Söz konusu insan hakları olunca ayrı, gayri yapmamak, bizden veya sizden diye hak ihlallerine göz yumamamak gerekir.
Adalet ve insan hakları söz konusu olunca; rengi, dili, dini, milliyeti... Değil insan olması önemli olmalıdır.
Birlikte omuz, omuza zalimlere karşı dik durmasını bilmektir.
Siyasi rant, fikri birliktelik, dini inanış, milliyetçilik, tarikat, cemaat... ve benzeri değerleri bir kenara bırakılmalıdır.
Yunus Emre'nin dediği gibi "yaratılanı yaratan" için sevmek gerekir.
Davasına sadakat göstermek için insan haklarına saygıyı ihmal edilmemelidir.
Geçmişim sol görüş ile barışık olmasa da insan hakları konusundaki hassasiyetleri nedeniyle onlara takdir ederim
Ezidilerin yurtlarında sürülmesi sonrası oluşan insan hakları ihlalleri döneminde sol kesimin onlara maddi ve manevi destek vermeleri doğru olanı idi.
KHK mağdurları, faili meçhul olaylar, ağaç katliamları ve nice haksız uygulama ve insan haklarına karşı sergiledikleri çaba takdire şayandı.
Kurdukları STK’lar ile insan hakları ihlallerine karşı gösterdikleri çabaları bir başka güzel idi.
Gönül isterdi ki bu kesimin güzel çalışmaları devam etmesi idi.
Ancak bu kesimin İSRAİL vahşetine karşı suskun olmaları pek hayra alamet değildir.
Kitlesel eylemlerde lokomotif görevi yapmamaları manidardır.
"Ağaca" gösterdikleri tepkiyi binlerce çocuğun hunharca öldürülmesine göstermeleri beni derinden yaralamıştır.
Gerekçe ve sebebi ne olursa olsun orada öldürülen çocuklara karşı kayıtsız kalmak insanı bir duruş değildir.
Yanlıştır ve yanlı bir durumdur.
Günümüz gençliği pek bilmez ancak eskiler yani 79 kuşağı iyi bilir.
Emperyalist güçlere karşı en fazla tepki ve eylemi o dönemde "devrimci" denilen sol kesim gösterirdi.
Kendi aralarında farklı grupları olsa da faşist güçlere karşı omuz omuza verirlerdi.
O dönemde İstanbul'a gelen ABD altıncı filosuna "DEFOL" diyen diye eylemler yaparlardı.
Yetmiş dokuz (1979 yılı gençleri) ruhu nerede?
Günümüz solcuları nerede?
Aralarında dağlar kadar fark var.
Ruh gitmiş.
Kalbi kalmıştır.
Onun içindir ki etkileri minimize olmuştur.
İnsan hakları ihlali yapanlar bir gerekçenin arkasına saklanırlar.
Her zalim zulmüne bir sebebi delil gösterir.
Kendini haklı göstermek veya vicdanını rahatlatmak için bahaneler bulur.
İnsan hakları konusunda hassas olanlar farklı olmalı.
Yoksa insanları sınıflara ayırır ve tepkiyi ona göre verirsek yanlışın en büyüğünü yapmış oluruz.
Bu savaşı durdurmak veya katliamları sonlandırmak gücümüz dâhilinde değildir.
Ancak saffımızı belli etmek "katliamlara dur" demek elimizdedir.
Selam ve dua ile.