Enflasyon ateşi bir türlü düşmüyor ve sürekli canımız yakıyor. Birikimlerimizi alıp götürüyor. Elini sürekli cebimizde tutan bu canavar, alım gücümüzü sürekli düşürüyor, yaşamı bize dar ediyor.
En son TUİK ve ENAG bu konuda yaptıkları istatistikleri açıkladılar. Her iki kurumun açıklamaları arasında büyük farklar var. Ekonomistler bu rakamların nasıl ortaya çıktığına, nasıl hesaplandığına ilişkin değerlendirmelerde bulundular.
Ama asgari ücretliler ve daha altında gelire sahip olanlar için fazla anlamı olmayan rakamlar oldu. Çünkü onların alım güçleri devamlı bir erimeyi yaşadığı ve yaşam koşulları kötüleştiği için bu kesimlerde fazla ilgi uyandırmadı. Onları rakamlar değil çarşı pazara çıktıklarında ceplerindeki parayla neyi ne kadar satın aldıkları ilgilendirmektedir.
Zaten kötü olan yaşam koşulları bir derece daha aşağı çekildiği için halkın deyimiyle onlar için üç aşağı beş yukarı koşullarında fazla değişen bir şey olmamaktadır. Sürekli düşecek, daha iyi olacak söylemlerinden çok çarşı pazarda karşılığının olup olmaması daha çok ilgilendirmektedir. Alınan bir ürünün bir sonrasında alındığında eski fiyattan bulunamadığında sözler inandırıcılığı kaybetmektedir. Bu yüzden de yokluk ve yoksulluk sınırlarında yaşayan insanlar için açıklanan rakamların bir önemi yoktur. Onların esas aldığı çarşıya pazara çıktıklarında ceplerindeki parayla neler alabildiğidir. İhtiyaçlarını karşılayıp karşılayamadığıdır.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Eylül ayında bir önceki aya göre %1.46 yıllık bazda da %80.21 olarak açıkladı.
Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) ise Eylül ayında % 5.86 yıllık enflasyon oranını %181,37 olarak açıkladı.
Her iki açıklama arasında yüzde yüzlük bir fark var. Ama her iki açıklanan istatistiğe göre de asgari ücretlinin alım gücünün düştüğüdür. Hayat pahalılaşıyor ve birikimler eriyip gidiyor. Cebimizdeki para buharlaşıp uçuyor. Her ne kadar enflasyon hız keseceği söylense de değişen bir şey olmuyor. Bu verilerin ne kadar hayattan koptuğunu da göstermektedir.
Çoğumuz artık önümüze sunulan rakamlarla fazla ilgilenmiyoruz. Durumu gerçekçi ve daha iyi anlamanın yolu markette, pazarda cebimizdeki paranın alım gücüdür. Bir yıl ya da birkaç hafta önce aldığımız bir ürünü şimdi kaça aldığımızdır.