Bizler Melek Aslan’ı Sanat Çalışmalarıyla Tanıdık

Özge SAMUK

Melek Aslan, sizler onu bankta kalan kitapları ve yarım kalan umutlarıyla tanırken, biz Dicle Üniversitesi Matematik bölümünde okuduğu sıralarda her zaman hayalini kurduğu tiyatro için katıldığı Dicle Üniversitesi Tiyatro Topluluğunda yapmış olduğu sanat çalışmalarıyla tanıdık, sevdik.Aynı sahneyi paylaştık, aynı sahnenin tozunu yuttuk. Melek, 21 Ekim 2020 tarihinde kardeşi Mustafa Aslan tarafından Diyarbakır’ın en işlek caddelerinden olan ismiyle müsemma SANAT sokağında öldürüldü.Sevgisizliğin, eğitimsizliğin, ötekileştirmenin,  kadın hakları alanında ki politikasızlığın sonucu olarak bizler Melek Aslan’ı kaybettik. Bugün bizler işlenen bu cinayetlerin karşısında susmak yerine acımızı da yanımıza alarak Melek ve onun şahsında tüm katledilen kadınların sesi olmaya çalışacağız ve gücümüz, nefesimiz yettiği sürece buna devamedeceğiz.

Bu Cinayetin Faili Hepimiziz.

Bu cinayetin faili; bu toplumu oluşturan bizleriz. Ötekileştirmenin, kutuplaşmanın, ayrımcılığın bir politika haline geldiği; kadınların, LGBT+’lar, çocukların, hayvanların şiddete maruz kaldığı, öldürüldüğü ülkemizde her an yeni bir cinayet daha işlenmektedir. 21 Ekim 2020 tarihinde arkadaşımız Melek Aslan’ı sadece erkek kardeşi değil, sevgisizliğe, bencilliğe, ötekileştirmeye, eğitimsizliğe sebep olan herkes öldürmüştür. Melek Aslan ellerinde kitapları ile yaşadığı toplumun kurbanı olmuştur.Sadece kendimiz gibi olanı kabul ettiğimiz sürece, giyimimiz, gülüşlerimiz, yaşam tarzımız bir başkasını rahatsız ettiği, bir başkasında öfke uyandırdığı sürece öldürülmek bu toplumun güncel problemi olacaktır. Ayrıştırıldığımızve ayrıştırmaya eşlik ettiğimiz her an bütün ölümlerbiraz daha da normalleşecektir.

Melek Kendi Toplumunda Kendini Korumak Zorunda Kalmıştır.

Melek'i koruyabilecek yüzlerce yasa, sözleşme, bilhassa 11 Mayıs 2011’de ilk olarak Türkiye tarafından imzalanan 1 Ağustos 2014’te yürürlüğe giren kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetle mücadele temalı “İstanbul Sözleşmesi” varken; Melek koruma talebi olduğu halde herkesin gözü önünde, gündüz vakti öldürülmüştür. Uzaklaştırma kararına rağmen, sürekli eski sevgilisinin tacizlerine maruz kalan Melek, son günlerini şapka ve gözlük takarak, kendini gizleyerek geçirmiştir. Orhan Vatansever adına alınan bu uzaklaştırma kararının şahsın davranışlarını durdurması beklenirken bu şahıs Melek’i rahatlıkla tehdit edebilmiş, her gün kapısının önünde saatlerce bekleyebilmiştir. Kendi toplumunda kendini korumak zorunda kalan, kendini gizleyerek yaşamaya çalışan Melek Aslan bunu tek başına başaramamıştır. Erk hiçbir düşünceyi durduramayacak, erk hiçbir davranışı engelleyemeyecek ‘eksik uygulanan’ yasalar, uygulanmayan mutabakatlar Melek Aslan'ı 21 Ekim tarihinde Diyarbakır Sanat Sokağında herkesin gözü önünde öldürmüştür.

İyileşmek Zorundayız.

Sevgisizlik, cehalet, kadın hakları alanında ki yetersiz politikalar iyileştirilmedikçe nice Melekler ellerinde kitabı ile bir bankta güpegündüz can verecektir. Yasaların ve uygulamaların caydırıcılığı iyileştirilmedikçe ölenlerin ardından gözyaşı dökmeye, lanet okumaya, en temel insan hakkı olan ‘YAŞAM HAKKI’ talep edilmeye ne yazık ki devam edilecektir. Bu suçun faili bizler, sevmeyi bilmediğimiz, bencil olduğumuz, ötekileştirdiğimiz, yasaları düzeltemediğimiz, İstanbul Sözleşmesi'ni dahi kabul ettiremediğimiz için bugün Melek aramızda değil. Seni koruyamayacak kadar aciz ve kötü bir toplumuz.

Bizi affet Melek...

Serdar TURHAN & Av. Özge SAMUK