Haber: Ali Abbas Yılmaz
TİGRİS HABER - DİTAM’ın ‘Tigris Buluşmaları’na katılan CHP Grup Başkan Vekili Özür Özel, partisinin Kürt sorununa yaklaşımına, HDP’li vekillerin fezlekeleri konusundaki tutumlarına ve yeni bir toplum sözleşmesine ilişkin görüşlerini paylaştı.
DİTAM tarafından düzenlenen ve uzunca bir süredir pandemiden dolayı yüz yüze gerçekleştirilemeyen “Tigris Buluşmaları” Diyabakır Sur’da Demir Otel’de gerçekleştirildi.
DİTAM’ın “Tigris Buluşmaları”na CHP Grup Başkan Vekili Özür Özel, CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu, STK Temsilcileri, akademisyenler ve iş insanları katıldı.
DEP eski Diyarbakır milletvekillerinden Sedat Yurttaş’ın moderatörlüğünü yaptığı Tigris Buluşmaları etkinliğin açılış konuşmasını DİTAM Başkanı Mehmet Vural yaptı.
‘CHP’nin Kürt sorununun çözümüne dönük yaklaşımlarını bilmek istiyoruz’
Vural, konuşmasında Kürt sorununun çözümsüzlüğünde CHP'nin payı olduğuna dikkat çekti. CHP’nin ve muhalefet partilerinin Kürt sorununun çözümü konusunda ortak bir zeminde buluşması gerektiğini belirten Vural, HDP’nin kapatılması tartışmalarına ilişkin olarak ise şunları söyledi: “HDP’nin kapatılması durumunda Kürtlerin AK Partiye ya da Cumhur İttifakı’na gideceğini sanmıyorum. Ama CHP bu konuda bir açılım yaparsa faydalı çıkar diye düşünüyorum. Tayyip Erdoğan’ın siyasete dönmesinde bile CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal’ın rolü var. Yine geçmişte milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasıyla ilgili de CHP’nin rolü var. Keza Rojava’ya askeri müdahalede CHP’nin rolü var. Irak Federe Kürt Yönetimini tanıma konusunda dahi CHP’nin bir girişimi yok. Biz bütün bu konularda CHP’den bir cevap almak isteriz.”
CHP’den HDP’li vekillerin fezlekelerine geçit yok
Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi'nin organize ettiği Tigris Buluşmalarında CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel, partisine yöneltilen eleştirileri yanıtladı.
CHP’nin Kürt sorununa yaklaşımını değerlendiren Özel, iktidarın insan hakları eylem planı, HDP’li vekillerin fezlekeleri ve HDP önünde oturan Diyarbakır Anneleri’ne yaptıkları ziyareti değerlendirdi.
Kürt sorununun çözümüne yaklaşım konusunda CHP’nin geçmişe göre daha ileride bir noktada konumlanmaya çalıştığına vurgu yapan Özel, CHP’nin bu konuda motive edilmesi gerektiğine işaret etti. HDP’li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması için meclise gelecek fezlekeler konusunda CHP’nin daha önce yaşanan pozisyona düşmeyeceğini aktaran Özel, İYİ Parti’nin de bu konuda net bir tutum alacağı konusunda bir kaygı taşımadığını belirtti.
Yeni bir toplum sözleşmesi seçimlerden sonra yapılabilir
CHP’nin Kürt sorununun çözümüne dönük desteklenmesi ve motivasyonunun yükseltilmesi gerektiğini ifade eden Özel, “Gelecekte barış dolu, kimsenin ağlamadığı, hukukun yeniden egemen olduğu, yeniden demokrasiye dönüş yapabildiğimiz, Türkiye’yi bir uçurumun kenarından hep beraber kurtarabileceğimiz bir geçiş için her birimize çok önemli görevler düşüyor. Biz bu noktada kararlıyız ve kendimize inanıyoruz. Samimiyetimize inanılmasını son derece önemsiyoruz. Bugün burada olmak siyasi hayatımda önemli bir gün. Diyarbakır’a daha çok geleceğiz. Diyarbakır’da gördüğümüz yaklaşım bizi daha çok umutlandırdı. Cumhuriyetin 2’nci yüzyılı başlıyor. Çanakkale’de bugün birbirine düşmanlaştırılmak istenen herkesin dedesi birlikte yatıyor. Anti emperyalist mücadeleyi kimse tek başına kazanmadı. Birinci meclisin önemini kavrayabilmek, ilk anayasanın heyecanını hep beraber duyabilmek lazım. Yeni bir toplum sözleşmesi ve 2’inci yüzyıl başlarken bizim bir çağrı beyannamemiz var. 13 başlıklı çağrı beyannamemizin birinci başlığı toplumsal barıştır. Cumhuriyet Halk Partisinin çözü sürecinde söyledikleri, yaptıkları uyarılar, verdiği krediler vs. Biz meseleyi meclise çekerken, onu bir partinin işi olarak görüp siyasi nema hesabına düşmek ve bunun Türkiye’yi getirdiği nokta ortada. Cumhuriyetin birinci yüzyılını birlikte kurduk ve bir toplum sözleşmesini birlikte yazdıysak, ikinci yüzyılı da hep beraber yapmamız lazım. Bunu sadece Türklerle Kürtler, Alevilerle Sünniler değil. AK partiye de oy verenleri kucaklayarak birlikte bir toplum sözleşmesi yazmamız gerekiyor. Tayyip Erdoğan’la ya da Tayyip Erdoğan’a rağmen değil. Bugün 83 milyonun hepsini kucaklayacak yeni bir anlayışa ihtiyaç var. Bunun yapılacak ilk seçimlerden sonra mümkün olabileceğini düşünüyorum. OHAL şartlarında değiştirilmiş bir anayasa, OHAL şartlarında oluşturulmuş bir meclis, öncesinde sonrasında yaşanan sınırsız hukuksuzluklar… Kamuoyu araştırmalarında yüzde 70’in doğru bulmadığı partili Cumhurbaşkanlığı, yani onların sisteminin ciğeri. Ve çıkışı yüzde 60 güçlendirilmiş parlamenter sistemde gören bir toplum. Bu toplumun yeni bir meclisi görevlendirmesi ve o meclisin yepyeni bir beyaz sayfa açıp yeni bir toplum sözleşmesi yapması gerekiyor. Bunun dışındaki hamleleri de Tayyip Erdoğan’ın kendini kurtarmak için gündeme getirdiğini düşünüyoruz” diye konuştu.
