Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Halklar ve İnançlar Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Tülay Hatimoğulları 4 Mayıs 1937’de başlayan ve 1938’e kadar devam eden Dersim Katliamı’nın 83. yılına ilişkin açıklama yaptılar.
CHP: 14 bin insan zorunlu göçe tabi tutuldu
Sezgin Tanrıkulu Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verdiği kanun teklifi değişikliğine ilişkin yaptığı açıklamada şöyle dedi:
“1937 ve 1938 yıllarında Tunceli'ye yönelik kapsamlı olarak sürdürülen “Tunceli Harekâtları” neticesinde 13 binden fazla insanın hayatını kaybettiği, 14 bin kişinin zorunlu göçe tabi tutulduğu ve ülkenin batısında yer alan illere sürgün edildiği bilinmektedir. Bu harekâtların öncesi ve sonrasında Dersim'de mutlak devlet hâkimiyetinin tesisi için çok çeşitli raporların Ankara'ya sunulduğu, bu raporların bazılarının yurttaşları düşman olarak gösterdiği bilinmektedir.
"Belgelere erişim engelleniyor"
“25 Aralık 1935 yılında çıkarılan Tunceli Vilayeti’nin İdaresi Hakkında Kanunun akabinde 4 Ocak 1936'da Dersim Vilayeti'nin adı Tunceli olarak değiştirildi. Yasanın uygulanmaya başlamasıyla birlikte, 1937 tarihinden itibaren gerçekleşen olaylar silsilesi, Cumhuriyet tarihi boyunca unutulmayacak yaralar açtı.
“Dersim'de uygulanan askerî harekâtların genel çerçevesi bilinmekle birlikte, bu konudaki temel belgelere erişim hâlâ çeşitli engellere takılmaktadır. Her ne kadar birtakım sözlü tarih çalışmaları neticesinde Dersim'deki askerî operasyonların yarattığı travma bilinse de, devletin bu konudaki temel belgelerine erişim, hadisenin tanımlanması bakımından elzem görünmektedir.
"Gizli ve açık bütün belgeleri açın"
“Dersim'de, 1938'de yaşananlar halen siyasetçiler, araştırmacılar ve akademisyenler tarafından tartışılmaktadır. Bu tartışmaların sonlanmamasının esas sebebi ise devletin arşivlerinde bulunan konuya ilişkin gizli ve açık bütün belgelerin araştırmacıların hizmetine sunulmamış olmasından kaynaklanmaktadır.
“Dersim'de 1926'lardan 1940'lara kadar neler yaşandığının, yaşananların boyutlarının neler olduğunun anlaşılabilmesi için başta tüm bilgi ve belgelerin Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde toplanmasını ve buradan da yerli ve yabancı tüm araştırmacıların hizmetine sunulmasını gerekli olduğuna inanmaktayız."
HDP: Dersim'in kayıp kızlarının belgeleri açıklansın
HDP'den yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Dersim halkı 37-38 katliamına büyük tufan, yıkım ve yok oluş anlamına gelen 'Tertele' adını verdi. Roza Şaye yani 'ikinci kara gün' olarak tarihe geçen bu büyük katliam, Ermeni soykırımından sonra Türkiye'de yaşanmış en büyük katliam olarak tarihin kara sayfalarında bir utanç olarak durmaktadır.
"25 Aralık 1935 yılında 2884 sayılı ''Tunceli Vilayetinin İdaresi Hakkında" kanun çıkarıp, 'tedip' ve 'tenkil' harekâtı için çerçeve çizdi. Tunceli Kanunu'yla resmi olarak adı değiştirilen Dersim'de, 4 Mayıs 1937 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla da on binlerce insan katledildi.
"70 bin insan katledildi"
"1937 – 1938 tarihlerinde Dersim'de tarihte eşi benzeri az bulunan bir etno dinsel katliam gerçekleştirildi. Resmi kurum verilerine göre Dersim Katliamında, 13 bin 160 kişi öldürülmüş ve 11 bin 818 kişi de batı illerine sürgüne gönderilmişti. Oysa yerel kaynaklara göre hakikat; kadın ve çocuk ayrımı yapılmadan gerçekleştirilen bu soykırımda 70 bin civarında insan katledildi.
"Tarihe ''38 Kırımı'' olarak da geçen katliam sürecinde on binlerce Dersimli sürgüne gönderildi ve binlerce çocuk da evlatlık verildi. Dersimliler, katliamdan sağ kurtulan ve evlatlık verilen çocukların akıbetini ise hiç öğrenemedi. Dersim'in kayıp kızlarından hiç haber alınamadı.
"Seyid Rıza'nın mezar yeri belirlenmeli"
"Devlet, 83 yıl sonra da olsa bu vahşi katliamın hakikatiyle yüzleşmeli. Bunun için de Hakikat ve Yüzleşme Komisyonu kurulmalı. Öncelikle arşivlerin tamamı açılmalı, mahkeme kayıtları kamuoyuna sunulmalı, katliamda yer almış failler gıyaben de olsa yargılanmalı.
"15 Kasım 1937'de idam edilen Seyid Rıza ve yol arkadaşlarının mezar yerleri belirlenmeli, sürgün edilen ve evlatlık verilen çocukların/Dersim'in kayıp kızlarının belgeleri açıklanmalıdır. Dersim halkı açısından hiç kaybolmayan Dersim'in adı, dili ve tarihi resmen iade edilmeli."