Yasama-yürütme-yargı erkleri konusunda her zaman sıkıntılar yaşandı, tartışmalar oldu, üye seçimleri konusunda anlaşmazlıklar oldu, ancak bir şekilde sorunlar çözüldü, erkler arası çatışmalar bugün olduğu kadar zirve yapmadı. Şimdi yaşadığımız sorununda erkler arasında uzlaşılarak çözülmesi gerekir diye düşünüyorum.
Çok detay tartışmalar yapmaya hiç gerek yok, hem Ak Parti içindeki kurmayların, aynı zamanda muhalefetin, hukukçuların, baroların anında verdiği tepkilerden hukuk devleti imajının sarsıldığı sonucunu çıkarmak mümkün.
Her şey Can Atalay ile başlamadı elbette. Atalay, varılmak istenen nokta için son durak da değil, devlet erkleri arasındaki ‘iç çatışma’ hamleleri devam edecek gibi. Ancak, Can Atalay’ın seçilmiş Milletvekili olarak serbest bırakılmasına karar veren Anayasa mahkemesine karşı Yargıtay hamlesi, Cumhuriyet tarihinde bir ilk. Yargı erkinin kararı Cumhuriyet tarihinde bir ilk, ancak durumu MHP Genel Başkanının Anayasa mahkemesine yönelik hasmane tavrının ürünü olarak da değerlendirmek mümkün.
Cumhuriyet kurulduğu andan itibaren yurttaşlar topluluğunun, eksikliklerine rağmen güven duyduğu yasama, yürütme, yargı erkleri arasında sıkıntının devam etmesi, doğal olarak ülkenin tamamında sıkıntı yaşanması anlamına gelir.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Yargıtay kararını ‘Kalkışma’ olarak değerlendirdi. Bu çerçevede, Cumhuriyet Halk Partisinin Parlamento çatısı altında başlattığı Demokrasi ve hukuk nöbeti son derece önemli. HEDEP ve TİP’li milletvekillerinin tartışmasız desteğine diğer parlamento üyelerinin de destek vermesi demokrasi açısından son derece önem arz ediyor.
Neden önemli?
Çünkü yemin ettikleri anayasayı temsil eden mahkemenin ortadan kaldırılmasına yönelik bir çalışma söz konusu. Bu anlamda, Parlamento, yasama organı erki olarak elbette ki sorumluluğu olan bir kurum. Parlamento dışı seslerden çok, parlamento içinden seslerin yükselmesi gerekiyor.
Yürütme ve yargı erkinin yasama erki olan parlamentoya karşı sorumluluğunu, birbirlerinden ayrı bağımsız karar organları olarak görev yapmalarının yanı sıra, birbirlerini tamamlayıcı olmaları gerektiği de gözden kaçırılmaması gereken bir gerçek. Bu gelişmeler ışığında CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in TBMM Başkanlık divanının toplanmasını istemesi son derece doğru ve önemli bir ayrıntıdır. Yasama organının yönetim birimi olarak bildiğimiz Başkanlık divanının toplanmaması, ya da toplanması için gerekli çağrının yapılmaması da yasama erkine yönelik bir eksikliktir.
Elbette ki yargı kararları tartışılabilir, ancak yapılan yorumlar önemli. Ancak, hiç kimse, hiçbir kurum kendi yorumunun doğru olduğunun bütün kesimlerce kabul görmesini dayatamaz. Anayasa mahkemesinin kararlarının bağlayıcı olduğu gerçeğinden hareket ettiğimizde; TBMM Başkanlık divanının acilen toplanıp, Yargıtay-Anayasa mahkemesi arasındaki meseleye nokta koyabilir, tartışmalara son verebilirdi.