Mümin Ağcakaya - Özel
TİGRİS HABER - Diyarbakır Sur ilçesinin yüzlerce küçesinin birinde küçücük dükkânında mücellit mesleğinin son temsilcilerinden Mehmet Sıddık Aslan, babadan dededen kalma eski kitapları tıpkı bir doktorun hastasını iyileştirmek için gösterdiği çabaya benzer bir çaba ve sabırla eski kitapları yenisinden daha kullanışlı hale getiriyor.
YAPTIĞIMIZ İŞ EL EMEĞİ GÖZ NURU
15 yaşındayken adaşı olan Mehmet usta, ona mücellitliği en ince noktasına kadar öğretiyor. Mehmet usta da o tarihten beri bu mesleğe gönül veriyor. Şimdiye kadar binlerce eski, yıpranmış, dağılmış kitabı ciltleyerek tekrardan okunabilir hale getiriyor.
Kendisine gelen oldukça yıpranmış olan bir kitabı toparlayarak yeniden okunabilir hale getirmek için bazen günlerce hatta haftalarca uğraştığını dile getiren Mehmet usta; “Bu iş dışarıdan göründüğü gibi kolay bir iş değil, el emeği göz nuru dökmek gerekiyor” diyor.
EN İYİ MİRAS KİTAPTIR
İnsanlara babadan, dededen kalma en değerli miraslardan birinin kitap olduğunu söyleyen Mehmet Sıddık usta; “Onlar da çocuklarına bu değerli mirası devretmek istiyorlar. Dolayısıyla getirilen kitap eğer kurtarılacak durumdaysa elimden geleni yapıyorum ve ne kadar zaman da gerekiyorsa o zamanı vermekten çekinmiyorum. Kitabı yeniden düzeltip, ciltleyip sahibine teslim ettiğimde onun yüzündeki mutluluğu, gözlerindeki ışıltıyı gördüğümde ben de çok memnun oluyorum. Bu yüzden de yaptığım işten daha çok zevk alıyorum, bu nedenle yıllardır mesleğimi sürdürüyorum” şeklinde konuşuyor ve şunları dile getiriyor; “Diyarbakır Sur içerisinde bu işi yapan en eski benim, benden önce de bu işin ustaları vardı. Benim şansım bu işi yapan iyi insanların elinde yetişmem oldu. Allah rahmet eylesin ustalarımın bende oluşturduğu terbiye ve meslek ahlakı bana çok şey kazandırdı. Şimdi ekmeğimizi bundan kazanıyoruz.”
O BİR KİTAP DOKTORU
Ustalarını sevgi ve saygıyla anlatan Mehmet ustaya en can alıcı soruyu yöneltiyoruz. ‘Size neden kitap doktoru diyorlar’ sorumuza yanıtı şöyle Mehmet ustanın;
“Doktor kendisine gelen hastasını nasıl muayene edip hastalığını teşhis ederek, gereken tedaviyi uyguladıktan sonra iyileştiriyorsa, biz de aynı şekilde eskimiş, yıpranmış ve bu haliyle okunamaz durumda olan kitabı yeniden kullanılabilir hale getiriyoruz. Bir nevi onu iyileştiriyoruz, yeniden canlandırıyoruz. Hastasını iyileştiren doktor nasıl bundan memnun oluyor ve gurur duyuyorsa biz de benzer duyguları hissediyoruz. Bu yüzden bizi tanıyanlar ve nasıl iş yaptığımızı bilenler ‘Kitap doktoru’ olduğumuzdan bahsederler.”
Mehmet Sıddık usta, bu mesleğin artık yeteri kadar getirisi olmadığı için; yanında yetiştirdiği çırakların başka işlere yöneldiğini ve bu mesleğe sıcak bakmadıklarını, kendisi gibi sınırlı sayıda insanın bu mesleğe devam ettiğini, devam ettirecek kimseler de olmadığı için kendilerini mesleğin son temsilcileri olduğunu söylüyor.
Kendilerine müşteri olarak gelen insanların genelde kitap okumayı ve kitabı sevenler olduğu için onlarla sohbet etmenin de ayrı bir zevk olduğunu, bu yüzden de çok değerli insanlarla tanışma fırsatı da elde ettiğinin de altını çiziyor Mehmet usta.
BAĞLAMA USTASI
Mücellitlik yanında müzikle de uğraşan Mehmet Sıddık Arslan, lise yıllarından beri bağlama çalıyor. Bir dönem Diyarbakır Folklor Tanıtma Derneğinin etkinliklerine katılan, müzik korosunda yer alan, sahnelerde bağlama çalan Mehmet usta, şimdi gündüz dükkânındaki yorgunluğunu akşam eve gittiğinde bağlamasıyla gidermeye çalışıyor. Mücellit olunca kitap kurdu olmamak mümkün mü? Mehmet ustanın roman merakının olduğunu da bu arada öğreniyoruz.