ÇALINMIŞ HAYATLAR REŞİDE-2

Aziz ERİM

Devam ediyor

Mahallenin çocukları harçlıklarından biriktirdikleri paralarla plastik top alır sur dibinde gazozuna maç yaparlarken birden Reşide Hanımın o tiz sesi duyulurdu:

—Beden dibi piçleri ananız babanız yok mu? Defolun!

Çocuklar Reşide Hanıma cevap verdikleri an, Reşide Hanım elinde bıçakla görünürdü bazen topu yakalardı ve anında bıçakla keserdi…

Çocuk bu durur mu? Anında intikamını alırdılar, ya köpeği “şu” yu yakaladıkları an kuyruğuna teneke bağlar illet edene dek Reşide Hanımı kızdırırlardı ya da maniler dizerlerdi:

El el epenek

Epeneğin yarısı

Doktor beğin karısı

Reşide pilav pişirmiş

İçine burnunu düşürmüş…

Reşide Hanımı devmeyen başka mahallenin çocukları köpeği “Şu” yu çaldılar Reşide hanım gece yarılarına kadar ağlayıp sokaklarda köpeğini aradı ama bulamadı… Ve bu olaydan sonra köpek beslemeyi bırakıp kedi beslemeye başladı…

Reşide hanım akıllı biriydi, Saraykapı’nın belalılarından korunmak için kiracılarını özellikle subay-astsubay ve polislerden seçerdi, can güvenliğini öyle sağlardı. Reşide hanım için akıllı dedik, akıllıydı çünkü bazen top oynadığımızda top evinin avlusuna düştüğünde patlatmazdı mutfağa saklardı, bakkala manava bizleri gönderdiğinde topu gösterip: —Yavrum bir koşu Hatay bakkaliyesine git, Reşide ablana yarım kilo bamya al. Derdi Çocuklar hiçbir zaman karşılığını almadan yolladığı yere gitmezlerdi…

—Ma hem topımızi patlatisen hem de bizi bakkala yollisan. Ma biz andoyığ… Derlerdi. İşte o zaman Reşide Hanım hemen söze girerdi;

—Yavrularım gidip gelin size topu verecem Reşide ablanızı oraya kadar yormayın tansiyonum var. Çocuklar ilk defa tansiyon kelimesini Reşide hanımdan duyarlardı ve çaresiz sırf top uğruna bakkala giderlerdi…

Dönüşte de Reşide Hanımdan topu alırlardı…

Reşide hanım akıl almaz biriydi, evindeki kedilerin dışında başka kedileri sevmezdi, süpürgeyle kovalardı yabancı kedileri ve ardından da kaylı basardı:

—Kedilerime yavrularıma pire, bit bulaştıracaklar. Bir daha gelirseniz kafanızı kopartırım… Reşide hanım komşularıyla iyi geçinen uyumlu biriydi, fakat özel yaşamından hiçbir zaman kimseye söz etmezdi, sır küpüydü tam anlamıyla… Mahalledeki sakinlerle ev gezmeleri yoktu, kapı önünde hal hatır sormaları dışında…

Reşide hanım makyajı çok severdi, allıklar, pudralar, rujlar ve ojeler kolunda çantası kürk mantosuyla tin, min yürürdü…

Gözlüklü takma burnu bile vardı, ama mahalleden kimsede görmezdi, sosyete gezmelerine gidende takardı gözlüklü takma burnunu…

Ve onun tin min yürüyüşü esnasında çocuklar maniler dizerlerdi:

Tin min yürür Reşide Hanım

Kolunda çantası

Çantasında takma burnu

Bir tangodur Reşide Hanım… …

Reşide Hanım sosyete gezmelerine gittiğinde tüm mahalleye duyururdu: —Komşu Lise Caddesinde Aytenlere gidecem bizim Hacılarda gelecek. Derdi

Hacılar dedikleri Azize ve Ganimet Hanım, Reşide Hanımın kuzenleriydiler. Onlar Reşide Hanımdan daha huysuz hiç evlenmemiş yaşlıca iki kadındılar.

Azize Hanım uzun boyluydu kadana dedikleri cinsten, Ganime Hanım onun tersi kısa boyluydu, mahalle sakinleri tarafından sevilmezlerdi, gerçi onlar da kimseleri beğenmezlerdi, tam bir muammaydılar Reşide Hanım gibi…

Reşide Hanımın ev gezmesine gittiğini öğrenen çocuklar çift kale maç yapardılar bir keresinde top avlusuna düştü çocuklar tırmandılar dama ama avluya geçiş yoktu, iki katlı kale gibi evdi, çocuklar mecburen Reşide Hanımın gelmesini beklediler, gelir gelmez kapıdaki kalabalığı görünce kalayı bastı: —Doğurup doğurup sokağa atıyorlar, terbiye vermezler anam, Deccaldır bunlar!

Kapıyı açıp içeri girdi ve patlamış topu üstlerie atar ve söylenmeye başlardı:

—Allah belanızı versin, boynunuz altınızda kalsın e’mi

Çocuklarda Reşide hanıma, kocasını aldattığı için burnunun kesildiğini ve ileri geri sözler sarf edince Reşide Hanımın beyninin V kayışı attı, birden çocukların içine daldı birini yakaladı ve kulağından tutup evine doğru yöneldi diğer çocuklar hemen araziye uydular, kapıyı tüm hiddetiyle çalmaya başladı bir taraftan da söylenmeye başladı: —Komşu çocuklarınıza terbiye verin, ileri geri bilmeden konuşmasınlar, benim burnum yakalandığım çiçek hastalığından eridi ve ben hiç evlenmedim bu da böyle bilinsin… O hırsla ağlayarak söylenerek eve doğru gitti, Reşide Hanım iki gün evden dışarı çıkmadı Ve böylece mahalleli Reşide Hanımın burnunun öyküsünü öğrenmiş oldu…

Kırılınca kalp düzelmiyor

Çalınınca hayatlar geri verilmiyor

Ve bu olaydan sonra Reşide Hanımın Hürriyet gazetesinde resmini gördük…

Reşide Hanım ölünce tüm servetini hayvan sevenler derneğine bağışlayacağını yazıyordu… Ve ölünce de tüm serveti gerçekten hayvan sevenler derneğine bağışlandı…

Aziz ERİM

*çamur, saman ve tahtadan oluşan duvar şekli. Bağdad-i yapılar o yüzden kışın sıcak ve yazın serin olur.

**Vıcak kor; evli olup da çocuğu olmayanlara denilen bir sözcük…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.