, iblis diye öldürülürdü! Zaten dünyamız, Engizisyon dehşetinden, topluma egemen olmak için dini kullanan aşağılık katillerden, sıyrılarak günümüze ulaşabildi. Bizse daha çözümlenmemiş ilkel sorunlarımızla aptallaşmışız! Sanayi ve teknoloji devlerinin gelecek perspektiflerinden haberimiz bile yok! Biz şimdi ölmeye ve öldürmeye koşullanmışız! Gelecek kimin umurunda diyeceğim de umurumda benim; ama hayat da, aşk da! Yalnız benim mi? Hayır, itaat kültüründen uzak, bütün insanlığın da umurunda. İnsanca yaşamak, biat kültüründen uzak ve insanlaşma evrimini tamamlamış herkesin de umurundadır. Bu ayın 28’inde başlayacak olan DİYARBAKIR-TUYAP KİTAP FUARI’nda imzalayacağım, yeni şiir kitabıma adını veren ve insanlığa çağrı esprisini taşıyan YÜREĞİNİZİN KAPILARINI KIRACAĞIM şiiriyle sözü noktalamış olayım.
YÜREĞİNİZİN KAPILARINI KIRACAĞIM!
Bak ben söylüyorum, isterseniz inanmayın!
Yeşilin bütün ifritlerini uyandırdım
Başladı ormanların uğultusu
Tozkoparan fırtınalar salacağım!
Kıracağım yüreğinizin kapılarını!
Eşitlik, özgürlük ve kardeşlik uğruna
İçinizi köpürteceğim!
Şarkılar duyulacak güzellikler adına
Gözyaşlarınızdan anlayacağım insanlaştığınızı
Bulutlar hafifliğinde duyumsamalara…
Rahatınızı seviyorsanız, bak yine söylüyorum:
Susturacağım kölelik homurtusunu
Yeşilin bütün ifritlerini uyandırdım
Başladı ormanların uğultusu
Tozkoparan fırtınalar salacağım!
Kıracağım yüreğinizin kapılarını
Eşitlik, özgürlük ve kardeşlik uğruna
Koçbaşı şarkılarla, şiirlerle
İçinizi havalandıracağım!
Sonsuzluğa çıkacak basamaklarınız olacak!
Ve artık bulutlar hafifliğinde şarkılarla
Şampanya sesi taşıyan âşklara…
Korkuyorsanız insanlaşmaya!
Asla bir daha çıkmayın karşıma!
Aydın Alp Eylül 2019