Cehalet ya da cahillik, kişi ve toplulukların bilgisizlik halidir. İnsanın gerçeklerin farkında olmama halini tanımlar. Bu tanım, gerçeklerden kaçan, gerçeği çarpıtan insanlar için kullanılır. Bilmezlik, okumamışlık, bilgisizlik olarak da bilinir. Cehalet genellikle bilgisizlikle eş tutulmuştur. Sadece kendini düşünen, kendi fikirlerine sahip çıkmaya çalışan insanlara da cahil denir. Günümüzde “Cahil” sözcüğü “bilmeyen” anlamından “bilmeye karşı olan” anlamına dönüşmüştür.
Felsefedeki “gerçek” kavramı gibi olmasa da, “cehalet” yönetim cehaleti, devlet cehaleti, ekonomi cehaleti, yasa cehaleti, anayasa cehaleti, parlamento cehaleti, dış ve iç siyaset cehaleti, dil ve görgü cehaleti, din ve iman cehaleti, iletişim cehaleti gibi benzer, cehalet tanımları yapılmaktadır.
Geçmişte olduğu gibi, bugün de cahillik, çoğu zaman bencilliğe dönüşür. Kişi bencil ise araştırmaz, edindiği bilgi ona yeter, zaten her şeyi bildiğine inanmıştır. Çevresinden öğrendiği bilgisini değerli kabul eder. Cahil diye adlandırılan kişilerin, genel bir özelliği geçmişte yaşamalarıdır, eskiden olanları, anlatılmış masalları, duyduğu ve kendince uydurduğu söylemleri ile geçekliğe karşı diretmeye çalışır. Bu kişiler, yeniliğe kapalı oldukları gibi gerçeğe uyum sağlamaya karşı olmak, farklılıklara tahammül edememek genel özellikleridir.
Antik çağdan beri, ülkeyi idare edenler tarafından, halk, yani idare edilenler cahil olarak nitelendirilmiştir. Bu duruma, cahilliğin diğer bir anlamı da, cahillerin ötekileştirdiklerini, cahil olarak görmesidir, diyebiliriz. Hiçbir zaman hükümdarlar, “en bilgili” insanlardan olmadı. Hemen hükümdarlar arasında o kadar bilgili insanlar var ki demeyin ben burada “En bilgili” insanlar derken diplomalardan bahsetmiyorum. Dietrich Bonhoeffer aptallığın teorisini anlatırken “Aptallık bir zekâ problemi değildi, ahlaki bir problemdi. Entelektüel birikimi olduğu halde aptal olan insanlar vardı. İlk etapta aptallık doğuştan gelen bir maraz olduğu düşünülür, fakat bu da yanlıştı. İnsanlar belli şartlar altında aptallaşıyorlardı, daha doğrusu başkalarının kendilerini aptallaştırmasına müsaade ediyorlardı. Aslında yalnız insanlarda bu maraz daha az görülüyordu” tanımından bahsediyorum.
Ülkeleri idare edenlerin, bir kısmı gücünü tanrıdan, bir kısmı gelenekten, bir kısmı da fiziksel güçten almıştır. Günümüzde de bu güçlerin yerini “sandık gücü” yani “oy” aldı. Ne yazık ki gene “bilgi” egemen olamadı. Çünkü her zaman olduğu gibi gücü elinde tutan iktidardaki cehalet, bilginin iktidara gelmesini, iktidar gücüyle engellemiştir.
Günümüzde kişilerin bilgiye ulaşamaması ve kendilerinden daha cahil bir toplum yaratmak için idare edenler, Postmodern toplumlarda, ülkelerinde eğitim sistemleri ve müfredatı ile öğretilen “bilgiler,” öğrencileri cehalete yönlendirilen bir aracı olarak kullanmaktadırlar.
e-mail m.nesim.sevinc@gmail.com