Yakıcı ve yanıcı iki maddeyi bir araya getirip hayat kaynağı suyu oluşturan Rahman'a cümle damlalar adedince hamd olsun.
Her şeyi bildiğinden, sonsuz rahmetiyle her şeyi her şeye faydalı yaratan, bir gram eksik veya fazla olsa zehire dönüşecek şifa ilaçlarını tam ölçüsünde var eden, insan kanında günde milyarlarca görevliyi vefat ettirip her saniye on binlerce yenisini yerine getirten, günde milyonlarca yeni canlıyı dünyada yeşerten Hakim'e atomun da atomu nötrinolar adedince şükürler olsun.
Yoktan var etmek, ölüyü diriltmekten daha zor değil midir insan aklına göre? O halde her gün onca yoktan var edilen yeniye şahid olan insan bundan daha kolay olan ölümden sonra dirilişi nasıl inkar edebilir? Böyle bir akılsızlığa ne yazık...
Ki yaratmak da, diriltmek de, her şey O'nun gücüne sonsuz kolaydır. Dileseydi herşey bir anda olup biterdi, dileseydi zaman milyon kat yavaşlardı. Herşey en mükemmel halinde, zira sonsuz ihtimal içinde mesela yüzümüzü O böyle murad etmiştir, o halde bizim için en hayırlısı budur. Hakk'ın muradı, hayır için en hakiki ölçüttür. Ailemizi daha bir sevmeli zira onca ihtimal içinde bize onlar Hakk'ın muradı, emaneti...
Proton ve elektron arasındaki elektriksel yük eğer birazcık olsun ölçüde kaysa atomlar birbirini iter, sıkışmayla gövdeler dağılır, dünya paramparça olurdu. Tek bir insanın damarları uç uca eklense şu koca dünyayı turlardı. Leyleklerin dünyanın öbür ucundaki yuvalarını nasıl bulduklarını bir düşün, sayısız ilahi sevkler sarmış alemleri...
Mantarların ağaçlara Hakk izniyle yardımı, ağaçların mantarlara şekeriyle teşekkürü, rahmet kokulu dayanışmaya ne güzel delildir. Köklerinden zirvesine kadar topraktan yüzlerce litre suyu, besinleri emmeyi düşün ağaçlara kim öğretti.
Atmosferde oksijen dengesine bir bak, oksijen havada biraz daha fazla olsa çakılacak bir kibritle dünya yanardı.
Çiçeklere toz aşıcısı arıları düşün, sürekli aynı tür çiçeğe konarlar o tür solana dek, böylelikle çiçek tozları farklı çiçeklere aşılanıp israf olmaz, çiçeklerin nesilleri kendi türünde devam eder, tükenmez. Mazallah çiçek türleri yok olsa, etki etkiyi doğurur, kıyametsel kuraklıklara yöneltebilirdi. Petekteki yavru arıların hayat ısısı 35 derecedir, yetişkin arılar sıcaklığı 35 dereceye Allah'ın izniyle ayarlar kovanda, kanatlarını ve gövdesini kullanarak...
Bir hücrede bir kütüphanelik kod var, bir insanda yaklaşık 60 trilyon hücre...
DNA ipliklerimiz uçtan uca eklense dünya ile güneş arasındaki mesafenin 800 katı eder. Sayısız bilinçli canlı, bilinçli eylem ortadayken, bilinçsiz tesadüfü put edinen akılsızların akıbeti ne acı... Yazıklar bile olmasın, en büyük cinayet ve ihanet hakikati inkar...
Haşa o zaman Allah'ı kim yarattı diyorlar oysa O yaratılmamıştır ki, varlığı hep kendindendir ve O tek yaratandır, O ezeli ve ebedidir, yaratılanlar o sınırlı muhtaç akıllarıyla, sonsuz Yaratan'ı ve sınırsız gücünü kavrayamaz, ulaşılmaz sırlarına eremez, sahip olunanlar mutlak Sahib'ine güç yetiremez. Fani testilerimiz, Hakk'ın sonsuz kudret denizini ancak kendi kabı kadar algılar. O'nu ancak bize bildirdiği kadar, verdiği kapasitemiz kadar bilebiliriz. Bu algı ve bilmek şeklimiz de insanca, fanice, kulca...
İçi dolu başaklar eğilir ancak, ilim ve irfanla doldukça insan haddini daha iyi bilmeye başlar, aciziyetini daha büyük fark eder, Rabbinin sonsuz kudretini daha iyi tanır.
Şu zamanda cahilleri yürüyüş şeklinden, bakışından, tavrından anlar olduk... O kadar tektipkeşti ki yığınlar, basitleşti sarraflık. İlim sahiplerini, akıl ve kalp ehlini daha kolay tanır olduk. Tehlikeler çoğaldıkça algı antenlerimiz daha bir keskinleşti, bilinçler arttı. Her halimiz için sonsuz teşekkür Hüda'ya...
İnsanlığın başarıları, icatları da hep O'nun, robotların, akıllı evlerin, akıllı arabaların, akıllı telefonların sahibi de O, her şeyde sonsuz kudretini görebilmek mümkün, yeter ki görmek iste, can gözünü aç...