VAN (DİHA) - Yaşanan "ölüm" sessizliğine karşı tepkilerin de yetersiz kaldığı olayları değerlendiren Sosyolog Ruken Özdemir, artan intihar iddialarının akıllara, "Kadınlar öldürülmek yerine, intihara mı zorlanıyor?" sorusunu getirdiğini dile getirerek, sorumlularının başta aileler olmak üzere tüm toplum tarafından gizlendiğini söyledi.
Son 10 gün içinde neredeyse her gün "intihar" ve "namus" adı altında bir kadının ölümüne tanıklık edilen Van'da, devlet yetkilileri söz konusu katliamlara kolluk güçleri ve yargısıyla seyirci kalmakla yetinirken, kurumlar "ölüm" sessizliğini sürdürmeye devam ediyor. Kadın kurumlarının cılız (Basın açıklaması) eylemlerle duruma tepki gösterdiği kentte, katledilen kadınların listesine günden güne yenileri ekleniyor. En son 9 Aralık'ta Erciş'te Büşra Çiftçi (20) isimli genç kadının evine giren ve hırsız olduğu belirtilen bir erkek tarafından boğazı kesilerek katledildiği kentte, Filiz Ören isimli kadın tehditler aldığı eşinin saldırısı sonucu aldığı bıçak darbeleriyle, Ayşe Hakan (27), "eş" olarak verildiği ve kendisinden 37 yaş büyük olan Abdulhadi Hakan'ın baltalı saldırısı sonucu kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. "Erk"ekler tarafından katledilen kadın sayısının yükseldiği kentte, 4 Aralık'ta Saray ilçesine bağlı Çartak köyünde Nesrin Yüksel (18) isimli genç kadının av tüfeğiyle, Tuşba ilçesi Abdurrahman Gazi Mahallesi'nde ise Zübeyde Talay'ın (19), odasının tavanına astığı ip ile intihar ettiği iddia edildi. 5 kadından 3'ünün vahşi bir şekilde katledildiği, 2'sinin "intihar" adı altında ölüme gönderildiği kentte, 5 Aralık'ta yine Tuşba ilçesine bağlı Seyrantepe Mahallesi'nde, kaldığı evin 3'üncü katından atlayarak intihar teşebbüsünde bulunduğu iddia edilen S.A. (24) ise günlerdir yaşam mücadelesi veriyor.
'Kadınlar öldürülmek yerine, intihara mı zorlanıyor?'
Kentteki kadın katliamı ve intihar iddialarının toplumsal nedenlerini değerlendiren Kadın Yaşam Merkezi sosyologu Ruken Özdemir, söz konusu durumun baskı ve şiddet eğiliminden doğduğuna işaret ederek, katliamların; taciz ve tecavüzün son aşamasını oluşturduğuna vurgu yaptı.
Yasalar caydırıcı olmaktan uzak!
Toplumun kadına, erkeğin sözüne itaat etmesi gereken bir "köle" olarak baktığını dile getiren Özdemir, yasaların ise caydırıcı yaptırımlardan uzak olduğuna dikkat çekti. Artan intihar iddialarının akıllara, "Kadınlar öldürülmek yerine, intihara mı zorlanıyor?" sorusunu getirdiğini dile getiren Özdemir, "Toplumda, kadına her zaman canıyla bedel ödetilmeye çalışılıyor" dedi. Kadın intiharlarının dayatma sonucunda gerçekleştiğine vurgu yapan Özdemir, "namus" ve "töre" kavramları adı altında gizli cinayetlerin yürütüldüğüne işaret etti.