Geçimlerini sınır ticareti yaparak sağlayan Özalp'in Yukarı Turgalı (Axurka Jor) köyünde, son bir yıl içeresinde 11 yurttaş İran ve Türkiyeli askerler tarafından katledildi. 240 haneli köyde devletin kurşununu yemeyen yok gibi. Birkaç bidon mazot için canlarından olduklarını dile getiren köy sakinleri, yolsuzluk operasyonunda milyonlarca lira rüşvet alanlar için "komplo" diyen Başbakan Erdoğan'a tepki gösterdi.
VAN - Bölgede başta Van, Şırnak ve Hakkâri olmak üzere sınır illerinde yaşayan yurttaşların geçimlerini sağlamak amacıyla yaptığı sınır ticareti, beraberinde ölüm ve yaralanmaları getiriyor. Kimi zaman mayınlı arazilerden kimi zaman ise zorlu kış koşulları ile mücadele ederek yurttaşlar, bunun bedelini de çoğu defa canları ile ödüyor. Şırnak'ın Uludere ilçesine bağlı Roboski köyünde TSK'ye ait savaş uçaklarıyla 34 yurttaşın katledilmesiyle gündeme gelen sınırdaki ölümlerin en çok yaşandığı yerlerden biri de Van'ın sınır bölgeleri. Sınırda ölümlerin sıradan bir hal aldığı Van'ın Özalp (Qelqeli) ilçesine bağlı Yukarı Turgalı köyünde son yıllarda yaşları 17 ile 25 arasında değişen 11 yurttaş İran ve Türk askerlerinin açtığı ateş sonucu yaşamını yitirdi. Köyde bulunan 240 evin tamamında ya ölen, ya yaralanan ya da ölümden dönenler var.
'Bir varil mazota bir can'
Kaçakçılığı isteyerek değil, mecbur kaldıklarından dolayı yaptıklarını ve bunun sonucunda her defa ölümle yüz yüze geldiklerini söyleyen Aydın Ölgün, sadece günlük ihtiyaçlarını kazanabilmek için yaptıkları kaçakçılığın devlete çok geldiğini, ama devletin başındakilerin para kutuları ile ülkeyi soyarak bataklığa sürüklediğini ifade etti. Ölgün, "Bizim köyde 25 yaşındaki yeğenim, amcamın çocuğu dahil son bir yıl içerisinde 11 kişi Türk ve İran askerleri tarafından vurularak katledildi. 100'e yakın kişi yaralandı" dedi. Bakan çocuklarının kutular içerisinde milyonlarca lira paranın altın kaçakçılığından elde ettiğini dile getiren Ölgün, sınırda katledilen gençlerin tamamının birkaç varil mazot için katledildiğine dikkat çekti. Ölgün, "Gençlerimizi göz göre göre ölüme iten ölüme yollayan hükümettir" dedi.
'Devlet bizleri sistemli bir şekilde öldürüyor'
Ölgün, "Devletin helikopterleri ve uçakları tarafından bombalanarak katledilen onlarca genç ile Özalp-İran sınırında katledilen gençlerin failleri bilindiği halde açıklanmıyor. Neden hala Roboski olayı açıklanmıyor, açıklanması için illaki bakanların ya da devlet büyüklerinin işin içinde mi bulunması lazım. Roboski'de olduğu gibi burada karakollar katır ve at başı için kaçakçılardan para topluyor, sonra da arkadan kurşunlayarak katlediyorlar" dedi.
'Askerler bizden rüşvet alıyor'
Sınır kaçakçılığı yaptıkları için askerler tarafından kendilerinden rüşvet alındığını, devletin yasak denilen kaçakçılığa askerlerin de rüşvet alarak bulaştığını söyleyen Ölgün, şöyle konuştu: "Bizden rüşvet alan karakollar, dönüş yolunda bizleri pusuya düşürüp İran askerleri tarafından katledilmemize neden oluyor. Dünyada hiçbir devlet halkına böyle bir zulüm etmemiştir. Mavi Marmara olayında 9 Türk vatandaşı katledildi diye Başbakan İsrail'e savaş ilan edecekti. İsrail'in katlettikleri Türkiye'nin vatandaşıydı da bizler değil miyiz? İran ve Türk askerleri tarafından katledilen gençler bu ülkenin çocukları değil miydi?"
