Çetecilik; otorite boşluğunun yaşandığı, ekonomik sıkıntıların tavan yaptığı dönemlerde ortaya çıkan toplumsal bir beladır. Bütün ülkeler için beladır.
Yaşanan yoğun göçler nedeniyle toplum yapısı ile birlikte ortaya çıkan çeşitlilik, değişiklik, işsizlikten kaynaklı var olma kaygısının tezahürünün sonucudur çetecilik. Daha sonra mesleğe, güce, paraya dönüşür. Sonra siyasetle buluşur, iktidarlar aracılığıyla devlete sızar, toplumların ve ülkelerin yönetilmesi sürecinde kendisine yer bulur. Yönetenleri, bireyleri genelde bilinir olsalar da görünür olmazlar.
Amerika’daki çete ve gangster organizasyonlarını incelediğimizde, çoğunluğunun göçmen ailelerin çocukları olduğunu görürüz. Eğitimsiz göçmenler, gittikleri ülkelerde barınmak, yaşamak, hayatlarını sürdürmek zorundadırlar. Ekonomik sıkıntıların yaşandığı dönemlerde gittikleri ülkelerin yönetimleri tarafından yaşam güvenceleri sağlanamaz ise, doğal olarak yasa dışı işlere bulaşır, çeteciler tarafından kullanılır.
Başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin hemen hemen tüm illerine yayılmış olan göçmenlerin bir bölümünün bu işlere bulaştıklarını görüyor, duyuyoruz.
Büyük tehlike kapımızın önünde, Diyarbakır’a kadar uzandığı geldi kulağıma.
Çetecilik meselesini okuduğumuz kitaplar, seyrettiğimiz filmler aracılığıyla az çok anlayan bir kesim olarak, Diyarbakır’daki yansımalarına bir kez daha göz atmak istedim. Dönemsel olarak ortaya çıkan, farklı kesimler tarafından desteklenen çetecilik faaliyetlerinin kentte yeniden kendini hissettirdiğini duyuyoruz.
Birkaç yıl önce de ortalıkta cirit atıyorlardı, iş insanlarına, işyerlerine tacizler yaparak onların tabiri ile ‘Kelle koparıyorlardı’…!
Bu aralar yine kendilerini hissettirmeye başlamışlar diye duyuyoruz.
Göçmen tabanlı çetecilerin varlığı gelecekle ilgili tedirgin edici. 19’uncu yüzyılın başlarında, Kıta Avrupa’sından Amerika’ya yönelik göçler sonrası durumu incelediğimizde, gangster, çete, baba’lık müessesesinin vardığı nokta, bize yeterli bilgiyi veriyor.
Şikâyet var mı yok mu, bilemiyorum, ancak, para sahibi bazı kesimlerin, söz ettiğim bu çeteler tarafından tehdit edildiği konusunda bilgiler var. Daha önce de olmuştu. Hatta İzmir merkezli olduğu ortaya çıkan, yaygın bir çetenin Diyarbakır ayağı uzun süre insanları rahatsız etti. Elbette ki, bağımsız ve bağlantısız değillerdi.
Güvenlik güçlerinin ciddi operasyonları sonucu o günkü varlıklarına son verildi.
Bize gelen bilgiler doğru ise, ciddiye alınmalı, varlık nedenleri ortadan kaldırılmalıdır.