Cizre’de 8 Mart ve hüzün

Türkiye’nin birçok yerinde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü çeşitli etkinliklerle kutlandı. Şırnak’ın Cizre İlçesindeki kadınlar ise bugüne buruk girdi, kadınlar 8 Mart’ı yıkılan binalarının önünde geçirdi.

2.5 aylık yasağın ardından dün gazeteci arkadaşım Mahmut Oral ile birlikte Cizre’ye gitmek için ikinci kez yola koyulduk. Yaklaşık 3 saatlik bir yolculuğun ardından Cizre’ye vardık. İlçe girişindeki arama noktaları duruyor. Ancak 5 gün içerisinde ilçede bazı değişikliklerin olduğunu da gördük. Daha önce bazı arama noktalarında uzun araç kuyrukları oluşurken, bu gidişimizde trafik hafiflemiş, araçların ilçeye girişine ise izin verildiğini gözlemledik. Tabi değişiklikler sadece bunlarla sınırlı değil, daha önce hayalet görümünde olan ve kokudan geçilmeyen ilçede çevre belediyeleri seferber olmuş durumda. İlçenin her sokağında hummalı bir temizlik çalışması yürütülüyor. Caddelerdeki savaş izleri bir bir temizleniyordu ancak çatışmaların yoğun yaşandığı mahallelerdeki acı ve hüzün aynı şekilde duruyordu. Bazı kadınlar yakılan yıkılan evlerinin onarımı için eşlerine yardım ederken, bazı kadınlar ise taş taş üstünde kalmayan evlerinin önünde hüzünlü bir şekilde yardım elinin kendilerine uzatılmasını bekliyordular. Belediye ekipleri kısmen de olsa vatandaşların bazı ihtiyaçlarını karşılarken, ilçede devletin hiçbir yetkilisine rastlamadık. Sokaklarda evet güvenlik güçleri vardı, ancak vatandaşın yarasını sarması gereken devlet olayın üzerinden günler geçmesine rağmen hala yok. Gerçi vatandaşlar devletten pek bir şeyde istemiyordu. İlçe sakinlerinin tek öfkesi, “Biz bu devlete ne yaptık ki bu zulmü bize reva gördüler. Yeri geldi mi Çanakkale ve benzeri yerlerde birlikte omuz omuza savaştığımızı söylüyoruz. Ama bu uygulamalar gösteriyor ki, onlar bu devletin sahipleri bizler ise kiracısı. Bizim devletten tek beklentimiz ilçede yüzlerce kişinin ölümüne neden olan bu vahşeti kim yaptıysa bulunup cezalandırılmasını istiyoruz’. Aslında halk bunca olup bitene rağmen fazla bir şey istemiyor. Hep birlikte devletin burada yaşananlarla ilgili atacağı adımları takip etmeye devam edeceğiz.

 

Şimdi bu acılara sahip çıkılma zamanı

Sokaklarda dolaşmaya devam ediyoruz. Bazı kadınlar yerle bir olan evlerinin önünde oturmuş kara kara düşünüyor. Birkaç fotoğraf çektikten sonra selam verip yanına gidiyoruz. Biz sormadan yaşadıkları 2.5 aylık kabusu anlatmaya başlıyorlar. Kimi bodrumdaki kemik parçalarını gösterirken, kimi yaşamını yitiren çocukları ile yaptıkları son görüşmeye dair sözlerini bize aktarıyor. Cizre’deki tüm evlerde acı ve gözyaşı aynı. Şimdi ülke olarak bu acı ve gözyaşlarına sahip çıkılması gerekiyor. Hayatları ve umutları ellerinden alınan bu şerefli ve onurlu halka herkesin her kurumun bir borcu var. Bu insanlara çocukları ile birlikte kafalarını sokabilecekleri evler oluşturulmalı. Çocuklar bir an önce olması gereken yerde yani okullarında olması için devlet kurumları harekete geçmeli. Yereldeki belediyeler ve kaymakamlıklar bütün olup biteni bir tarafa bırakıp en azından halkın bu açısını onarmada bir olmalı.

 

Sarıyıldız’dan önemli tespitler

Son olarak ilçeden ayrılmadan HDP’li Faysal Sarıyıldız’ı görmeden geçmek istemedik. Kendiside arar aramaz hemen kabul etti. Kısa ve öz bir görüşme yaptık. Sarıyıldız, 2.5 aylık yasak sırasında İlçe’de her türlü hukuksuzluğun ve adaletsizliklerin yaşandığını, insanların diri diri yakıldığını dile getiriyor. İlçede görev yapan güvenlik güçlerinin 90’lı yıllarda görev yapan kişilerden oluştuğunu ve bunların ilçeyi suçlu, suçsuz ayrımı gözetmeksizin yakıp yıktığını belirtiyor. Sarıyıldız’ın konuşmalarındaki en şaşırtıcı kısım ise, askerlerin evlerde yaptığı bazı uygulamaları. Bu kısmı bizzat Sarıyıldız’ın ağzından veriyorum, “2.5 ayda tek bir canlı kalmadı. Günlerdir kuş sesi duymaya hasret kaldık. Bir çok evde kedilerin öldürülüp tavana asıldığın gördük. Yine askerler kadınlara ait iç çamaşırları çıkarıp üzerine yazı yazdıkları ve astıklarını duyduk. Bunlar çok iğrenç ve bir ordunun askerine yakışmayan hareketler. Bunlar hangi duygu ve öfke ile hareket emişler anlamak mümkün değil, ancak tek gerçek burada devlet kendi hukukunu ve anayasasına yüzlerce kez tecavüz ederek, ihlal etti”.

 

 

İlyas AKENGİN/ÖZEL HABER

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Bölge Haberleri