'Eşim gözlerimizin önünde can çekişerek öldü'
Eşinin kendilerine bakmak ve geçimlerini sağlamak için kaçakçılık yaparken, sınırda katledildiğini anlatan 3 çocuk annesi Leyla Kesici, "Eşim çocukları için İran'a gidip mazot getiriyordu. İran'a gitmesini istemiyordum. Oğlum hastaydı hastaneye götürmek için paraya ihtiyacımız vardı. Paramız olmadığı için akşam saat 8'de para getirebilme umuduyla evden ayrılıp İran'a mazot getireceğini söyledi. Eşimin annesi ayaklarına kapandı gitme diye. Çaresiz olduğu için gideceğini söyledi. Evden çıkarken bana 'Oğlum sana emanet, iyi bak ona' deyip evden ayrıldı. Dönüş yolunda İran-Türkiye sınırı arasında Türk askerleri tarafından vuruldu. 2 saat 15 dakika yaralı halde yerde kaldı. Annesi, babası ve tüm köy yaralı olan eşimi almaya çalıştı. Ne yaptıysa askerler yanına yaklaşmamıza izin vermedi. Eşim yaralı halde can çekişiyordu. Müdahale edilmediği için aşırı kan kaybından yaşamını yitirdi. 3 çocuğum ile birlikte perişan olduk. Eşimin ölümüne alışamadım" dedi.
'Her günümüz bir Roboski'
Son 10 yıl içerisinde Türkiye ile İran sınırında sadece kaçakçılık yaptıkları için öldürülen yurttaşların ik Roboski yaptığını söyleyen Ramazan Çap, "Bu sınır boylarında Roboski'nin iki katı kadar insan öldürüldü. Bir bidon mazot getirerek günlük geçimini sağlamaya çalışan insanları katlederken, trilyonları götüren kişileri koruyarak onlara yapılan komplodur deniliyor. 240 haneli köyde asker kurşunu yemeyen hiç kimse yok. Herkes kurşun yemiş, gerekçe ise bir bidon mazot. Hangi devlet bir bidon mazot için insanlarını katleder. Türkiye tarafından öldürmedikleri zaman önlerini kesip İran askerlerine öldürtüyorlar. Bize İran askerleri vurdu diyorlar, madem bu ülkenin vatandaşıyız neden öldürülen gençlerimizin hesabı sorulmuyor" diye sordu.
'Komplo insanları bombalarla parçalamaktır'
Çap, "Sırf Kürt olduğumuz için katliamlara maruz kalıyoruz. Burada katledilen insanlarla Roboski'de katledilen insanların öldürülme gerekçeleri aynıdır. Ortak gerekçe geçim sıkıntısını atlatmak için getirilen mazottur. Roboski'de de Yukarı Turgalı'da da kaçakçılık yaparak geçinmeye çalışan insanlar katledildi. Erdoğan, bakan ve çocuklarının yaptığı hırsızlığa komplo diyor. Bu devlet bidon başı ve at başı 10 lira rüşvet aldığı köylülerden dönüş yolunda 34 kişinin üzerine tonlarca ağırlıkta bombaları yağdırdı. Kar kış demeden gece yarısı at ve katır sırtında eğlence olsun ya da zevk olsun diye bu gençler mazota gitmiyordu" diye konuştu.
Bu köyde kurşun yemeyen yok!
Geçimlerini sınır ticareti yaparak sağlayan Özalp'in Yukarı Turgalı (Axurka Jor) köyünde, son bir yıl içeresinde 11 yurttaş İran ve Türkiyeli askerler tarafından katledildi. 240 haneli köyde devletin kurşununu yemeyen yok gibi.