CHP’ye aranan Tatar Ramazan mı?

Aziz Aydınalp

Perşembe’nin gelişinin Çarşamba’dan değil, Salı’dan, Pazartesiden belli olduğu bir Genel seçimlerden sonra siyaset yazmamaya, konuşmamaya karar vermiştim.

Seçimlerden sonra ‘Perşembe’ ayan beyan görüldü.

18 TL bandında dizginlenmeye çalışılan dolar fırladı gitti,%50 artışla 27 TL yi buldu.

Ertelenen ve sırada bekleyen bütün zamlar zincirden koparcasına vatandaşın üstüne boca edildi ve edilmeye de devam ediyor.

Ve çok ilginç bir şekilde öncelikle ana muhalefet partisi olmak üzere bütün muhalefet yönetimi, taraftarları CHP’de değişim konusunu ortaya atarak, konuşarak ve en önemlisi bu değişimin nasıl olacağına hiç değinmeden “zam”ların gündeme gelmemesini sağladılar.

Kim ne derse desin, ben seçim sonrası yapılan ittifakla anca meclise girebilmiş sağ parti liderlerinin açıklamalarına, yaklaşımlarına bakarak,her ne kadar ‘kırk yıllık Kani,olur mu yani’ dense de Kılıçdaroğlu’nun altılı masa çalışmasının takdir edilmesi gerektiğini düşünenlerdenim.

Kılıçdaroğlu’nun Emeklilere, öğrencilere, çiftçilere, nakliyecilere, depremzedelere yönelik vaatlerine karşılık iktidarın yine bildik ‘beka’ söylemine ve seçimden sonra bir daha hiç ağza alınmayan ‘Karadeniz gazı’ ve ‘Gabar petrolü’ söylemi ile seçim alabilmesi, bence üzerinde siyasetçilerin sosyologlarla birlikte çalışılması gereken bir konudur.

Seçimlerden sonra muhalefet partilerinin kendi içsel tartışmalarına bakıldığında,halkın henüz farkında olmasa da sürekli artan yoksulluğuyla nasıl bir ‘örgütsüz toplum’ olarak yakalandığı gerçeğiyle yüzleşmiş olduğunu anlamış olduğunu umuyorum.

Ceza infaz düzenlemeleriyle suç örgütü lideri hükümlülerinin nasıl sırayla serbest kaldığını ve hemen bu düzenlemeleri sağlayan parti liderini makamında ziyaret etmelerini hep beraber TV ekranlarından izliyoruz.

Bir yandan da aynı TV’lerde dün Yoksullukla ilgili bir derneğin başkanı olan Hacer Foğo’nun açıklamalarını izliyorum.

65 bin çocuğun taciz, dayak vs nedenlerle evlerine gidemediğini.

Bir milyon altıyüz bin çocuğun ne okulda ne iş yerinde kaydının olmadığını.

Üniversite sınavlarında onbinlerce çocuğun ‘sıfır’ çektiğini ve bunun giderek yetersiz beslenmeden giderek artacağının beklendiğini söylemesini izledim.

Bir yandan iklim değişikliğinin neden olduğu hava sıcaklıklarının artmasına rağmen bir yandan büyük bir iştiha ile üç-otuz kuruşluk linyit için Akbelen gibi ormanlarımızın nasıl telef edildiğini hep beraber izliyoruz.

Seçimlerden sonra siyaseten takıldığımız CHP de değişim de TV’lerin değişmez konusu olmaya devam ediyor.

Bir kaç gün önce İBB Başkanı Sn.İmamoğlu’nun ülkede olan bitene seyirci kalmayacağını açıklaması gibi,dün akşam da CHP Grup Başkan Vekili Sn. Özgür Özel’in futbol takımlarındaki mevkilerden örnekler vererek her pozisyonda görev alabileceğini belirttiği açıklamalarını izledim.

Eğer CHP de ‘değişim’ seçimlerden sonra vatandaşı bunaltan ‘zam furyasını’ gölgelemek amacı ile ortaya atılmış bir gündem maddesi değilse!

21 yıllık yorgun, halka ayakları yere basan hiç bir vaadi olmayan bir iktidar nasıl olur da seçim kazanır?

Sorusuna değişim isteyenler; öncelikle ana muhalefet partisi olmak üzere tüm muhalefet partilerinin de çarkın bir dişlisi gibi görev üstlenmekten öteye gidemediklerini ve bu seçimi o nedenle kaybettiklerini düşünüyorlarsa.

Öyle İmamoğlu ve Özel’in açıklamaları gibi yarım ağızla değil.

‘Tatar Ramazan filminde Tatar Ramazan’ı canlandıran Kadir İNANIR’ın Cezaevi avlusunda, Cezaevi yönetimine hitaben bağıra bağıra ‘ben bu oyunu bozarım’ demesi gibi net olmalılar.

Kükreyerek değişimden ne anladıklarını,nelerin değişmesi gerektiğini 70’li yıllarda Ecevit’in ‘toprak işleyenin,su kullananın’ sloganı gibi dağa taşa yazdırabilmeliler..

Geçtiğimiz İBB seçimlerinde ‘her şey çok güzel olacak’ gibi sloganlaştırarak ifade edebilmeleri lazım…

Aziz AYDINALP

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.