CHP’nin Başörtüsüne dair Meclise verdiği Kanun teklifi gündemin en ön sırasını işgal etmiş bulunmaktadır.
Geçmişinde Müslümanlara, Kürtlere düşmanlık bulunan bir siyasal partinin 2023 seçimleri yaklaşırken böyle bir atak yapması elbette ki manidardır.
Verdiği Kanun teklifi incelendiğinde görülen hususular vardır.
Birincisi; başörtüsü diye bir tabir bulunmamaktadır. ”Kıyafet giymek veya giymemek” tabirini kullanılmaktadır.
Bu tabir yoruma ve savurmaya açıktır.
İkincisi, hak ve özgürlük tabirini kullanmaktadır. Bu tabiri kullandığında bu maddenin ihlal edilmesi halinde uygulanacak müeyyideyi/yaptırımı/cezayı da belirlemek gerekir. Ancak ihlal haline verilecek ceza düzenlenmemiştir.
Üçüncüsü; seçime yönelik ve dindar, muhafazakâr seçmeni hedefleyen bir girişimdir. Yoksa gerçekte başörtüsü özgürlüğünü ve hakkını güvence altına almak amacı taşımamaktadır.
Dördüncüsü, hak ve özgürlüklerin çok rahat ihlal edilebildiği, yasal düzenlemelerin ihtiyaç halinde rahatlıkla çiğnenebildiği bir Ülkede bu yasal düzenleme derde derman olmayacaktır. Çünkü, mecliste istenildiği zaman kanun değiştirilebilir yürürlükten kaldırılabilir. Asılolan zihniyettir.
CHP zihniyetinin değiştiğine inanmak önemlidir. Popülist politikalar zihniyet değişiminin delili değildir. Hin i hacette seçim için kullanılan enstrümanlardan birisi de başörtüsü olmuştur.
Bizzat CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun daha önce başörtüsü konusunda ki tutumu, Anayasa Mahkemesine başvurması tavırları bilinmektedir.
CHP ve Lideri bu geçmişten pişmanlık duydukları, 28 Şubat sürecinde ki zalim uygulamalara verdikleri destek ve sahiplenmeden dolayı özür diledikleri görülmüş değildir. Hatta Dersim’li olan CHP lideri; Başbakan iken Erdoğan’ın özür mealinde ki Dersim tavrına destek dahi vermemiş ve ancak şimdi Kürt oylarına da talip.
Zilan’dan, Şeyh Sait Hadisesinden, Dersim hadisesinden dolayı özür dilemeyen, İstiklal Mahkemelerinde binlerce Dindarı ve Kürdü idam ettirmekten dolayı özür dilemeyen ve pişman olmayan bir CHP, seçimi mutlak kazanmak histerisiyle hem Kürtlere, hem dindarlara, hem muhafazakârlara lolipop şekerleri uzatmaktadır.
2023 seçimlerini kazanmak için her yol ve yöntemi meşru gören Kılıçdaroğlu, Kürtlerden dindarlara, muhafazakarlara ve milliyetçi/ulusalcılara kadar her yelpazeye gülücük atmakta ve fakat Genel Başkanı olduğu CHP’nin; yaptıklarından, doğrudan sorumlu olduklarından dolayı asla bir pişmanlık ve özür dileme cihetine gitmemiştir ve gitmemektedir.
Kılıçdaroğlu başörtüsü açıklamasını yaparken masasında Ziya Gökalp kitaplarını görünür olarak koymayı da ihmal etmemiştir. Ziya Gökalp düşünce sistematiği olarak Cumhuriyet kodlarının din ve Kürt düşmanlığının banisi olanlardan birisidir.
Kılıçdaroğlu başörtüsüne dair bu popülist ve oy devşirme aracı teklifini dile getirirken seküler, din ve Kürt düşmanlarına da Gökalp üzerinden açıkça “ben değişmedim-değişmem” mesajını mı vermiş olmaktadır?
Çok tuhaf günlerden geçilmektedir.
AK Partinin CHP’nin bu çıkışına karşılık bir tavır geliştirmesi gerekir.
Başörtüsü serbestisini sağlamış, Kürt meselesinde ciddi adımlar atmış bir Parti Olarak; Anayasa değişiklik teklifi ile attığı bu adımları kolay kolay değiştirilemeyecek güvencelere kavuşturması gerekir.
CHP eğer Dindarlar ve Kürtler hususunda samimi ise Anayasa değişikliği teklifi ile bu durum açıklığa kavuşacaktır.
Böyle bir Anayasa değişiklik teklifi geniş manada dini özgürlükler ve etnik özgürlükler hususunda ciddi güvenceler içerir iken, her partinin durduğu yer ile samimiyeti de ortaya çıkmış olacaktır.
Vatandaş ise kime oy verecekse verecektir. Bu Anayasa değişikliği ile özgürlüklerin oy hesaplarına kurban edilmemesi de sağlanmış olur.
Wesselam.