Bir meslek daha yok oluyor

Diyarbakır tek Palan ustası Sürmeli: Bizden sonra bu zanaat biter

Ali Abbas Yılmaz / ÖZEL

Çağın değişimi ve teknolojik ilerlemeler bazı meslek dallarını geri plana iterken, bu meslek dallarıyla uğraşan ustaların da nesli tükenmeye yüz tutuyor.

Bundan 50 yıl önce revaçta olan mesleklerden biri olan Palan yapımı işi de kaybolmaya yüz tutan mesleklerden biri oldu. 25 yıldır Palan yaparak yaşamını idame ettiren Palan Ustası Fesih Sürmeli, Diyarbakır Merkezde bu işi yapan tek usta.

Tarihi Çarşıya Şewiti’de Palancılık yapan Fesih Sürmeli, kendisinden sonra bu işin biteceğini söyledi. Kendisinden sonra kimseye bu işi öğretmek istemediğini belirten Sürmeli, “Bu işi kimseye öğretmiyorum, çünkü Allah düşmanımı da bu zanaata düşürmesin. Bu işi yapmak zordur, çok zordur. Bizden sonra bu zanaat biter” dedi.

Yapabileceği başka bir işi olmuş olsa bu işi bırakacağını söyleyen Sürmeli, “ Bu işte hiç ilerleme yok, günden güne gerileme var. Eskiden gene iş vardı ama bu olaylardan sonra işler çok düştü. Hele bu Ramazan’da işler daha da kötüye gitti. Oruçtan önce günde bir iki Palan satıyordum ama Ramazanla birlikte haftada bir tane ancak satıyorum. İnşallah bir barış olsa, herkes işini yapsa. Bak komşum var akşama kadar oturuyor, iş yapamıyor. Barış olsa iyidir, savaşın bir sonu da yoktur” diye konuştu.

Çarşıya Şewitide Palan yapan 25 yıllık Palan ustası Fesih Sürmeli ile bitmeye yüz tutan Palan yapımı üzerine konuştuk.

Ermeni bir ustadan Palan yapım işini öğrenen ve 25 yıldır bu işi yapan Fesih Sürmeli, kendisinden sonra bu işin Diyarbakır Merkezde biteceğini söyledi. Kendisinden sonra bu işi kimseye öğretmek  istemediğini ve bu işin artık bittiğini söyleyen Sürmeli,  Palan yapımını anlattı.

Palan yapım işinin çok zor olduğunu ve işlerinin günden güne gerilediğini belirten Palan Ustası Sürmeli’nin konuşmasının satırbaşları şöyle:

 

“Palan yapımı baştan sona el emeği göz nurudur”

  “ Palan yapımında; Keçe, kilim, kamış,bez,  ip ve kayış kullanıyorum. Palan yapımı çok eski bir zanaattır. Benim ustam Eğil’li  bir Ermeniydi. 1992 yılında Ermeni ustamın yanında işçi olarak çalışıyordum. Palan yapımı baştan sona el emeği göz nurudur. Bir gün aralıksız çalışarak bir Eşek Palanı yapıyorum. Sabah 6’da başlıyorum ve akşama kadar bir palanı ancak bitirebiliyorum, emeği çoktur bu işin. Palan yapımı çok zor bir iştir. Benim ustam bu işi yapmaktan felç oldu. Ben bu zanaatta kanser olan insan gördüm. Dışarıdan görüldüğü gibi değildir, tozu, pisliği çoktur.

“Şuan bizden başka bu işi yapan kalmadı”

Palanı eski kilimlerden yapıyoruz. Kilimleri Urfa’dan alıyoruz. Palan yapımında kullandığımız kamışları Doğubeyazıt’tan getiriyoruz.  Diyarbakır’da bu işi yapan 6 – 7 dükkan vardı, şuan bizden başka bu işi yapan kalmadı. Diyarbakır merkez dışında Palan işini yapanlar var: Hani’de 2, Hazro’da, Kulp’ta, Dicle’de birer tane dükkan var. Elazığ’da bir, Çermik’te 2, Mardin’de 2, Midyat’ta 3,Kahta‘da 8, Antep’te 3, Nizip’te 4 dükkanda Palan yapılıyor.

“Malzeme kalitesi artıkça Palanın fiyatı da değişiyor”

Bir Palan yapılırken on binlerce dikiş atılıyor. Bunun emeği para ile ölçülmüyor. Bir Palanı 100 ila 200 TL arası bir fiyata satıyoruz. Malzeme kalitesi artıkça Palanın fiyatı da değişiyor. Mesela bir kilimin fiyatı bazen 30 TL oluyor bazen 70 TL.  50 TL’ye de Keçe var 300 TL’ye de. Haliyle buna göre Palanın fiyatı da değişiyor. 

“Emeğimizin değeri bilinmiyor”

Yaptığımız işin emeği çoktur ancak emeğimizin değeri bilinmiyor. Bir Palan için bir gün akşama kadar uğraşıyorum ama bir bakıyorsun bir köylü geliyor, parasını sonra vereceğini söyleyip alıp götürüyor.  Tabii bir daha da uğramıyor, sorduğunda, Palanın parasını istediğinde de ‘ne oldu, paranı mı vermedik, kaçtık mı’ diyor. Akşama kadar harcadığımız emek bilinmiyor.

 

“Barış olsa iyidir, savaşın bir sonu da yoktur”

Başka bir zanaat olsa ben de bırakırım bu işi. Bu işte hiç ilerleme yok, günden güne gerileme var. Eskiden gene iş vardı ama bu olaylardan sonra işler çok düştü. Hele bu Ramazan’da işler daha da kötüye gitti. Oruçtan önce günde bir iki Palan satıyordum ama Ramazanla birlikte haftada bir tane ancak satıyorum. İnşallah bir barış olsa, herkes işini yapsa. Bak komşum var akşama kadar oturuyor, iş yapamıyor. Barış olsa iyidir, savaşın bir sonu da yoktur.

“Allah düşmanımı da bu zanaata düşürmesin”

Bu işi kimseye öğretmiyorum, çünkü Allah düşmanımı da bu zanaata düşürmesin. Bu işi yapmak zordur, çok zordur. Bizden sonra bu zanaat biter. Ara sıra yaptığım Palanları satmak için köylere gidiyorum, kapı kapı geziyorum. İnsanların kapısına gittiğinde bu işin değeri daha da düşüyor. 200 TL değerindeki Palana 50 TL veriyor. Çocuklar gelip Palanın üzerinde oturuyor ya sanki 45 sene onlara borçlu kalmışım gibi pazarlık yapıyorlar. Bir seferinde 8 gün köyleri gezdim 2 tane Palan satamadım.

“Çobanın elinde İphone telefon var”

Şimdi köylü zengindir köylüde para çok. Taksi var, motosiklet var, şimdiki çobanlar motosikletle koyunların yanına gidiyor. Çobanın elinde İphone telefon var. Köylüde para çok,  zibil gibi. Şehir’de çalışan insanlar fakirdir, zorla geçimlerini yapıyorlar. Köylülerin durumları iyidir ama yine de bir Palan almaya gelince para yok. Bir gün evlerinde kalıyorum diye Palanı bedavaya getirmeye kalkıyorlar.”

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Toplum-yaşam Haberleri