Kadınlar eşlerinizin babalarınızın mevki statü ve maddi güçleriyle kendinize etiket çıkarmayınız.
Siz, siz olunuz
Emek sarf ediniz.
Çabalayınız üretiniz bulun buluşturunuz kendiniz olunuz.
Alışkanlıklarımız yeni kurulacak bir hayata çelme mi takıyor.
Yoksa kişiler hayatlarını değiştirmek istese bile kuvvetli bir destek mi istiyor?
Kişi yaşadığı hayatını sevmese de neden değiştirmekten korkuyor?
1- Alışkanlıklarımız mı değişecek.
2- Hayata bakış açımız mı başka bir pencereden, yüzümüze vurup aydınlık mı, yoksa karanlık mı olacak.
3- Her gün yürüdüğümüz yollar, alışveriş yaptığımız market, taşıt beklediğimiz durak, selamlaştığımız komşular değişirse beynimiz yüreğimiz de bunun bir parçası olarak hızlıca değişebilecek mi?
Sanırım insan olduğumuzu, toplumda kadın olduğumuzu, düşüncelerimizle, eylemlerimizle, söylemlerimizle, davranışlarımızla yansıtmamız gerekecek.
Bu sıralar en nefret ettiğim ve çevremde çokça rastladığım kadın tiplemeleri;
Kendi ayaklarının üstünde daha duramamışken eşlerinin yâda babalarının meslekleriyle, mevkileriyle veya paralarıyla övünen kadınlardır.
( Mesela kocam müdür, kocam doktor, ya da kocam Avukat babam müteahhit, babam ağa, babam doktor v.s. )
İşte böyle kadınlar eşlerinin ya da babalarının meslekleriyle övünmekten kendi kişiliklerini bulamamışlardır.
Kendi ayaklarının üzerinde durmak yerine eşlerinin ya da babalarının sırtlarında gönüllü olarak kambur olmuşlardır.
Sonrada eşleriyle aralarında sıkıntılar çıktığında, sırf bu yaşadıkları iyi ortamı bırakmak istemediklerinden dolayı şiddeti, sadakatsizliği, her türlü psikolojik baskıyı kabullenip etraflarında güçlü kadın modeli görünmek zorunda kendilerini hissedip, aslında ezikliklerini bastırmaya çalışmışlardır
Oysaki bu durum tamamen akışkanlıklarını değişmemek bulundukları refah hayattan kopmamak istemediklerindendir.
Hele ki bir başka kadın ve beylerin, çevrelerinde kimi anlatırsa anlatsınlar sadece isim yerine mevki ve statülerini söylemeleri tamamen gereksiz ve samimiyetten uzak hitap şekli olduğuna inanıyorum
İşte beyindeki ve sözcüklerdeki alışkanlıklar tamamen burada değişirse insanlar öz benlikleriyle beraber kendi özlerine dönebileceklerdir.
Her zaman derim kızlarınızı okutun.
Eğer okuyamıyorlarsa kendilerine bir meslek dalı bulsunlar.
Terzilik, aşçılık, kuaförlük, v.s gibi toplumun ihtiyacı olan mesleklerle ayaklarının üstünde dursunlar
Yeter ki;
İyi veya kötü bir meslekleri olsun.
Kendi ayaklarının üstlerinde durmayı öğrensinler.
Paralarının kaptanı olsunlar.
Öyle sıkılınca koca ya da baba parasıyla gidip alış veriş yapan kadınlar olmasınlar. Eğitimleriyle, meslekleriyle, düşünceleriyle, ilkeli duruşlarıyla toplumda saygı duyulan kadınlar olsunlar.
Eşleri ya da baba parasıyla hayatlarını idame ettirmek bana göre yanlış bir davranış biçimidir.
Bu toplumda yaşayan, yazan, üreten, sunan her zorluğu kendi çabasıyla yenmeye çalışan bir kadın olarak ben bu durumu böyle savunuyorum.
Eşlerinizin işi ya da babanızın parası sizin toplumda yer almanız, ayaklarınızın üstünde dimdik durabilmeniz için, tabii ki bir araç olsun. Ama sizler bu aracı amaçlarınızla beraber yönlendiriniz.
Başarı çıtanızı her zaman yükseltiniz.
Bizi ilgilendiren; kadınlar olarak bu toplumda dimdik ayakta durmasını bilmektir.
Üretmektir.
Kendi çabalarınızla bir yerlere gelebilmektir.
Unutmayınız...
Güçlü kadın doğulmaz.
Bu hayatta kadın olarak güçlenilir..
Bu yazımı eşlerinin ya da babalarının maddi güçleriyle statüleriyle kendilerini toplumda güçlü kadın modeli olarak gören kadınlara değil, elleriyle emekleriyle bir yerlere gelen kadınlara hitap ediyor sevgi ve saygılarımı gönderiyorum.