TİGRİS HABER - Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, 28 Şubat davası hükümlüsü emekli korgeneral Vural Avar’ın cezaevinde vefat etmesiyle ilgili eleştirilere yanıt verirken, cezaevlerindeki hasta tutuklular konusunda yeni düzenleme sinyali verdi.
Kanal 7 canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Bozdağ, Adli Tıp Kurumu Başkanı'na hasta mahpuslarla ilgili uyarıda bulunduğunu söyledi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın özel af yetkisinin artırılmasına dair mesaj verdi.
Bozdağ, "Adli Tıpla ilgili bizim bir iç genelgemiz var. O genelgeyi çalıştırıyorum. Önümüzdeki günlerde bu genelgeyi yürürlüğe koyacağız. Çünkü adeta Adli Tıp, Cumhurbaşkanımızın özel af yetkisini kendi neredeyse kullanan bir uygulaması var. Hasta hükümlüler, tutuklularla ilgili insani bir hassasiyeti vatandaşlarımız gösteriyor. Ben hepsine katılıyorum. Bizim burada insani hassasiyeti üst düzeyde tutmamız lazım" dedi. Bozdağ şöyle devam etti:
‘ATK rapor vermediği takdirde infaz savcısının yapabileceği hiçbir şey yok’
"Bundan istifade eden içeride bulunan hükümlülerden insanlar oldu. Ama istifade etmeyen de pek çok insan oldu. İstifade edememelerin sebebi, Adli Tıp Kurumunun bu konuda verdiği raporlardır. Adli Tıp Kurumu gidiyor, inceliyor, değerlendiriyor ve bu konularda ‘Tek başına hayatını devam ettirebilir. Yahut da işte şöyle bir sağlık tesisinde olursa bu mümkündür’ diye raporlar veriyor.
Bu konuda takdir Adli Tıp Kurumunun vereceği raporla ortaya çıkıyor. Adli Tıp Kurumu rapor vermediği takdirde cezaevi yönetiminin ve infaz savcısının yapabileceği hiçbir şey yok.
Adli Tıp Kurumu Başkanımızı çağırdım, konuştum, Vural Avar'dan bağımsız. Bütün hasta tutuklu ve hükümlülerle ilgili. Dedim ki, ‘Bakın burada insani bir durum var. Hasta insanlar var. Bunlarla ilgili Adli Tıp Kurumunun değerlendirmelerini bu insani durumu da gözeterek yapmasında fayda var. Ve kamuoyu buradan çok rahatsız.’ Adli Tıp Kurumunun ilgili ihtisas dairesi başkanını da çağırdım, onunla da konuştum. Dedim ki, ‘Bu konu çok önemli konular bunlar. İnsanlar hasta ve bunlara ilişkin konularda bir hassasiyete ihtiyaç var.’ Ben hassasiyet gösterilmesini ve takdir haklarının bu noktada eğer bir takdir hakkı varsa pozitif şekilde hasta hükümler lehine kullanılması gerektiğini hep söyledim. Baktım olmuyor, olmadı da."
‘Bu hafta genelgeyi yayınlayacağız’
104’ün kapsamındaki özel af yetkisi Anayasa cumhurbaşkanına bırakmış. Takdir ona ait. Ama ne diyor? Sürekli hastalık, engellilik ve kocamışlık hali. Adli Tıp'ın yapması gereken şey sürekli hastalık, kocamışlık ya da engellilik hallerinden biri ya da birkaçı var mı? Bunun teşhis ve tespitini içeren bir rapor vermesi icap eder. Ama öyle yapmıyor Adli Tıp. 104. madde kapsamına girer girmez diye rapor veriyor. 104. madde ilgili fıkrasında sürekli hastalık, sakatlık ve engellilik nedeniyle hükümlerin cezasını azaltmak ya da tamamen kaldırmak. Yani özel af dediğimiz bir af yetkisini cumhurbaşkanına tanıyor.
Ama maalesef Adli Tıp bu konuda raporlamalarda farklı sonuçlar çıkıyor. Bu hafta da inşallah iç genelgeyi de yayınlayacağız. Adli Tıp Kurumunu kanunundaki yetki sınırına çekiyor bu. Tabii bu gene Adli Tıp Kurumunun takdiri.
'Kendi kendini hayatını idame ettiremeyecek insanlar var'
Diyelim içeride kanser tedavisi gören birisi var. Kanser tedavisinde moralin motivasyonun ne kadar önemli olduğunu bilen birisiyim ben. Böyle bir hasta 4. evre kanser tedavisi görüyor ve Adli Tıp Kurumundan rapor geliyor. ‘Bu tek başına hayatını devam ettirebilir. Veyahut da şöyle olur, böyle olur’ diye gelince benim içim sızlıyor. Ben bundan rahatsızım. Kendi kendini hayatını idame ettiremeyecek insanlar var.
Örneğin pantolonunu çıkarıp giymekte zorlanan insanlar var. Ama ‘İçeride kalabilir’ diye raporlar geliyor. Ben de çağırıp soruyorum; ‘Ya bu adam nasıl içeride kalacak? Pantolonlu çıkarıp giyemiyor.’ Bilmelerini isterim ki aziz vatandaşlarımızın kendilerinin bize ilettiği, yönettiği eleştirilerin hepsinin bu işin muhataplarına biz iletiyoruz. Ama rapor çıkmayınca savcının yapacağı bir şey yok. Cezaevi idaresinin yapacağı bir şey yok. Raporu verenler de ‘Tıbbın kuralları bunu gerektiriyor’ diyor. ‘Biz kuralla bağlıyız’ diyor. ‘Tıbbın kurallarına göre bu böyle’ diyor.
Onları dinleyince de onlara da bir şey diyemiyorum. Ama ben bütün bunlara rağmen ‘Siz gene de takdir hakkınızı hasta lehine kullanmakta eğer böyle bir takdire kalıyorsa siz ortada kaldığınız her yerde bunu hastalar lehine kullanmakta fayda olduğunu’ da kendilerine açık açık söyledim. Buradan da Türk milletinin huzurunda söylüyorum." (Haber Merkezi)