Naci Sapan
Yukarıdan aşağıya doğru süzülen bir aymazlık, saygısızlık, vatandaşı, yurttaşı hiçe sayan bir atmosferin dümen suyundayız, farkında mısınız?
Ben yaptım oldu, ben/biz ne dersek o olur’ anlayışının hâkim olduğu bir durumun muhatapları olarak iç içe kendimizi harap ediyoruz, elimizden de bir şey gelmiyor. Çünkü yönetenler vurdumduymaz, çağdaş yönetici değil.
Karşı çıkan, yanlışı söyleyeni zaten takmıyorlar. Denk getirirlerde ‘PKK’lı, FETÖ’cü’ gibi tipik alışılagelmiş yönteme başvurup, zevahiri kurtarmaya çalışıyorlar. Bazen bu suçlamaları yapamayacakları adamların olduğunun farkında değiller galiba.
Vatandaş DEDAŞ, DEDAŞ diye inliyor, adamlar çok pişkin, ‘faturaların yüksekliği küresel ısınma ve klima kullanımından kaynaklı’ diyorlar, işin içinden çıkıyorlar. Oysa faturaları didik didik inceleyen vatandaşlar, küçük numaraları tespit ediyor. Adamların umurunda değil, vatandaşı müşteri olarak değil, ‘Yolunacak kaz’ olarak görüyorlar, o nedenle umursamıyorlar, bildikleri yolda ilerliyorlar.
Oysa, ‘Müşteri velinimettir’ diye çok özlü bir söz vardır.
Başlıkta belirttiğim gibi, tabiri caizse ‘Çok ta tın’ mı diyorlar diye yazdım, aynen öyle.
Bugün belki öyle, hayat bu ne olacağı belli olmaz!
Ne demiş büyüklerimiz;
‘güvenme servetine bir kıvılcım, güvenme güzelliğine bir sivilce yeter’.
Diyarbakırlıların deyimiyle;
‘Ya benim babam, İşte, bütün mesele bundan ibaret.’
*
Bu DEDAŞ, belediyenin onlardan farklı bir tarzı mı var?
Yok. Onlar da ‘tın mın’cı.
Koşuyolu’nun orta yerine beton dökmüşler, Ali Emiri bilgi evi yapıyorlar.
Şerhli yeşil alanda bu işi yapıyorlar, yazıyoruz, umurlarında değil.
Sadece onların değil, kenti yönettiklerini söyleyen o ‘sivil Toplum Kuruluşu’ dediğimiz kurum ve yönetenlerinin de umurunda değil. Herkes ‘sessiz film’ çeviriyor. Replikler, hastane duvarlarında asılı ‘sus’ diyen hemşirenin işaretinde ifadesini buluyor.
‘Çok ta tın’ diyen insan sayısı artıkça, toplumda onlara karşı düşmanlıkların sayısı da artıyor. Onlar farkında değil, ama benden söylemesi.
Saltanatlar bittiğinde farkına varacaklar, ondan sonra da yapılacak bir şey kalmayacak.