Her eğitim öğretim döneminde duyarlı her birey ve özellikle eğitimci, kronikleşen sorunlara dönük buruk bir umutla beklenti ve eksiklikleri ifade eder. Sistemsel eksikliklerin somutlaştığı temel meseleler, belli periyotlarda dile getirilir,İlgili taraflar çözüm bekleyen sorunları yoğun bir şekilde ifade eder ama çözüm noktasında ciddi adımlar atılmaz veya atılamaz. Bu noktada ülkeyi yönetenler elbette birinci dereceden sorumlular fakat diğer bileşenler veya başka bir ifadeyle eğitimi ciddiye alan kesimler bu konuda yeterince kararlı davrandıklarını sôylemek bizi yanıltacaktır.
Türkiye eğitim tarihine baktığımızda Cumhuriyet'in kurulmasından bu yana birikmiş ve yeni oluşan, acil çözüm bekleyen eğitim sorunları var. Gelin hep beraber bu sorunları en ana başlıklarıyla ele almaya çalışalım.
*Ataması yapılmayan öğretmenlerin kronikleşen durumları
*Öğretmen atamalarının halen sınav ve mülakatla yapılıyor olması( doğrudan kura ile yapılabilir)
*Müfredatların yoğun ve fazlaca akademik olması
* Okullaşma oranlarının yetersizliği ve sınıf mevcutlarının kalabalık oluşu
*Fen liselerinden laboratuvar yüzü görmeden binlerce öğrencinin mezun olması
*6 Şubat depremlerinden sonra depremin etkilediği yerlerde altyapı sorunlarının devam etmesi
*Üniversitelerde kadrolaşma ve liyakatsizliğin artması
*Özel sektörde çalışan eğitim emekçilerinin maaş ve mesai ile ilgili sorunları başta olmak üzere çözüm bekleyen olumsuz çalışma şartları.
*Üniversite giriş sınavının geçerliliği ve güvenirliğinin ciddi anlamda tartışma konusu oluşu
*Yine aynı şekilde LGS sınavının sadece son sınıf konularından oluşması ve nitelikli liselere girişin tek sınav hakkıyla sınırlı tutulması.
Yukarıda sıralanan temel sorunlara başkaları da eklenebilirFakat özellikle son dönemlerin çözüm bekleyen en önemlidiyebileceğimiz bazı sorunları dile getirme çabasında oldum. Varsın ilgililer ve yetkililer bunlara çözüm üretsin. Tabi çözüm adresi tüm sorumlu taraflardır.
Maddeler halinde özetlenen temel eğitim sorunlarına kalıcı, ihtiyaca cevap verecek nitelikte çözüm üretilmedikçe, ülke olarak nitelikli bir noktaya varmamız, bu çarpık düzenden kurtulma şansımız ne yazık ki yok. Halk arasında yaygın olarak kullanılan bir tabir vardır herkesçe bilinen” Eğitim şart” bu ifade biçimi, yetersizliklerin, mantık dışılıkların yaşandığı durumlarda dillendirilmektedir. Bu ifade biçiminin kullanılma sıklığı,sahip olduğumuz tablonun vehametini anlamamıza yetmektedir.
Herkesin hem fikir olduğu şey ,eğitimin, hayatın vazgeçilmez dinamiklerden birisi olduğu gerçeğidir. Eğitimin sekteye uğrağı bir yerde sağlıklı bir toplumsal gelişimden bahsedemeyiz. Sorunları değil çözümleri konuşup hayata geçire bileceğimiz bir yıl temenni ediyorum.