‘Bazılarını gül bazılarını diken gören bir yaklaşım söz konusu’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı 11 maddelik İnsan Hakları Eylem Planı’nın AK Parti’nin çifte standartlı bir yaklaşıma sahip olduğunu ifade eden Özel, “Cumhurbaşkanı Erdoğan diyor ki, ‘çiçeklere su vereceğiz ama hepsine vermeyeceğiz. Gülü sulayacağız ama dikene su vermeyeceğiz. Yani İnsan Hakları Eylem Planı açıklarken bile atılacak ileriye doğru adımların bazıları için gerçekleşeceğini ama bazıları için de gerçekleşmeyeceğini ifade ediyor. Yani bazılarını gül bazılarını diken gören bir yaklaşım söz konusu. Türkiye hiç birimizin paydaşı olmayacağı bir siyasal tablo ve hukuk düzeniyle, bir adaletsizlikle, kendilerine göre sonuçlar aldıkları bir mekanizmayla yönetiliyor. Ana muhalefet partisi olarak bizim de hepimizin de yükü ve sorumlulukları bu noktada çok ağır. Bu tablonun oluşmasında hepimizin payının olduğunu kabul etmek gerekir. Hep Hitler eleştirilir de weimer anayasasına sahip çıkamayan Alman sosyal demokratları da çok eleştirilir. Ülkeye faşizm getiren bir siyasal sürecin altında kalmaktan hep korkarım. Bu sorumluluğu taşıyan birçok arkadaşımla birlikte kararlı bir mücadele verdiğimizi vurgulamak isterim. Yarınlar için karamsar olmadığımızı, umutlu olduğumuzu ifade etmek istiyorum.”
‘CHP açısından utanılacak bir şey yok’
Erdoğan’ın siyasete girmesinde CHP’nin rol sahibi olması eleştirilerine yönelik olarak Özel şunları ifade etti: “Siyasette şöyle acayip bir durumla karşı karşıyasınız. Bir belediye başkanın partisinin üzerine gidiliyor ve partisinin kitlesinin umut bağladığı bir belediye başkanı Siirt meydanında bir şiir okuyor. Bir mekanizma devreye giriyor ve ‘halkı kin ve düşmanlığa sevk etmekten’ siyasi yasak geliyor. Bürokratik oligarşi ‘muhtar bile olmaz’ diyor. Basının amiral gemileri o gün bunu “28 Şubat bin yıl sürecek” diye manşetleştiriyor. CHP seçimlere giriyor ve o şiir okuyan kişi muhtar bile olmayacağı için milletvekili adayı değil. Ve o seçimlerde bir buçuk yıllık parti çok kayda değer bir başarı elde ediyor. Parti mecliste ama Genel Başkanı şiir okuduğu için dışarıda. Pratik siyaset açısından bakarsanız sürekli dışarıda büyüyen bir mağduriyet ve teorik olarak da bakarsak, şiir okudu diye yasaklı hale gelmiş ama halktan aldığı oyla bambaşka bir meşruiyet kazanmış bir siyaset adamının, partisinin başında ama muhtar bile olamıyor. O noktada CHP anayasa değişikliğine evet dedi. Rakibimi bileyim, kısmetini giysin karşıma çıksın. Bence bu süreçte CHP açısından utanılacak bir şey yok. Bu süreçte utanması gereken tek kişi var; Siirt meydanında mağdur olup, Siirt meydanında taltif olup sonra Siirt’e gelip zulmeden, Siirt’in iradesini yok sayan anlayışın savrulduğu yeri görmek lazım.”
‘Cumartesi Annelerine de Diyarbakır Annelerine de birlikte üzülmek’
HDP binası önünde oturan Diyarbakır Annelerinin de Cumartesi annelerinin de gözlerinin yaşının durmasını istediklerini belirten Özel, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Annelerin gözünün içinde bambaşka bir şey vardı. İyi ki geldiniz, herkes gelsin. Evlatlarımıza kavuşalım, aşka bir şey istemiyoruz vardı. Ama o yapının içinde iktidara yakın kanalları hızla oraya ulaştıran ve orada provake etmeye çalışan, orada yönlendirme yapmak isteyenler de vardı. Biz orada şunu söyledik; Cumartesi Annelerine de Diyarbakır Annelerine de birlikte kulak veren, birlikte üzülen, onlarla birlikte mücadele eden bir anlayış gerçekleşirse bu ülkede bir şeyler değişir. Abdullah Tayyip Olçak’la Berkin Elvan’a aynı anda üzülebilen, ağlayabilen, onların yasını birlikte tutan bir ülke olmamız gerekir. Bu ülkede birileri sırf Abdullah Tayyip Olçak’a, birileri sırf Berkin Elvan’a ağlayacaksa olmaz. Bu ülke esas bu şekilde bölündü. Herkesi bölücülükle, teröristlikle suçluyorlar ama topluma asıl yaşatılan esas bölünme ve onarılmaz terör bu.”