Hatip Dicle’nin Cizre’ye götürdüğü barış mesajını kana bulayanlar kimler?
Diye bir soruyla başlayalım.
Böyle bir günde bir çocuğu katletmek gibi ‘ciddi sorumluluk’ üstlenenlerin ‘barış’ sürecini katletmekten geri durmayacakları gerçeği ile karşı karşıya bulunuyoruz.
Aylardır provokasyona açık bir alan haline getirilen Cizre’den söz ediyoruz, neler oluyor diye soruyoruz. Bunun cevabını gelişmelerin pratiğinden alamadığımız gibi, adresi belli olmayan kurşunlar bize karanlık mesajlar vermeye devam ediyor.
HDP, ‘Yüzde 10 barajını geçeceğim’ dedikçe rahatsızlıklar artıyor.
Yine bir seçim ve kaotik bir zemin hazırlığının tanığıyız.
Anketlerde 8-9 bandında şu anda.
Kürtler, Savaş mı, parlamento mu ikilemi arasında sıkıştırılmaya mı çalışılıyor?
İster istemez böyle bir soru geliyor akla.
Aklıselim elbette ki parlamento diyor.
Zaten Hatip Dicle’nin İmralı mesajını özel olarak Cizre’ye götürmesinin asıl nedeni de bu.
Yaklaşan seçim ve çözüm sürecinin sağlıklı yürümesini engellemek isteyen provokatörlerin ve provokatif eylemlerin boşa çıkarılması yönündeki mesajların anlatıldığı anlarda bir çocuğun katledilmesini, mesajın boşa çıkarılmasına yönelik bir eylem biçimi olarak değerlendirmek gerekiyor.
Genel kanaat;
Abdullah Öcalan’ın mesajının Cizre gençliği üzerinde etkili olacağı yönündeydi. Etki gücünü az çok hepimiz tahmin edebiliyoruz.
Mesajın verildiği saatlerde bir çocuğun katledilmesi bu etki gücünü kırar mı?
Sanmıyorum.
Belki de daha fazla, beklenenin üstünde bir etki gücüne ulaşabilir.
Lidere olan bağlılığın hayatın pratiğinde güçlü bir karşılık bulması bu tür zamanlarda tahminlerin üstünde gerçekleşebilir.
Ortada bir provokasyon, bir oyun varsa, kimin/kimlerin üzerinde oynanmak isteniyorsa, bunları açığa çıkarmak muhataplarının görevidir.
Açığa çıkarmanın tek yolu da, sükûnettir, sakinliktir.
Asıl amaç da; Böyle bir zamanda ölümle yaratılmış bir kaos ortamını çatışmalı zemine dönüştürmek, Abdullah Öcalan’ın mesajını da anlamsız hale getirmektir.
Diğer bir deyimle; ‘Onu da dinlemiyorlar, etki gücü yok’ algısı yaratmaya dönük kaos zemini yaratmaktır. Cizre’de denenmek istenen de budur.
HDP-DTK yetkilileri bunun bilincindedirler. O nedenle Hatip Dicle’nin böyle bir ortamda Cizre’de olması son derece önemlidir. Abdullah Öcalan ile gençlik arasındaki köprüde güvenilir bir şahsiyet olarak duruşu, Cizre’de denenmek istenen oyunu bozdu sayılır.
Parlamentoda ciddi bir temsiliyet alanı yaratılmak isteniyorsa, seçime kadar muhtemel oyunlara gelmemek için PKK unsurlarının açık alanlardan geriye çekilmesi, kısasa kısas mantığından uzak durması provokatörlerin işini zorlaştıracaktır.