Sağlıklı toplum öncelikle sağlıklı bireylerle mümkün olmaktadır. Bu yüzden yaşlılarımızın dediği gibi her şeyin başı sağlıktan geçiyor. Sağlığımızda herhangi bir sorun olduğunda da ilk başvuracağımız adres de hekimler oluyor. İnsan her zaman sağlıklı ve uzun ömürlü yaşamak istemiştir. Bir taraftan ölümsüzlüğün sırrını keşfetmeye çalışırken diğer taraftan da nasıl sağlıklı yaşarım diye bitmez tükenmez bir arayış içinde olmuştur. Çünkü insan sağlık olmadığı zaman dünyada ne kadar mal mülk sahibi olsan da hayattan herhangi bir zevk alma olanağı kalmamaktadır. Bu yüzden hayat sağlıklı iken daha zevkli ve yaşanılabilir olmaktadır.
Tıp tarihini incelediğimizde de insan daha sağlıklı ve uzun ömürlü yaşamak için yoğun bir arayış içinde olmuştur. Dolayısıyla insanların sağlık sorunlarına çözüm bulmaya çalışan hekimlere halk da ayrıcalıklı davranmış, çok saygın yaklaşmış ve onlara ayrı bir değer biçmiştir.
Bu yüzden mevki ve makamı ne olursa olsun insanların her daim hekimlere ihtiyacı olmuştur. Çünkü insanların başları ya da dişleri her ağrıdığında ya da en küçük bir sağlık sorunu olduğunda akıllara ilk hekimler gelmiştir.
Türkiye’de modern tıp eğitiminin ne zaman başladığına baktığımızda 2. Mahmut döneminde hekimbaşı Mustafa Behçet’in önerisiyle ilk cerrahhane İstanbul’da 14 Mart 1827’de ‘Tıphane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire’ adıyla açılıyor. Böylece ilk modern tıp eğitimi Türkiye’de başlamış oluyor.
Türkiye’de Tıp Bayramının ilk kutlaması ise, 1. Dünya Savaşı döneminde İstanbul’un işgal edilmesine bir tepki olarak tavır geliştiren tıbbiye 3. Sınıf öğrencisi Hikmet Baran önderliğinde işgali protesto etmek için toplanan öğrenciler tarafından 14 Mart 1919’da gerçekleştiriliyor. O dönemin ünlü doktorları da bu tavra destek veriyorlar. Yapılan bu protesto tıp mesleği mensuplarının yurt savunma hareketi olarak başlamış oluyor.
14 Mart hekimler ve sağlıkçılar açısından özel bir gün. Hayatımızı emanet ettiğimiz, en küçük sağlık sorunumuz olduğunda hemen yanlarına koştuğumuz hekim ve sağlıkçıların Tıp Bayramı.
Pandemi süreçleri başladığında insanları sağlığına kavuşturmak için gecesini gündüzüne karıştıran onlara; ‘Hakları ödenmez denilen, çok şey borçlu olduğumuz’ söylenen, öfkeli hasta yakınlarının şiddetine maruz kalan, gereken değer verilmeyen, çalışma koşulları düzeltilemediği için küstürülen hekim ve sağlıkçılar bayramlarını kutladılar. Ama bu bayramları şenlik içinde değil buruk geçti.
İnsanı yaşatmayı, acısını azaltmayı, derdine derman olmayı kendisine ilke edinen, hayatımızın her alanında yanımızda olan, insan hayatının kutsallığından ödün vermeden sabır ve gayretle çalışan, salgın sürecinin pelerinsiz kahramanları, umudumuzu kaybettiğimiz zamanlarda dahi yanımızda bize umut olmaya çalışan, hekimlerin ve sağlık emekçilerinin bayramı kutlu olsun.